Ekseriya şerbet içilen kap. * Yağmur suyunun üstünde olan kabarcık ve köpük.
FUKM
(Fukum) Çene.
FUKU'
(C: Faki) Çok sarı olmak. * Safi olmak.
FUKVE
(C: Fukâ) Ok gezi.
FUL
Bakla. Fasulye.
FULAD
Çelik.
FUM
Buğday.
FUNDUK
Fındık. * Misafirhane, han. Otel.
FURAG
f. Işık, ziya, parıltı.
FURKAN
Hak ile bâtılı birbirinden ayıran. İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı farkedip ayıran. * Kur'an-ı Kerim. * Kur'an-ı Kerim'in 25. suresinin ismi.(Furkan; ayırmak, ayırd etmek mânalarından masdardır. Ekseriyetle fark ma'kulâtta, tefrik mahsusatta kullanılır. Sonra furkan, fârık veya mefruk mânasına da gelir. Bu suretle mühim davaları hall ü fasleden kat'i bürhanlara, mu'cizelere furkan ıtlak olunur. Bu mâna ile Kur'an-ı Kerim'in bir ismi de "El-Furkan'dır. E.T.)
FURSA
(C: Furus) İçmek, şirb. * Nöbet.
FURSAT
Müsait an, elverişli durum, uygun zaman, elden kaçırılmayacak faydalı hâl veya vakit. Nöbet.
Dört fasıl olan, ilkbahar, yaz, sonbahar, kış mevsimleri.
FUSUS
(Fass. C.) Yüzük taşları. (Bak: Fass)
FUTA
f. Hamamlarda kullanılan bir kumaş cinsi. * Peştemal. Havlu.
FUTR
(Fitre) Yaratmak, halk.
FUTUNC
Yarpuz denilen ot.
FUTUR
Büyük ve beyaz mantar.
FUTUR
(Fatır. C.) Yarıklar. Çatlaklar.
FUZALA
(Bak: Fudala)
FUZAZ
Ayrılmış ve dağılmış nesne.
FUZLA
(Müe.) Daha, en faziletli. Çok faziletli.
FUZUH
Gizli işlerin zahir olup açığa çıkması.
FUZUL
(Fazl. C.) Fazla şey. Lüzumsuz söz.
FUZULAT
Ziyade olup işe yaramayan şeyler. Fazlalıklar.
FUZULEN
Yersiz, usulsüz, haksız olarak.
FUZULÎ
Fazladan olup boşu boşuna söylenen söz. İşe yaramayan. Boşu boşuna. * Boşboğaz. Ahmak. Vazifesinden hariç lüzumsuz şeye teşebbüs eden. * Haksız olarak fiile çıkarılan iş. * Fık: Şer'î izin olmadığı halde diğer bir kimsenin hakkında tasarruf eden kimse. * Büyük bir şâir ismidir. Türk Divan Edebiyatı'nın birçok sahalarında kuvvetli te'sir ve nüfuz sâhibi olan bu büyük şâir, Azeri-Osmanlı edebiyatı kurucularındandır. Türkçe, Arabça, Farsça manzum ve mensur birçok eserler yazmıştır. Leylâ ile Mecnun mesnevisi meşhurdur. Milâdi 16. asırda yaşımış ve tâundan 1555'de vefat etmiştir. Asıl adı Mehmed'dir.
FÜCCAR
(Fâcir. C.) Günahkârlar. Açıktan günah işleyenler.
FÜC'E
Ansızın, birdenbire.
FÜC'ETEN
Apansızın. Birdenbire. Ansızın. Hiç beklenmedik anda.
FÜCLE
Turp.
FÜCRE
Suyun çıkıp aktığı yer.
FÜCUR
Günah. Zina. Namusları pây-mâl etmek gibi şeytanî iştiha. Dinsiz ve ahlâksızların durumu.(Fücur, haktan udul etmek, hak yolunu yarıp nizamından çıkarak fısk u isyana düşmektir. Bilhassa zina etmek, yalan söylemek, edebsizlik etmek mânasına isimlendirilir. E.T.)