Şaşkın, sapıtmış. * Aklını kaybederek ne yapacağını bilemiyen.
HAİT
Bir yeri çevreleyen duvar. Tahta perde. Çit.
HAİZ
Bir şeye sahip olma. Sahip. Mâlik. * Yer tutan. * Akranından mümtaz olan.
HAİZ
(Bak: Hayz)
HAİZ-İ EHEMMİYET
Ehemmiyetli, mühim, önemli.
HAK
(Bak: Hakk)
HÂK
f. Toprak. Turab.(Hâk ol ki, Hüdâ mertebeni eyleye âli.Tâc-ı ser-i âlemdir o kim hâkk-ı kademdir.)
HÂK
Vasat. Vasatî. Orta.
HÂK İLE YEKSAN
Yerle bir.
HAKAİD
(Hakd. C.) Kinler, garezler, hasedler.
HAKAİK
(Hakayık) (Hakikat. C.) Hakikatler.
HAKAİK-I NİSBİYE
Nisbete, ölçüye göre olan hakikatlar.(Hakaik-ı nisbiye denilen şeyler, kâinatın eczası arasında bulunan rabıtalardır. Ve kâinattaki nizam, ancak hakaik-ı nisbiyeden doğmuştur. Ve hakaik-ı nisbiyeden kâinatın envaına bir vücud-u vahid in'ikas etmiştir. Hakaik-ı nisbiye, büyük bir ölçüde hakaik-i hakikiyeden çoktur. Hattâ bir zatın hakaik-ı hakikiyesi yedi ise, hakaik-ı nisbiyesi yediyüzdür. Binaenaleyh kubuh ve şerde, şer varsa da, kalildir. İ.İ.)
HAKALLED
Dar gönüllü, bahil kimse.
HAKAN
Eski Türklerde hükümdar mânasınadır.
HAKAN-I MAĞFUR
Ölmüş hükümdar.
HAKANÎ
Hâkan ile ilgili, hâkana mensub.
HAKARET
Küçüklük. İtibarsızlık. Hor ve hakir görmek. Küçümseme. Küçük görme. Tâzimsizlik.
HAKARET-ÂMİZ
f. Hakaretle karışık. Hakaretle beraber.
HAKAYIK
(Bak: Hakaik)
HAKAYIK-I NİSBİYE
(Bak: Hakaik-ı nisbiye)
HAKAYIK-I SEB'A
Yedi hakikat. Fatiha suresinin yedi âyeti. İmanın altı şartı ve İslâmiyet ile yedi olan mühim hakikatlar. Kur'an-ı Kerim'in yedi vechile hârika olması gibi hakikatlar.
HAKAYIK-ÜL VEKAYİ'
Hâdiselerin hakikatları.
HAKB
Devenin semerini karnına bağlamakta kullanılan ip. * Tutulmak.
HAKBA'
Yaban eşeğinin dişisi.
HAK-BÎN
f. Hakkı gören. Hak veren. Hakka imân eden. Hakka inanan.
HAKBÎZ
f. Toprak kalburu.
HAKD
Kin tutmak. Adâvetini gizlemek. (Bak: İhnet)
HAKDAN
f. Dünya, arz, yer.
HAKEK
Yumuşak beyaz taş.
HAKEM
İki tarafın anlaşmak üzere hükmüne rıza göstermek için seçtikleri kimse. Haklı ve haksızın ayrılmasında aracılık eden.
HAKEME
(C.: Hakemât) Damak geminin halkası.
HAKEMEYN
İki hakem. * Tar: Sıffîn Vak'asında Hz. Ali (R.A.) ile Hz. Muaviye (R.A.) arasında hakem seçilen Amr İbn-ül As ile Ebu Muse-l Eş'arî.
HAK-ENDİŞ
f. Hakkı düşünen. Hakkı arayan, doğruluk için endişe eden.