H Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • HARF

    Ağızdan çıkan her bir sese âit verilen işaret. Alfabeyi meydana getiren şekilli çizgilerden herbiri. * Müstakil bir mânâya değil de başka harflerle birleşerek, başka muayyen ve müstakil çok mânaların ifadesi için kullanılan şekil. Başkasının mânalarını gösteren işaret. * Vecih, üslub. * Her şeyin ucu, kenarı, sivri ve keskin kıyısı.
  • HARF

    Yemiş toplama.
  • HARF BE HARF

    Aynen, aslı gibi, olduğu gibi.
  • HARF-AŞİNA

    Harfleri birbirinden ayırdedebilen. * Mc: Sözden anlayan.
  • HARFECE

    Güzel gıda.
  • HARF-ENDAZ

    Söz atan; dokunaklı, haysiyete ilişen söz söyleyen.
  • HARF-GİR

    f. Her işte ayıp ve noksan arayan.
  • HARFÎ

    Harfe âit. * Sahibi tanıtmak için olan. * Başkasının mânası için yazılan. (Bak: Mâna-yı harfî)
  • HARF-İ ÂB-DÂR

    Güzel ve mânidar söz.
  • HARF-İ ASLÎ

    Gr: Arabça bir kelimenin kökünü teşkil eden harften olan. (Ekserisi üç harften ibaret olur.)
  • HARF-İ ATIF

    Gr: İki kelime veya cümleyi birbirine bağlayan harf. Vav ve fe gibi. Arabçada on şekilde harf-i atıf şunlardır: Bunlar bir kelimeyi veya cümleyi diğer bir kelime veya cümle üzerine atıf ve rabtederler. Bu harflerden evvelkine: ma'tufun aleyh, sonrakine ise, ma'tuf denir. (Bak: Atf)
  • HARF-İ CERR

    Gr: Kelimenin sonunu esre ile (i diye) okutan harf. Bunlar arabçada şu şekil altında toplanmıştır. (Vav-ı kasem), (Ta-yı kasem)
  • HARF-İ İLLET

    Gr: Elif, vav, ya harfleri.
  • HARF-İ MASDARÎ

    Fiil mânasında olan bir kelimeyi, masdar mânâsına çeviren harf.
  • HARF-İ MEDD

    Kendinden evvel gelen harflerin uzun sesli okunmasına vesile olan "elif, vav, yâ" harfleri.
  • HARF-İ MEZİD

    Arabçada masdar olan kelimeye harf ilâvesi ile başka masdar yapılır. Bu ilâve edilen harflere "Harf-i mezid" denir. Meselâ: kelimesinde harf-i aslî üçtür. (mükâtebe) dendiği zaman, "Müfâale masdarı şekline göre, mim ve elif harfleri, harf-i meziddendir" denir.
  • HARF-İ NÂSIB

    Muzari fiilinin sonunu üstün (e, a diye) okutan harf. (Bak: Huruf-i nâsibe)
  • HARF-İ NİDÂ'

    Ya, ey, â gibi harflerle çağırılanın ismine eklenen harf. Ünlem.
  • HARF-İ TÂRİF

    Arabçada, elif lâm harflerinin ismin başına gelmesi hali. (Bak: Lâm-ı ta'rif)
  • HARF-İ ZÂİD

    Gr: Kelimenin bazı tasrifinde düşen harf. Fazla, zâid harf. Te'kid için yazılan harf. Sonradan ilâve olan harf.
  • HARFİYE

    Kendi başına müstakilen bir mânası ve te'siri olmadığı halde, kendi cinsinden bir topluluğun içinde olduğu zaman ancak bir vazife gören şeylere denir.
  • HARFİYEN (HARFİYYEN)

    Harfi harfine. Hiçbir değişiklik yapmadan.
  • HARGÂH

    f. Otağ. Büyük çadır.
  • HARGAR(E)

    f. Hakaret eden, hakaret edici.
  • HARGELE

    f. Eşek sürüsü. * Terbiyesiz, görgüsüz ve azılı kimseler.
  • HARGUŞ

    Tavşan.
  • HARHAR

    f. Devamlı arzu, sürekli istek. * Gönül üzüntüsü, iç sıkıntısı. * Devamlı kaşıntı.
  • HARHARA

    Uykuda horlamak. * Kedinin mırıldayışı. * İki dere arasındaki düzlük.
  • HARHİŞE

    f. Kavga, gürültü, patırtı.
  • HÂR-I FİRKAT

    Ayrılık acısı.
  • HARIK

    Muhalefet eden, aykırı olan, karşı gelen. * Yırtıcı, yırtan.
  • HARIK

    Yakan, yakıcı. Yanan, tutuşmuş. Ateş, od.
  • HÂRIK-I ÂDE

    Âdeti yırtan, âdetin dışarısında, hârikulâde.
  • HARIS

    Hırslı olan, haris.
  • HARISA

    İnsanın başında veya yüzünde kan çıkmaksızın yalnız deri yırtılmış olarak peyda olan yara.
  • HARÎ

    f. Hakirlik, horluk.
  • HARÎ

    Müstehak, lâyık.
  • HARÎ'

    Kimseden çekinmeyen, fâcire kadın. * Çok gülen, gülegen.
  • HAR-İ DEŞTÎ

    Yaban eşeği.
  • HARİB

    Kaçan, firar eden.
  • HARİB

    Yıkan, harab eden. * Haydut.
  • HARÎB

    Yağma olunmuş, soyulmuş, talan edilmiş.
  • HARÎBE

    (C.: Harâib) Bir kimsenin geçineceği şey.
  • HARİC

    Günahkâr, günah işlemiş. Allahın emrini dinlememiş olan.
  • HARÎC

    Dar, ensiz. * Kuşatılmış.
  • HÂRİC

    Bir şeyin veya mahallin veya memleketin dışında kalan. * Ecnebi.
  • HARİCE TEMESSÜL

    Zihnî olan kelâmın hâricî âlemdeki kanunlara uygun şekilde tanzim edilişi.
  • HARİCEN

    Dışardan, dıştan. Hariçten.
  • HARİCÎ

    Dışarıya âit olan. İçeriye âit olmayan. Dış ile alâkalı. Ecnebiye âit. * Zorba ve âsi olan. * Seyyid olmadığı halde seyyidlik iddia eden. * Vaktiyle Hazret-i Ali Kerremallâhü veche'ye âsi olan fırka-i dâlle ashabından herbiri. (Bak: Havaric Vak'ası)
  • HÂRİC-İ VATAN

    Vatanın harici.