H Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • HARİSTAN

    f. Çalılık, dikenlik.
  • HARÎSUN ALEYKÜM

    Tevbe Suresi'nin bir âyetinde geçen bu ifade, birinci derecede Peygamberimiz (A.S.M.) hakkında olup ümmetini ve bütün insanları doğru yola irşadda yılmadan, büyük bir sebat ve azim ve gayretle devam etmesine işaret edilerek böylece tavsif edilmiştir.
  • HARİŞ

    f. Kaşınma, kaşıma.
  • HARÎŞ

    Bir cins yılan.
  • HARİTA

    yun. Yeryüzünün veya bir parçasının belli bir ölçüye göre küçültülerek muvafık bir yere çizilen taslağı. * Dağarcık, kulplu kese.
  • HARİYE

    Yavuz bir yılan.
  • HARÎZ

    Mahfuz, hıfzolunmuş, saklanılmış.
  • HARÎZ

    Tâkatsiz kimse, güçsüz ve kuvvetsiz insan.
  • HARİZME

    Azgın hayvanların ağzına ve ayının dudağının üstüne geçirilen demir halka.
  • HARK

    Yakmak. Yanmak. Yangın.
  • HARK

    Yarma. Yırtma. * Su akacak yarık yer.
  • HARK VE İLTİYAM

    Yarmak ve yapıştırmak. Yırtılmak ve iyileşmek.
  • HARKA'

    Kulağı delik koyun. * Çeşitli yönlerden esen rüzgâr.
  • HARKAFA

    (C.: Harâkıf) Kalça kemiği. Uyluk kemiğinin baş tarafı.
  • HARKAHE

    Koyuncuların kara evi.
  • HARKEKET

    (C.: Harâkîk) Uyluk başı.
  • HARK-I KEBİR

    Büyük yangın. * Cihan Harbi. (daha ziyade ihrak olarak kullanılır)
  • HARKÜRRE

    f. Eşek yavrusu, sıpa.
  • HARM

    Muhkem etmek, sağlamlaştırmak. * Davara yük vurmak. * İşinde çabuk çabuk olmak. * Udul etmek. * Kat'etmek.
  • HARMED

    Kokusu ve rengi değişen. * Kara balçık.
  • HARMEL

    Üzerlik otu.
  • HAR-MENİŞ

    f. Eşek huylu, eşek tabiatlı.
  • HARMEŞ

    İfsad etmek, bozmak.
  • HARNUB

    Keçiboynuzu adı verilen bir cins yemiş.
  • HARP

    (Bak: Harb)
  • HAR-PÜŞT

    f. Diken sırtlı. * Mc: Kirpi.
  • HARPÜŞTE

    f. Balıksırtı şeklinde olan, harpuşta.
  • HARR

    Hararet, sıcaklık. Sıcak.
  • HARR

    Yarmak.
  • HARR(E)

    Hararetli. Kızgın. Çok sıcak. Yakıcı.
  • HARRA

    (Hurur) Yüksekten aşağı düşmek.
  • HARRAKA

    Eskiden düşman gemilerini veya düşman şehirlerini ateşlemek için, yakıcı âletlerle donatılmış olan harp gemisi.
  • HARRAN

    Susuz.
  • HARRARE

    Gürleyerek, çağlayarak akan su.
  • HARRAS

    Küp yapan.
  • HARRAS

    Yalancı.
  • HARRAS

    (Harâset. den) Çiftçi, ekinci. Toprağı işleyip ekin eken.
  • HARRAT

    Doğramacı, çıkrıkçı. Tornacı.
  • HARRAZ

    Terzi.
  • HARRE

    (C.: Hırâr-Hırârât-Harrun) Kara taşlı yer.
  • HARRE

    (C.: Hurer) Değirmenin buğday konulan deliği.
  • HARR-I ŞEDİD

    Şiddetli hararet, fazla sıcaklık.
  • HARRUB

    Keçiboynuzu adı verilen bir yemiş cinsi.
  • HARS

    Tarla sürmek. * Maarif. * Mal toplamak, kazanmak. * Teftiş ve tedbir eylemek.
  • HARS

    Tahmin etmek. * Yalan söylemek. * Acıkmak.
  • HARS

    (C.: Hırâs) Küp.
  • HARS

    Koruma. Muhafaza etmek. Hırz mânasınadır.
  • HARS

    Yarmak, yırtmak.
  • HARSA'

    Dilsiz kadın. * Gürlemeyen bulut. * Belâ. (Müz: Ahrâs)
  • HARSEK

    Küçük cisim.