H Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • HARS-I IRKÎ

    Milli maarif, ırkî hars.
  • HARSİNÎ

    Tunç.
  • HARŞ

    Kesbetmek, almak. * Tırmalamak.
  • HARŞ

    Avlamak. * Kaşımak.
  • HARŞA

    Bir cins ot.
  • HARŞEF

    (C.: Harâşif) Kalkan balığı. * Balık pulu. * Enginar bitkisi.
  • HARŞUF

    Enginar bitkisi.
  • HART

    Katı katı ovmak. * Davarın yulaf yerken çıkardığı ses.
  • HART

    El ile ağacın yaprağını sağmak. * Ağaç kabuğu soymak, yaprak toplamak. * Nikâh.
  • HARTAVÎ

    Tar: Sipahilerin yeniçeri keçesine mümasil olarak giydikleri toparlak keçe külâh.
  • HARTUC

    f. Topa merminin ardından sürülen barut kesesi.
  • HARUF

    Küçük kuzu, hamel. * Tâze et.
  • HARUN

    İlerleyeceği yerde duran veya geri giden hayvan.
  • HARUN

    Musa Peygamber'in (A.S.) yardımcısı ve büyük kardeşi. * Bağdad Abbasî Halifelerinden Harun-ür Reşid.
  • HARUNÎ

    Hayvanın ilerlemeyip durması veya gerilemesi. Hayvanın huysuzluğu.
  • HARUR

    Yüksekten düşmek. * Akla gelmedik cihetten hücum etmek.
  • HARUR

    Sıcaklık. Güneşin kızgınlığı. * Gece esen sıcak rüzgâr.
  • HARUS

    Sütü az olan kadın. * Evlenip hâmile olan kız.
  • HARUT

    Mukaddes kimse. * İpini sahibi elinden çekip kaçan davar.
  • HARUT VE MARUT

    Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen iki meleğin ismidir.
  • HARVA

    Büyük kumlu tepe. * Yüce, yüksek. * Bir dağın adı.
  • HAR-VAR

    f. Eşek yükü.
  • HARY

    Noksan etmek, noksanlaştırmak, eksiltmek.
  • HARZ

    Dikmek.
  • HAR-ZAR

    f. Çalılık, dikenlik.
  • HARZE

    Yaban şalgamı.
  • HARZEM (HAREZM)

    Türkistan'da Aral gölünün güneyindeki delta ve çevresindeki ülke.
  • HAS'

    Reddetme. * Uzak olmak. Uzaklaştırmak.
  • HAS AHUR

    Tar: Hükümdarın hayvanlarına mahsus ahır.
  • HAS LAFIZLAR

    Bir mânaya mahsus olan lafızdır. Hasan, Mehmed, insan, erkek lafızları gibi.
  • HASA

    Sığır terslemek.
  • HASA

    Toprak saçmak.
  • HASA

    Saymak. * Taş atıp vurmak.
  • HASA'

    Bulamaç aşı. * Kavun.
  • HASA'

    Suya kanmak ve kandırmak. * Dolmak. * Doymak. * Ufak taş.
  • HASA'

    Saman parçası. * Hurma kabı.
  • HASAB

    Odun.
  • HASAD

    Ekin biçmek. Ekin biçme mevsimi.
  • HASADET

    Hasedcilik, kıskançlık. Çekememezlik.
  • HASAFE

    (C.: Hasif) Hurma yaprağından örülen kap. * Hurma yaprağı.
  • HASAFET

    Rey sağlamlığı. Hükümde kuvvet ve olgunluk.
  • HASAİL

    (Haslet. C.) Hasletler. (Bak: Haslet)
  • HASAİS

    (Hasîse. C.) Kötü huylar, fena tabiatlar.
  • HASÂİS

    Bir şeye, birine has olan keyfiyetler.
  • HASÂİS-İ İNSÂNİYYE

    İnsanlık hassaları.
  • HASAK

    Büyük bir kuşun adı. (Çin'de, Babil'de ve Türk vilâyetlerinde olur.)
  • HASAL

    Ağacın, zeminde yanlara sarkmış uçları. * Bir işte ortaya konulan ödül.
  • HASAL

    Yüreğin ağrıması.
  • HAS'AM

    Yemen diyarında bir kabilenin adı.
  • HASAN

    Güzel. (Bak: Hasen)