Tezhib ıstılahlarındandır. Resim gibi tabiatı taklid ederek yapılmayıp, san'atkârlar arasında kabul edilen çeşitli gül şekli gibi irili ufaklı yapılan şekiller. * Türkistan'da Hatay şehrinde imal edilen bir cins dayanıklı kâğıt.
HATAİR
(Hatire. C.) Mühim işler, ehemmiyetli ve önemli ameller.
HATAİYYAT
Yanlışlıklar, yanlışlar.
HATAKÂR
f. Yanlışlık yapan, hatâ eden, yanılan.
HATAL
Boş ve yaramaz söz.
HATA-PUŞ
f. Kabahatleri örtbas eden, suçları örten, hataları göstermeyen.
Arkasında siyah çizgiler olan dişi eşek. (Müz: Ahtab)
HATD
Durdurmak. İkâmet.
HATEB
(C.: Ahtâb) Odun. * Koğuculuk.
HATEL
Kahretmek. * Ahdini bozmak. * Aldatmak.
HATEM
Kırılmış olan şey.* Hayvanın çok yaşamaktan dolayı zayıf olması.
HATEM
Çok cömert ve eli açık adam.
HÂTEM
Mühür. Üzerinde yazı olan ve mühür yerine kullanılan yüzük. * Son. En son.(...Sath-ı arzda altı ay zarfında beşerin haşrini temsil eden o sayısız haşir ve neşirlerde görünen rububiyetin o tasarruf-u aziminde pek yüksek, büyük ve ince nakışlı bir hâtemi vardır. Mahlukatın icadında görünen şu intizamlar, suhuletler, sür'atler, imtiyazlar hep o hâtemin parıltısından meydana geliyorlar. Evet her bahar mevsiminde pek hakimane, basirane, kerimane faaliyetler başlar ve hârikulâde san'atlar yapılır. M.N.)
HATEMANE
f. Hâtem'e yakışacak şekil ve surette. Cömertçesine.
HATEMAT
(Hatme. C.) Hatim etmeler. Sona erdirmeler.
HATEME
Allah, sona erdirsin. meâlinde bir dua.
HATEMİ
Mühür kazıyan, mühür yapan. Mühürle alâkalı.
HÂTEM-İ MAHSUS
Hususi mühür. Bir kimseye âit damga, mühür.
HÂTEM-İ SADARET
Padişahın sadrazamlarda bulunan mührü. Buna "hâtem-i vekâlet", "hâtem-i şerif" veya "mühr-i hümayun" da denilirdi. İlk zamanlar yüzük şeklinde idi ve parmağa takılırdı. Sonraları zincire bağlı olarak sadrazamlar, boyunlarına asarlardı. Bundan ayrılmak, vazifeden azledilmek demek olduğu için; mühürü hamamda bile boyunlarında taşıyan sadrazamlar vardı. (O.T.D.S.)
HATEM-İ TAÎ
(Ebu Adi bin Abdullah bin Said) Arab kabile reislerinin büyüklerinden ve şairlerinden olup, cömertliği ile meşhurdur. Adı, cömertlik ve keremde darb-ı mesel halini almıştır. Bazı şiirleri toplanarak bir divan yapılmış ve Londra'da bastırılmıştır. Hz. Peygamber'in (A.S.M.) zamanına yetişmiş ise, de, bi'setten evvel vefat etmiştir.
HATEMKÂRÎ
Bir sathın "yüzeyin" üzerine süs şekilleri oyarak meydana getirilen boşlukları, o satha benzeyen başka bir madde veya mâdenle doldurmak suretiyle yapılan tezyinât.
HÂTEM-ÜL ENBİYA
Peygamberlerin en sonuncusu Hz. Muhammed (A.S.M.)
HÂTEM-ÜL HÂTEM
Hz. Muhammed'in (A.S.M.) Tevrat'taki ismi.
HÂTEM-ÜR RÜSÜL
Peygamberlerin sonuncusu, son resul, Hazret-i Muhammed (A.S.M.)
HATEN
(C.: Ahtân) Kadın tarafından olan kimseler. (Baba, kardeş ve emmi gibi) * Araplar, damat mânasına kullanırlar.
HATENAT
(Hatene. C.) Kaynanalar.
HATENE
(C.: Hatenât) Kaynana.
HAT'ET
Vurmak, darb. * Düşürmek. * Cima etmek.
HATF
Kapmak. * Şimşek gibi göz kamaştırmak. * Sür'atli olmak.