H Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • HAVERVER

    Şey mânasına gelir bir isim.
  • HAVF

    Korku, korkutmak.
  • HAVF

    Kavim, kabile.
  • HAVF VE RECA

    Korku ve ümid. (Hem yaşama ümidi, hem de ölüm korkusu. Yahut, affedilmesi ümidi veya cehenneme gitmek korkusu.) (Bak: Celâl)
  • HAVFEN

    Çekinerek, korkarak, havf ederek, korku ile.
  • HAVFEZAN

    Tarhun otu.
  • HAVF-I ÂR

    Utanma korkusu.
  • HAVF-I BÂRİ

    Allah korkusu.
  • HAVFNAK

    f. Korkulu, korkutan, korkunç.
  • HAVIT

    Deve semeri. Devenin hörgücüne takılan küçük semer.
  • HAVİ

    İçine alan, ihtiva eden, kaplayan. Câmi'. * Biriktirici. * Kuşatan.
  • HAVÎ

    Çekirge.
  • HAVİL

    (C.: Huvel) Hizmetkâr.
  • HAVİYE

    (Sukut mânasından) Cehennem'in 7. tabakası. En korkunç yer.
  • HAVİYE

    Şenliksiz olan yer. Harabe. Issız, boş yer. * Sâkıt. Göçük, çökük.
  • HAVİYYE

    (C.: Havâyâ) Yağlı bağırsak. * Bağırsak. * Deve palanı.
  • HAVİYYE

    Çocuk doğuran kadına loğusa yemeği yedirmek. * Namaz kılan kimsenin, secde halinde iken, karnını uyluğundan yukarı tutması.
  • HAVK

    Ev süpürmek. * İhâta etmek, kaplamak.
  • HAVK

    Bâdruç otu. * Bez dokumak.
  • HAVK

    Halka denilen yuvarlak.
  • HAVKALE

    (C.: Havâkıl) İhtiyar, zayıf, kuvvetsiz ve çelimsiz adam. * Hızlı yürüme.
  • HAVL

    Güç. Kuvvet. * Muhit, etraf. * Yıl, sene. * Tahavvül, inkılâb. * Geçmek. * Bir hâlden bir hâle dönmek. * Rücu etmek. * Sıçramak. * Hile.
  • HAVLA'

    Gözü şaşı olan kadın. (Müz: Ahvel)
  • HAVLE (HAVÂL)

    Çok fazla döndürmek veya dönmek.
  • HAVLEKA

    La havle velâ kuvvete illâ billah demek.
  • HAVLÎ

    Bir yıllık.
  • HAVL-İ HAVELÂN

    Zekâtın lüzumu için; bir mal üzerinden, bir sene geçmiş olması.
  • HAVM

    Deve sürüsü. * Devretmek.
  • HAVMANE

    (C.: Havâmin) Çok sağlam yer.
  • HAVME

    Tasarruf dâiresi.
  • HAVN

    Hıyanet etmek, hâinlik yapmak.
  • HAVR

    Rücu etmek, dönmek. * Eksiltmek, noksan etmek.
  • HAVRA

    (Ahver'in müennesidir.) Çok beyaz veya çok beyaz gözlü. Ahu gözlü kadın.
  • HAVRA

    Yahudi mâbedi, sinagog. * Mc: Pek gürültülü yer.
  • HAVRAN

    Şam diyarından bir yerin adı. * Balıkesir'in bir ilçesi.
  • HAVREM

    Ayak ovup kir gidermekte kullanılan, kırmızı renkli delikli taş.
  • HAVREME

    Burun ucu.
  • HAVS

    Ayrılmak. * "Haysü" mânâsına zarf-ı mekân için lügattır.
  • HAVS

    Geceleyin istemek.
  • HAVSA

    Bağır. * Bağırın yanındakiler.
  • HAVSA'

    Karnı sarkık olan kadın. (Müz: Ahves)
  • HAVSA'

    Bir gözü beyaz, bir gözü siyah olan koyun.
  • HAVSAL

    Havuzun kenarında suyun durulduğu yer.
  • HAVSALA

    Zihnin bir şeyi kavrama derecesi. Anlayış. Akıl. * Tıb: Kuş kursağı. Karın boşluğu. Cevf. * Mide.
  • HAVSALA-SUZ

    f. Takati kaldıran, tahammülü mahveden.
  • HAVSERE

    Araptan bir kabile.
  • HAVŞEB

    Köstek yeri.
  • HAVTA'

    Tavşan yavrusu. * Bir nevi sinek. * Delil.
  • HAVTEK(Î)

    (C.: Havâtik) Kısa boylu.
  • HAVTEL

    Büluğa eren oğlan. * Bağırtlak yavrusu.