Hayata ve yaşamağa ait. Hayatla alâkalı. Hayat için mecburi olan. * Mc: Çok önemli bir şeyin bağlı bulunduğu başka bir şey. Temel.
HAYATİYET
Canlılık. Hayat işaretinin, alâmetinin görünür olması.
HAYATİYYUN
Biyoloji âlimleri.
HAYAVİYE
Hayatla alâkalı âza. (Hayeviye diye de okunur)
HAYBER
Arap Yarımadasında Hicaz bölgesinin doğu sınırında ve Medine-i Münevvere'nin 170 km. kuzeyinde bir kasabadır. Evleri, yüksek bir kayanın üzerinde kurulmuş olan bir kalenin etrafında bulunur. Hicretin yedinci senesinde vuku bulan Hayber Gazası ile meşhur olmuştur. Aynı sene içinde Hz. Resulullah Efendimiz, Hudeybiyeden döndükten sonra binikiyüz piyâde ve ikiyüz süvari ile Hayberin fethine gitmiştir.Hayberin eski ahalisi yahudi olup, fetihten sonra haraca bağlanarak vatanlarında bırakılmışlar ise de, Hz. Ömer (R.A.) Peygamberimizin son hastalıklarında "Arap Yarımadasında iki din birleşemez." dediğini işittiğinden, daha sonra halifeliği zamanında bu hadise istinaden bütün yahudileri çıkarıp Şam'a naklettirmiştir.
HAYBET
Mahrumiyyet. İsteğine erememek. Me'yus ve mahrum olmak.
HAYBET-ZEDE
f. Sıkıntıya uğrayan, kedere düşen, kederli olan.
HAYD
(C.: Hayud-Ahyâd) Uzanmış büyük dağ burnu.
HAYDA'
Sıcak günlerde uzaktan görenin su sandığı serap.
HAYDAR
Yiğit, cesur, kahraman. * Hz. Ali'nin (R.A.) bir nâmı, * Arslan, gazanfer.
HAYDARANE
f. Hz. Ali gibi. Kahramanca, yiğitçe, cesurca.
HAYDAR-I KERRÂR
Hz. Ali. * Kahramanca döne döne düşmana saldıran.
HAYDARÎ
Kahramanlık, cesurluk, yiğitlik. Arslanlık. * Eskiden bazı esnaf ve köylülerin giydikleri kolsuz aba, hırka.
HAYDARİYYE
Hırkanın altına giyilen kısa ve kolsuz elbise.
HAYDE
Meyletmek, yönelmek, eğilmek. * Hakdan ve doğru yoldan ayrılmak.
HAYDEB
Ulu ve yüce yol.
HAYDO
(Kürdçede ism-i tasgirdir) Haydar demektir. (Ali'ye Alo denmesi gibi)