H Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • HAYSAL

    Patlıcan.
  • HAYSE

    Hurmayı yağla ve keşle karıştırmak.
  • HAYSE-BEYSE

    İleri gidip geri gelmek, bir halde durmak. * Karışıklık. * Şiddet ve darlık.
  • HAYSEFUCE

    Gemi dümeni.
  • HAYSİYET

    İtibar. Şeref. Değer. Kıymet. Derece. Câh. Mesned. Mertebe.
  • HAYSİYET-ŞİKEN

    f. Haysiyet kıran.
  • HAYSÜ

    İtibariyle, bakımından. * Hangi yerde? Hangi?
  • HAYSÜ LÂYEŞ'UR

    Hissedilmeksizin. Bilinmedik, duyulmadık cihetten.
  • HAYŞ

    Nefret etmek.
  • HAYŞE

    (C.: Huyuş) Yaramaz keten ipliğinden dokunmuş bez.
  • HAYŞUM

    Geniz (burun) kovuğu. Nunlu sesler, gunne buradan çıkar. (Tecvidde bahsedilmiştir.)
  • HAYŞUMÎ

    Genizden gelen.
  • HAYT

    İp. Kalın ip. * İplik. Bağ. * İki şeyi birbirine bağlayan. * Dikiş dikmek. * Tanyeri ağarması.
  • HAYTA

    Kazık.
  • HAYTA

    şefkat.
  • HAYTA

    Serseri, serkeş kimse. * Ask: Osmanlılarda görevli bir sınıf askere verilen ad. Hayta birlikleri, üstün savaş kabiliyeti olan askerlerden kurulur, lüzumunda düşman topraklarına akın yapmak için de kullanılırdı. Sonraları düzenleri bozulduğunda eşkiyalığa başladılar; bundan dolayı "hayta" kelimesi haydut ve haylaz anlamında kullanıldı.
  • HAYTA'

    Deve kuşlarının uzun boyunlu olanı.
  • HAYTEL

    Kedi.
  • HAYTEUR

    Bir vaziyette durmayan. * Arslan. * Kurt. * Belâ. * Cin tâifesinden bir nesne. * Bir su böceği.
  • HAYT-I NURANÎ

    Nurlu bağlantı. Nurâni râbıta.
  • HAYTÎ

    Tel şeklinde olan.
  • HAYT-UL EBYAZ

    Fecir zuhurunda ufukta ip şeklinde görülen beyazlık.
  • HAYT-UL ESVED

    Güneş battıktan sonra ufakta görülen siyahlık.
  • HAYU

    f. Salya, tükrük.
  • HAYUNET

    Vakit yaklaşma.
  • HAYVAN

    Canlı şey, insanla beraber her canlı. * İnsan olmayan idraksiz canlı yaratık. * Yük kaldıran, araba çeken ve binilen hayvan, beygir, katır v.s. * Mc: Akılsız ve idraksız insan, ahmak. (Aslı "Hayevan"dır)
  • HAYVANAT

    (Hayvan. C.) Hayvanlar.
  • HAYVANAT-I BAHRİYYE

    Deniz hayvanları, denizde yaşayan hayvanlar.
  • HAYVANAT-I BERRİYYE

    Kara hayvanları, karada yaşıyan hayvanlar.
  • HAYVANAT-I EHLİYYE

    İnsanlara alışık olan hayvanlar, evcil hayvanlar.
  • HAYVANAT-I VAHŞİYYE

    Vahşi hayvanlar, yabani hayvanlar.
  • HAYVAN-I BERRÎ

    Karada yaşayan hayvan.
  • HAYVAN-I NÂTIK

    Konuşan hayvan. (İnsan)
  • HAYVANÎ

    Hayvana, diriye âit ve ona müteallik.
  • HAYVANİYYET

    Hayvanlık, canlılık, zihayat olmak. Akıl ve idrakten mahrumiyet.
  • HAYY

    Diri, canlı, sağ. * Bir şeyi cem' ve ihraz eylemek.
  • HAYYÂKALLAH

    Allah seni yaşatsın. Allah ömrünü uzun etsin, meâlinde ve dua makamında söylenen bir tâbirdir.
  • HAYYAL

    Dalavereci, hileci, hilekâr.
  • HAYYAL

    (Hayl. den) At terbiyecisi, at yetiştiren.
  • HAYYALE

    Fikir sahipleri.
  • HAYYAM

    Çadırcı.
  • HAYYAT

    (Hayye. C.) Yılanlar.
  • HAYYAT

    Terzi. Dikiş diken sanatkâr.
  • HAYYAT-I MÂHİR

    Usta terzi. Terzi ustası.
  • HAYYATÎN

    (Hayyat. C.) Terziler, dikiciler.
  • HAYYE

    (C.: Hayyât) Yılan.
  • HAYYE

    Gel... Haydi...
  • HAYYE-ALEL-FELAH

    Felaha gelin. Toplanın hayır ve ni'metlere, ebedi selâmete... Allah huzuruna gel. Refah ve itmi'nana mucib olacak namaza yetiş. (Bak: Felah)
  • HAYYEHELE

    Acele et (mânasınadır).
  • HAYYEN

    Diri olarak. Diri, canlı olarak canlı olduğu halde.