(C.: Hübur) Çukur yer. * Kesmek. * İki dağ arasında olan düz yer. * Etli, semiz olmak.
HEBRA
Şişman kadın.
HEBRAKÎ
Demirci. * Yabani öküz.
HEBRE
(C.: Heberât) Et parçası.
HEBREME
Obur. Yemeğe düşkün. * Geveze.
HEBS
Hareket.
HEBS
Şâdlık, sürür, neşe, neşat. * Döşemek.
HEBŞ
Cem'etmek, toplamak. * Kazanmak, kesbetmek.
HEBT
Birbiri ardınca vurmak.
HEBT
(Hübut) İniş. Aşağı inme. * Aşağı indirme. Bir yere inip konmak. * Nüzul, illet, maraz. * Zayıflama. * Bir memlekete birisini dâhil ettirmek. * Eksiltmek. * Kötü bir hale uğratmak.
HEBUL
Yavrusu kalmayan deve.
HEBUT
İniş yer.
HEBV
Ateşin sönmesi.
HEBVE
Toz. * Tozlu yol.
HEBY (HEBYE)
Küçük câriye.
HEBZ
Sür'at yapmak, hız yapmak.
HECA
(Hece) Dilin ve ağzın bir hareketi ile çıkan bir veya birkaç harf. Harflerin sesi. Harflerin seslendirilmesi. * Elif-bâ sırasına göre dizili harfler. Bir sözü harfleri ile söylemek. * Şekil. Kıyâfet. * Yemek. * Sükut etmek, susmak.
HECACE
(C.: Hecâcât) Kurbağa.
HECAGÛ
f. Nazım veya nesir yoluyla birinin aleyhinde bulunan. Birini zemmeden, bir kimseyi hicveden.
HECCAV
Çok hicveden. Hiciv söyleyen. (Bak: Hicv)
HECE
(Hecâ) Bir defada söylenebilen, bir veya birkaç harfden meydana gelen sözcük. * Harfleri birer birer söyleyerek okuma.
HECE VEZNİ
Türklerin eskiden kullandıkları nazım âhengi ölçüsüdür ki, buna "parmak hesabı" da denir. Parmak hesabı, Türk edebiyatının başlangıcından XI. yy. a, yani Türklerin aruz veznini öğrenmelerine kadar Türk nazmının yegâne âhengi idi. Aruz vezni kabul edilmekle beraber, hece vezni terkedilmeyerek yine halk edebiyatında kullanılagelmiştir. Hece vezninin 3 den 16 ya kadar muhtelif heceli ölçüleri vardır. En çok kullanılanları 7, 8, 11 ve 14 lü hecelerdir.
HECEF
Yaşlı devekuşu. * Ağır ve boş kimse.
HECEMAT
Hamleler, taarruzlar, hücumlar.
HECENNA'
Uzun ve şişman gövdeli kimse. * Başı dazlak, yaşlı kimse. * Başı dazlak olan devekuşu.
HECES
Gönüle düşen hatıralar.
HECHECE
Çağırmak.
HECİ'
Yer yarığı. * Derin dere.
HECİL
İki dağ arasındaki çukurca kısım. Vâdi.
HECİME
Tulukta biriktirilip ekşitildikten sonra içilen ve köremez denilen süt. * Yoğurt.
HECİN
Pek hızlı yürüyen bir cins deve. * Arap atı ile diğer cins attan doğmuş melez at.
HECİR
Yaz mevsiminde öğle vaktindeki sıcaklık. * Otun kuruması. * Büyük havuz.
HECL
İki dağ arasındaki çukur ve düz yer. * Atmak.
HECM
Hamle etmek. Saldırmak. * Büyük kadeh.
HECME
şiddet, sertlik.
HECMEC
Koç.
HECMET-ÜŞ-ŞİTÂ
Kışın şiddeti. Soğuğun sertliği.
HECR
Ayrılık, firak. * Tıb: Sayıklamak. Hezeyan. (Bak: Hicr) * Çok sıcak günlerde öğle vakti.
HECR-İ CEMİL
Kalben ve fikren onlardan uzak durup fiillerinde onlara uymamakla beraber, kötülüklerine karşılık vermeğe kalkışmayıp müsamaha, idare ve güzel ahlâk ile hüsn-i muhalefet etmek. (E.T.)