Helezon şeklinde olan. Sümüklü böcek kabuğu şeklinde olan, gittikçe darlaşır daire biçiminde olan.
HELHEL
Seyrek, ince, dakik şey. * Öldürücü zehir.
HELHELE
Okuyucunun tesirli nağmeyi tekrar etmesi. * Unu seyrek elekten elemek. * Teenni ile encamını beklemek. * Bir şeye pek yaklaşıp çatmak.
HELÎCE
Saçaklı seccade.
HELİKOPTER
Fr. Pervanesi tepesinde bulunan ve olduğu yerde durabilen, dikine kalkış ve iniş yapabilen bir uçak.
HELÎLE
Tıb: Tohumları tıbda müshil olarak kullanılan bir bitki.
HELÎME
Buğday ve pirinç gibi bazı hububatın kaynamasıyla hâsıl olan koyu ve yapışkanlı su.
HELKAM
Yaşlı kadın, acuze.
HELKES
Alçak adam.
HELLAB (HELLÂBE)
Yağmurlu soğuk rüzgâr.
HELLE
(C.: Hilâl) Azıcık sesi yükseltmek.
HELLÜM
Beri gel (mânasına gelir.)
HELS
Çok hayır. * Gizlemek, saklamak.
HELS
Cemaat, topluluk.
HELSAS
Cemaat, topluluk.
HELTAT
Cemaat, topluluk.
HELTÎ
Bir ot cinsi.
HELU'
Sabrı az, hırsı çok olan. Sabırsız olup her halini halka şikâyet eden insan.
HELUK
Helâk olucu, helâk olan. * Fâcire kadın. Kötü hayata alışmış kadın.
HELÜMM
Tez getir mânasına gelir.
HELÜMME CERRA
(Helümme cerren) "Var kıyas eyle... Çek beri getir." gibi kinâye için söylenen bir tabirdir.
HELVA'
Hızlı yürüyüşlü davar.
HELVA SOHBETLERİ
Eskiden kış mevsiminin başlıca eğlencelerinden biriydi. Bu eğlenceler, her sınıf halk arasında rağbetteydi. Devlet erkânı, vükelâ, zengin konak sahibleri ve orta halli halk kendi imkânları ölçüsünde helva sohbetleri düzenler, eş ve ahbabına ziyafetler verirdi. Vükelânın düzenlediği sohbetler tantanalı ve hayli masraflı olurdu. Bu sohbetlere zamanın şairleri, edebiyatçıları, nükte ve sohbetleriyle meşhur olmuş kişiler, sazende ve hanendeler davet edilirdi. Kışın en soğuk kırk günü olan erbain'i sağ ve sağlıklı olarak geçirenler kurbanlar keser ve helva sohbetleri bundan sonra düzenlenirdi. Sohbetin en renkli eğlencesi keten helvası yapımıydı. (O.T.D.S.)
HELVA-GER
f. Helvacı.
HELVA-HANE
f. İçinde helva pişirilen genişçe ve derinliği az tencere. * Tar: Saray için her türlü tatlı yiyeceklerin yapılmasına yarayan saray mutfağının bir bölümü.
HELVAYÎ
Helva satan. Helvacı.
HELYOSTAT
Yansıyan güneş ışınlarını, belli bir doğrultuya yöneltmeğe ve bu doğrultuda tutmaya yarayan bir ayna ile bir ayar sisteminden meydana gelen tertibat.
HELYOTERAPİ
Fr. Güneşle tedavi.
HEM
f. Birlikte, beraber olmak mânasını ifade eder.
HEM (HEMM)
Gaile, müşkül iş. * Tasa, gam, keder, hüzün.
HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ
Suçlu olduğu hâlde suçunu bilmez ve suçsuz olduğunu iddia eder kimse hakkında kullanılan bir tâbirdir.