H Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • HEMAZÎ

    Sür'at, hız.
  • HEM-BAR

    f. Aynı yükü yüklenmiş olan, aynı yükü taşıyan.
  • HEM-BER

    f. Beraber olan, birlikte oturan.
  • HEM-BU

    f. Kokusu bir, aynı kokuda. * Mc: Âdet ve tarzları aynı.
  • HEM-CA(Y)

    f. Aynı yerde oturan. Hemşehri.
  • HEM-CENAH

    f. Denk, eşit, müsâvi.
  • HEM-CENB

    f. Akran.
  • HEM-CİNS

    Aynı cinsten olan.
  • HEM-CİVAR

    Aynı yerde oturan, komşu.
  • HEM-ÇÜ

    f. Onun gibi.
  • HEM-ÇÜNAN

    f. Böylece.
  • HEM-DAMAN

    f. Bacanak.
  • HEMDE

    Ölümle haşir arası.
  • HEM-DEM

    f. Canciğer arkadaş.
  • HEM-DERD

    f. Dert yoldaşı, dert arkadaşı. Aynı dert ve kedere düçar olanların beheri.
  • HEM-DEST

    (C.: Hemdestân) f. Birlikte çalışan, müttefik, arkadaş. * Ortak, şerik.
  • HEM-DESTÎ

    f. Berâberlik, birlik. * Ortaklık, şeriklik.
  • HEM-DEST-İ VİFAK

    Bir fikir ve mes'elede anlaşarak elele vermek, hep birden aynı sözü söylemek.
  • HEM-DİH

    f. Köyleri aynı olan. Aynı köyden olan.
  • HEM-DİL

    f. Fikirleri, düşünceleri aynı olanların her biri. Bir maksad ve istekte bulunanları beheri.
  • HEM-DUŞ

    f. Omuz omuza gelen, eşit olan, müsavi olan.
  • HEME

    f. Cümle. Hep. Bütün.
  • HEME EZ OST

    Herşey ondandır.
  • HEME OST

    Hepsi odur.
  • HEMEC

    Kıymetsiz, değersiz. * Şaşkın. * Övez (denen at sineği).
  • HEMECE

    Zayıf koyun.
  • HEMEGAN

    f. Cümlesi, tamamı, bütünü, hepsi.
  • HEMEL

    Çobanı olmayan deve.
  • HEMERCEL

    Yorga at.
  • HEMEYAN

    Akmak, seyelân etmek.
  • HEMEZAT

    (Hemeze. C.) Kuruntular, vesveseler, şüpheler, tereddütler.
  • HEMEZE

    Vesvese. Şeytanın desisesi. Kuruntu.
  • HEM-FİKR

    f. Aynı düşüncede ve aynı fikirde olan. Kafadar.
  • HEM-FİRAŞ

    f. Zevce. Karı.
  • HEMGÂME-İ AZAB

    Azab zamanı.
  • HEMGER

    f. Çulha dokuyucu.
  • HEM-GİNAN

    f. Bütün insanlar, bütün nev'-i beşer.
  • HEM-GUŞE

    f. Komşu.
  • HEM-HAH

    f. Arzu ve talebleri aynı olan, aynı istekleri olan.
  • HEM-HAL

    f. Aynı halde olan. İkisi beraber.
  • HEM-HANE

    f. Bir evde oturanların beheri. Arkadaş, refik.
  • HEMHEME

    Rüzgârın esmesi ile ağaç yapraklarından çıkan sesler. * Aslan bağırması. * Deve sesi.
  • HEM-HUDUD

    f. Hudutları bir olan, sınırları birbirine bitişik olan memleket veya arazi.
  • HEM-HUY

    f. Bir ahlâk ve tabiatda bulunan. Huyları bir olan.
  • HEMÎ

    f. Tıpkı bu, bu bile.
  • HEMÎ'

    Ölüm, mevt.
  • HEMİCEK

    Şehre köyden yeni gelip bir şey bilmez şaşkın ve kaba adam.
  • HEMÎM

    Ağır ağır gitmek. * Otun tazeliğinden dolayı parlaması.
  • HEMÎME

    Yumuşak rüzgâr. * Ufak taneli yağmur.
  • HEMÎSA'

    Kuvvetli adam.