H Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • HEYUB

    Azametli, heybetli, gösterişli.
  • HEYULA

    Zihinde tasarlanan korkunç hayal. * Gösteriş ve iriliği olduğu halde hiçbir te'siri ve değeri olmayan şey. * Eski felsefede: Eşyanın aslı ve gerçek olan kısmı. Madde. (Bak: Esir)
  • HEYULÂNİYYUN

    Maddeciler.
  • HEY'URUR

    Meşakkat, zahmet.
  • HEYYİN

    Kolay, sühuletli.
  • HEYZ

    Kırık kemik sarılıp ovulduktan sonra tekrar kırmak.
  • HEYZA

    Fazlaca kusma, istifra etme. * Tıb: Kolera hastalığı.
  • HEYZALE

    İnsan sesleri. * Cemaat, topluluk. * Çok asker. * Büyük deve. * Belinden aşağısı şişman olan kadın.
  • HEYZAM

    Bahâdır, kahraman.
  • HEYZÜM

    f. Kuru odun.
  • HEYZÜM-PÂRE

    f. Odun parçası.
  • HEZ

    Eğlence. Ciddi olmayan söz.
  • HEZ'

    Kırmak.
  • HEZABİR

    (Hizebr. C.) Arslanlar, esedler. * Yiğitler, kahramanlar.
  • HEZAR

    f. Bin. (1000) * Pek çok. * Bülbül.
  • HEZARAN

    f. Binler. Binlerce. Pek çok. * Bülbüller.
  • HEZARDASTEN

    (Hezârdestân) f. Bülbül.
  • HEZAREN

    Sıcak memleketlerde yetişen; ve baston, sandalye gibi şeyler yapmakta kullanılan bir cins kamış.
  • HEZARFENN

    f. Çok bilen, bir çok san'atı birden çok yüksek derecede yapabilen. * Minâre ustası.
  • HEZARMÎH

    f. Bin yerinden yamalı derviş hırkası. * Çok süslü. * Gök yüzlü.
  • HEZARPA

    f. Çok ayaklı, bin ayaklı. * Kırkayak.
  • HEZARPARE

    f. Bin parça, çok ufak.
  • HEZARTABE

    f. Güneş, şems.
  • HEZARYAR

    f. Bin defa. Bin kerre.
  • HEZAZÎK

    Süratle kat'etmek, çok çabuk kesmek.
  • HEZB

    (C.: Hizâb-Ehazıb) Yağmur damlası birbiri ardınca damlamak.
  • HEZBE

    (C.: Hüzub-Hizâb Hizabât) İri katreli yağmur. * Otu az olan yüksek tepe.
  • HEZEC

    Gök gürültüsü. * Güzel sesle şarkı söylemek.
  • HEZECAT

    (Hezec. C.) Yağmur çisiltisi. Yağmur sesi.
  • HEZELİYAT

    (Hezl. C.) Ciddi olmayan sözler. Saçma sapan konuşmalar. Deli saçması.
  • HEZEYAN

    Kötü sözler. Soğuk şakalar. * Sayıklama. Saçma sapan konuşma.
  • HEZEYANAT

    (Hezeyan. C.) Sayıklamalar. * Saçma sapan ve mânâsız konuşmalar.
  • HEZF

    Yaşlı devekuşu.
  • HEZHAZ

    Aygırları boyunlarından sıkıp zebun eden yavuz aygır.
  • HEZHAZ

    Keskin kılıç.
  • HEZHEZE

    Cisimlerin, hava yahut başka bir şey dokunmasiyle titremesi.
  • HEZÎ

    Ahmak. * Vakit, saat.
  • HEZÎC

    Ahmak kimse. * Süratle yürüyen kimse.
  • HEZÎL

    Zayıf, arık. Bitkin.
  • HEZÎM

    Sağanaklı yağmur. * Gök gürültüsü. * Koşarken kişneyen at.
  • HEZÎMET

    Bozgunluk, mağlubiyet.
  • HEZÎZ

    Deprenmek.
  • HEZK

    şiddetli gök gürültüsü. * Uçurmak. * Yuvarlamak.
  • HEZL

    Ciddi olmayan söz. Saçma, uydurma, yalan konuşmak. * Edb: Meşhur bir manzumeye lâtife tarzından nazım yapmak. Bu tarzda yapılan nazım.
  • HEZLÂMİZ

    Şaka ile karışık söz. Mizahlı kelâm.
  • HEZL-GÛ

    Şakacı. Lâtifeci, mizahlı söz söyleyen.
  • HEZLİYÂT

    (Hezl. C.) Mizah ve şakayla ilgili söz veya şiirler.
  • HEZM

    Seğirtmek. * Taze olmak. * Kırmak.
  • HEZM

    Bozma, mağlub etme, hezimete uğratma. * Sıkıştırma, sıkma, bir şeyi sıkıp ezme.
  • HEZM

    Çok çabuk kesmek. * Sür'atle yemek.