H Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • HIFAZ

    Gelin düğünü.
  • HIFAZ

    Gayret. * Vefalılık.
  • HIFF

    Hafif, zayıf nesne.
  • HIFFE

    Yeynilik.Hafiflik, zayıflık.
  • HIFRÎ

    Bir otun adı.
  • HIFŞ

    Küçük ev.
  • HIFY(E)

    Yalın ayak yürümek.
  • HIFZ

    Saklama. Koruma. Siyanet. Muhafaza. * Ezber etmek. Hatırda tutmak. Kur'an'ı ezberde tutmak.
  • HIFZE

    (C.: Hafâyiz) Gadap etmek, hiddetlenmek, kızmak. * Gayret etmek.
  • HIFZ-I BİLAD U İBAD

    Şehirlerin ve şehir ahalisinin korunması.
  • HIFZ-I EMANET

    Canı muhafaza etme. * Bırakılan emaneti koruma.
  • HIFZ-I HUKUK

    Hak ve hukukları muhafaza etme.
  • HIFZ-I KUR'AN

    Kur'an-ı Kerim'i tamamıyla ezberleme.
  • HIFZISSIHHA

    (Hıfz-üs sıhha) Sağlıklı yaşamak için doğrudan doğruya kişi ve içinde bulunan çevrenin sağlıkla alâkalı şartlarını tetkik edip inceleyen, gerekli tedbirleri olan ve bu çeşit çalışmalardan bahseden hekimlik kolu veya sağlık bilgisi. * Sıhhatini korumak. Sağlığını muhafaza etmek.
  • HIFZ-ÜL LİSAN

    Dili, günah ve lüzumsuz olan sözlerden korumak. Kötü ve fena sözlerden dilini muhafaza etmek. (İhtiyaçtan fazla söz söylememek mendubdur.)
  • HIKAB

    Arap kadınlarına mahsus bir nevi kumaştır, onu bellerine kuşanıp süslerini ve zinetlerini ona takarlar.
  • HIKB

    (C.: Ahkâb) Uzun zaman, dehr.
  • HIKBE

    (C.: Hıkeb) Yıl, sene. * Seksen yıl.
  • HIKD

    Kin, buğz, adâvet. * İntikam almak için fırsat beklemek.
  • HIKF

    Kumun bir yere toplanıp yığılarak tepe gibi olması.
  • HIKK(A)

    (C.: Hukuk - Hıkâk) Üç yaşını tamamlayıp dördüne girmiş deve.
  • HIKMIK ETMEK

    t. Bir işten veyahut bir suale cevap vermekten kaçınmak için esassız bahaneler ileri sürmeye çalışmak. Tereddütlü davranmak.
  • HILA'

    Göze çekilen sürme.
  • HILAB

    Yırtıcı hayvan veya yırtıcı kuş pençesi.
  • HILABE

    Aldatmak, hud'a.
  • HILACE

    Hallaçlık.
  • HILAF

    (C.: Ahlâf) Söğüt ağacı. * Muhalefet etmek, karşı gelmek.
  • HILAL

    (C.: Ahılle) Diş arasını ayıklamakta kullanılan nesne. Dostluk.
  • HILAS

    Her nesnenin dibine çöken ağırlığı.
  • HILAS

    Kara ile ak arasında olan çocuk.
  • HILB

    Kalble karın arasında olan perde.
  • HILBİD

    Küçük deve.
  • HILF

    Meme başı.
  • HILF

    Birbirine yardım etmek. * Ahdetmek.
  • HILFE

    Muhalefet etmek, karşı gelmek. * Biri gidip diğeri geriye gelmek. * Biçildikten veya yandıktan sonra biten ot. * Sonra biten yemiş.
  • HILK

    Hükümdar mührü. * Çok mal.
  • HILK

    Boğaz balgamı.
  • HILKID

    Kötü ahlâklı ve ağır ruhlu kimse.
  • HILKÎ

    (Bak: Hilkî)
  • HILL

    Helâl. * Kâbe ile mikat arası.
  • HILLE

    Kılıç gediği.
  • HILLE

    Mekân ismi. "Büluğ" mânâsına mastar.
  • HILLÎFÎ

    Bir kimseyi yerine bırakmak.
  • HILM

    Dost.
  • HILS

    (C.: Ahlâs) Yünden veya kıldan yapılan ve palas denilen döşek. * Büyük ve kuvvetli olan dişi deve.
  • HILT

    Bir şeye karışık, karışmış bulunan. * Eski tıbda: Ahlât-ı erbaa (Kan, salya, safra, dalak) dan birisi. * Soyu, nesebi karışık kimse.
  • HILTA

    İşret. * Muaşeret.
  • HILT-I MAHMUD

    Vücudun sağlam ve sağlıklı oluşu.
  • HILT-I REDÎ

    Vücudun hastalanmasına sebebiyet veren madde. * Bir şeye karışmış olan şey.
  • HILYE

    Güzel sıfatlar, iyi hasletler. * Süs, zinet. * Peygamberimiz Hz.Muhammed'in (A.S.M.) evsafı ve bundan bahseden kitab.