(C.: Hafâyiz) Gadap etmek, hiddetlenmek, kızmak. * Gayret etmek.
HIFZ-I BİLAD U İBAD
Şehirlerin ve şehir ahalisinin korunması.
HIFZ-I EMANET
Canı muhafaza etme. * Bırakılan emaneti koruma.
HIFZ-I HUKUK
Hak ve hukukları muhafaza etme.
HIFZ-I KUR'AN
Kur'an-ı Kerim'i tamamıyla ezberleme.
HIFZISSIHHA
(Hıfz-üs sıhha) Sağlıklı yaşamak için doğrudan doğruya kişi ve içinde bulunan çevrenin sağlıkla alâkalı şartlarını tetkik edip inceleyen, gerekli tedbirleri olan ve bu çeşit çalışmalardan bahseden hekimlik kolu veya sağlık bilgisi. * Sıhhatini korumak. Sağlığını muhafaza etmek.
HIFZ-ÜL LİSAN
Dili, günah ve lüzumsuz olan sözlerden korumak. Kötü ve fena sözlerden dilini muhafaza etmek. (İhtiyaçtan fazla söz söylememek mendubdur.)
HIKAB
Arap kadınlarına mahsus bir nevi kumaştır, onu bellerine kuşanıp süslerini ve zinetlerini ona takarlar.
HIKB
(C.: Ahkâb) Uzun zaman, dehr.
HIKBE
(C.: Hıkeb) Yıl, sene. * Seksen yıl.
HIKD
Kin, buğz, adâvet. * İntikam almak için fırsat beklemek.
HIKF
Kumun bir yere toplanıp yığılarak tepe gibi olması.
HIKK(A)
(C.: Hukuk - Hıkâk) Üç yaşını tamamlayıp dördüne girmiş deve.
HIKMIK ETMEK
t. Bir işten veyahut bir suale cevap vermekten kaçınmak için esassız bahaneler ileri sürmeye çalışmak. Tereddütlü davranmak.
HILA'
Göze çekilen sürme.
HILAB
Yırtıcı hayvan veya yırtıcı kuş pençesi.
HILABE
Aldatmak, hud'a.
HILACE
Hallaçlık.
HILAF
(C.: Ahlâf) Söğüt ağacı. * Muhalefet etmek, karşı gelmek.
HILAL
(C.: Ahılle) Diş arasını ayıklamakta kullanılan nesne. Dostluk.
HILAS
Her nesnenin dibine çöken ağırlığı.
HILAS
Kara ile ak arasında olan çocuk.
HILB
Kalble karın arasında olan perde.
HILBİD
Küçük deve.
HILF
Meme başı.
HILF
Birbirine yardım etmek. * Ahdetmek.
HILFE
Muhalefet etmek, karşı gelmek. * Biri gidip diğeri geriye gelmek. * Biçildikten veya yandıktan sonra biten ot. * Sonra biten yemiş.
HILK
Hükümdar mührü. * Çok mal.
HILK
Boğaz balgamı.
HILKID
Kötü ahlâklı ve ağır ruhlu kimse.
HILKÎ
(Bak: Hilkî)
HILL
Helâl. * Kâbe ile mikat arası.
HILLE
Kılıç gediği.
HILLE
Mekân ismi. "Büluğ" mânâsına mastar.
HILLÎFÎ
Bir kimseyi yerine bırakmak.
HILM
Dost.
HILS
(C.: Ahlâs) Yünden veya kıldan yapılan ve palas denilen döşek. * Büyük ve kuvvetli olan dişi deve.
HILT
Bir şeye karışık, karışmış bulunan. * Eski tıbda: Ahlât-ı erbaa (Kan, salya, safra, dalak) dan birisi. * Soyu, nesebi karışık kimse.
HILTA
İşret. * Muaşeret.
HILT-I MAHMUD
Vücudun sağlam ve sağlıklı oluşu.
HILT-I REDÎ
Vücudun hastalanmasına sebebiyet veren madde. * Bir şeye karışmış olan şey.
HILYE
Güzel sıfatlar, iyi hasletler. * Süs, zinet. * Peygamberimiz Hz.Muhammed'in (A.S.M.) evsafı ve bundan bahseden kitab.