Mekke-i Mükerreme'nin civarında bulunan ve Hz. Peygamber'e (A.S.M.) ilk vahyin geldiği mağaranın ismidir. Bu mağaranın bulunduğu dağa Hırâ dağı denildiği gibi, Harrâ veya Cebel-i Nur da denilmektedir.
HIRABE
Deve hırsızlığı yapmak.
HIRAFE
Acılık. * Tezlik.
HIRAK
Hareket.
HIRAM
f. Sallanma, salına salına naz ve edâ ile yürüme.
HIRAMAN
f. Salınarak naz ve edâ yaparak yürüyen.
HIRASET
Koruma. * Bekleme, bekçilik etme, muhafaza etme.
HIRAŞ
f. "Tırmalayan, kazıyan" anlamıyla bileşik sıfatlar yapar. Meselâ: Dil-hıraş : Gönlü tırmalayan, inciten. Samia-hırâş : Kulak tırmalayıcı.
HIRBA
Bukalemun adı verilen keler cinsi. * Güneşin bulutlara aksetmesinden hasıl olan renkler.
HIRBAK
Sahabeden bir kimsenin adı ki, ona "Zülyedeyn" de derlerdi. * Def'etmek, kovmak. * Yellenmek.
HIRBAŞ
Fesâd vermek. * Acı bir ot.
HIRBÜRE
Kavun.
HIRÇIN
Pek inatçı, titiz.
HIRDAVAT
Ehemmiyetsiz şeyler, öteberi. * Demirden mâmul eski âlet. (Bak: Hurdevat)
HIRED
f. Akıl, fikir, zihin. İnsandaki düşünce ve anlayış kuvvesi.
HIRED-ÂMUZ
Öğreten, öğretici, muallim.
HIRED-ÂŞUB
f. Akıl dağıtan.
HIRED-FERSA
f. Akıl yorucu.
HIRED-MEND
(C.: Hıredmendân) f. Akıllı, anlayışlı.
HIRED-MENDÎ
Akıllılık.
HIRED-PESEND
Akıllı, zîakıl, düşünen.
HIRED-SUZ
f. Şaşırtıcı, akıl yakıcı.
HIRFET
Geçinmeğe medar (sebeb) olan iş, san'at. Devamlı meşgul olunan iş.
HIRFU'
Pamuk.
HIRIZMA
Azgın hayvanların ağzına veya ayının burnuna takılan demir halka.
HIRÎD
f. Satın alma.
HIRÎDAR
f. Alıcı, müşteri, tâlib.
HIRÎDE
f. Satın alınan, satın alınmış.
HIRİSTİYANLIK
(Bak: İsevî)
HIRK
Törpülemek. * Kızgınlıktan dolayı dişini gıcırdatmak. * Bir şeyi dürtmek.
HIRK (HIRRÎK)
Cömert, kerim.
HIRKA
Bez parçası. Bezden mâmul elbise. * Tas: Mânen dünya zevk u safâsından çekilip kendini ibadete verenlerin elbisesine hırka-i tecrîd denir.
HIRKA-İ SAADET
Cenab-ı Peygamber'in (A.S.M.) İstanbul'da Topkapı Sarayı'nda gümüş sandık içinde muhafaza edilen hırkasıdır. Mısır'ın fethi üzerine Mekke Şerifi tarafından diğer emanat-ı mübareke ile beraber Yavuz Sultan Selim Han'a hediye edilmiştir. Hırka-i Şerif de denir. (O.T.D.S.)
HIRKA-İ SAADET DAİRESİ
İstanbul'da Topkapı Sarayı'nda "mukaddes emanetlerin" bulunduğu yer. Burada yüzyıllardan beri, başta Peygamberimiz Hz.Muhammed'in (A.S.M.) hırkaları olmak üzere İslâmî nitelikte birçok mukaddes eşya saklanmaktadır. Bu eşya Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim tarafından, Mısır'ın fethinden (1517) sonra İstanbul'a getirilmiştir.
HIRKA-İ ŞERİF
(Bak: Hırka-i Saadet)
HIRKAPUŞ
f. Hırka giyen, derviş.
HIRKAPUŞANE
f. Fakircesine, dervişçesine.
HIRKAPUŞÎ
f. Fakirlik, dervişlik.
HIRKAT
Hararet, sıcaklık, yanma.
HIRMAN
Yalan, kizb.
HIRMAN
Mahrumluk, mahrumiyet. * Ümitsizlik, ye's.
HIRMELE
Akılsız kadın.
HIRNIK
(C.: Harânik) Tavşan yavrusu. * Bir şâire kadın.
HIRPADAK
Birdenbire, hemencecik. * Uygun bir şekilde, münâsib bir tarzda. Tıpatıp.