Bir şey hakkında görülmeden yapılan bir akitten dolayı, âkitlerden biri için görüldüğü zaman sabit olan muhayyerliktir.
HIYAR-I ŞART
Âkitlerden birinin veya herbirinin akdi, muayyen bir müddet içinde fesh veya icazetle infaz edebilmek hususunda muhayyer olmasıdır.
HIYAR-I TAĞRİR
Âkitlerden birinin diğer taraftan aldatılarak bir malı gabn-ı fâhiş ile satmasından veya satın almasından dolayı satış muamelesini fesh hususunda muhayyer olmasıdır.
HIYAR-I VASF
Bir akitte vücudu şart kılınan veya örfen meşhud bulunan mergub bir vasfın mevcud olmaması sebebiyle âkitlerden biri için sabit olan muhayyerliktir. (Sağılır diye satılan bir ineğin, sütten kesilmiş olması gibi.)
HIYASA
Kulak halkası. * Dar etmek, darlaştırmak. * Dikmek.
HIYAT
İplik. İbrişim. * İğne.
HIYAT
(Hâit. C.) Perdeler. Mânialar.
HIYATA
Hıfzetmek, korumak, muhafaza etmek.
HIYATA (HIYATET)
Terzilik, dikiş dikme işi. * Tıb: Ameliyat esnasında kesilip yarılan yerin tekrar kaynaması için dikilmesi. * Ameliyatta dikiş için kullanılan bağırsak ve benzeri şeylerden yapılan iplik.
f. Kamaşık ve donuk gözlü. * Cesur, atılgan. * İnatçı, muannid. * Utanmaz, hayâsız, arsız.
HIYRE-DEST
f. Aldığı işi bozar olan (kimse.). Eli sakar kişi.
HIYRE-GÎ
f. Kamaşıklık, donukluk (göz hakkında). Şaşkınlık.
HIYRE-KÜŞ
f. Sevilen, mahbub, sevgili. * Haksız yere adam öldüren.
HIYRE-RE'Y
f. Reyi zararlı olan, kötü reyli.
HIYRE-SER
f. Sersem, alık.
HIYRE-SERANE
f. Alıkçasına, sersemcesine.
HIYRE-SERÎ
f. Alıklık, sersemlik.
HIZ
Sür'at, çabukluk.* Gayret, şevk. * Fiz: Alınan yolun zamana oranı.
HIZAB
Birşeyi boyamak için hazırlanmış terkib.
HIZAC
Büyük tuluk.
HIZAD
Dikensiz ağaç.
HIZAK
(Hızka. C.) Yığınlar, kalabalıklar.
HIZANE
Bir şeyi bir şeye ilâve etmek. * Fık: Hak ve salâhiyeti haiz olan kimsenin belirli müddet zarfında çocuğunu besleyip büyütmek ve terbiye etmek üzere yanında bulundurması. * Bir şeyi kucağına almak.
HIZAR
Bahçe çevresine yapılan duvar veya çit.
HIZB
(C. Ehzâb) Erkek yılan. * Ok atarken yaydan çıkan ses.
HIZC
(C.: Ehzâc) Devenin içtiği havuzun dibinde kalan su. * Ateş yakmak.
HIZECR
(C.: Hazâcir) Karnı büyük kişi.
HIZF
(Bak: Hazf)
HIZIR (A.S.)
İkinci tabaka-i hayat mertebesine mazhar olan ve Kur'an-ı Kerim tefsirlerinde ismi zikredilen bir zât-ı kerim. (Bak: Meratib-i hayat)
HIZK
Kuşun terslemesi.
HIZK (HİZAK)
Zeyreklik, akıllılık. * Ustalık, mahâret.
HIZKA
Yığın, kalabalık.
HIZLAN
Rezil olma. Rüsvaylık. * Aşağı düşmek. * Muâvenetini, yardımını terk etmek.
HIZLAN
Müflis olmak. İflas etmek.
HIZVE
Kadının, kocası yanında hürmetli, izzetli ve mertebeli olması.
HIZY
Hor ve zelil olmak. * Rüsvay olmak.
HIZZET
Mertebe, menzile, derece.
HİBA
(C.: Ahbiye) Abadan veya keçeden yapılmış göçebe çadırı, oba.