(C.: Habâil) Maddi ve manevi şeylerde tuzak, ağ. * Kement, bağ.
HİBALE-İ İZDİVAC
Evlilik bağı.
HİBALE-İ TELBİSAT
Gizli, kamufleli tuzak.
HİBAS
Su bendi.
HİBAT
(Hibe. C.) Bağışlar, hibeler.
HİBB
Seven. Dost. Muhabbet eden, arkadaş.
HİBB
Kurnaz, aldatıcı, hileci kimse.
HİBBAN
(Hibb. C.) Mahbublar, sevgililer.
HİBBE
(C.: Hibeb) Yırtık ve eski kumaş parçası. Paçavra.
HİBE
(C.: Hıbeb-Hıbâb) Yaban otlarının tohumu.
HİBE
Bağışlamak. Parasız ve karşılıksız vermek. Bağışlanan şey. * Hal ve şân.
HİBEB
(Hibbe. C.) Paçavralar. Kesilmiş bez veya kumaş parçaları.
HİBEB
Habbler. Taneler, tohumlar. (Hubub da denir)
HİBEK
(C.: Hubük) Rüzgârın lâtif estiği zaman denizde veya kumda meydana getirdiği yol yol kırıntılar ve dalgacıklar. Saçların kıvırcıklığından hâsıl olan dalgalanmalar. Kelimenin aslı olan "habk" sıkı bağlayıp muhkem kılmak; ve kumaşı sıkı, sağlam ve üzerinde san'at eseri zahir olacak vecihle güzel bir zemin üzere dokumak mânasına gelir. (E.T.)
HİBE-NAME
f. Bir kimseye birşey hibe edip bağışlamak üzere yazılan kâğıt.