Arabistan'da Mekke-i Mükerreme ile Medine-i Münevvere'nin bulunduğu mıntıka.
HİCAZ DEMİRYOLU
Şam'dan Hayfa'ya kadar uzanan demiryolu. Yapımına 1900'de başlanan bu demiryolunun uzunluğu 1465 km, genişliği ise 1050 m. idi. Başlıca özelliği tamamıyla İslâm dünyasının yardımı ile yapılmış olmasıdır. II.Abdülhamid zamanında yapılan bu demiryolu 1908 yılında tamamlanmıştır.
HİCAZ DEMİRYOLU MADALYASI
Şam-Hicaz demiryolunun yapımı için para yardımı bulunanlarla, demiryoluna ait işlerde hizmetleri görülenlere verilmek üzere II.Abdülhamid tarafından çıkartılan üç ayrı madalya. 16.9.1902 tarihli nizamname ile çıkarılan bu madalyanın bir tarafında "Hamidiye Hicaz demiryoluna hizmet eden hamiyyetmendâna mahsus madalyadır." ibaresi; diğer yüzünde defne dalında bir çelenk içinde Abdülhamid II'in "El-gazi" tuğrası, altta ise lokomotif şekli vardı. Bu madalyalar: Altun, gümüş ve nikel olmak üzere üç çeşitti.
Hz. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın dâr-ı âhirete teşrifinden bir sene evvelki son vedâlaşma haccı.
HİCCİRA'
Şân. * Zât. * Âdet.
HİCCÎRA
Âdet, usul, kaide.
HİCCİRE
Âdet. * Halk.
HİCER
Her nesnenin kenarı.
HİCHİC
Tatlı su. * Erkek koyun.
HİCİR
Başkalarından üstün ve faziletli olan. Bir kimsenin sireti ve mesleği. Huy, âdet, tabiat.
HİCİV
(Bak: Hicv)
HİCR
(Hicir) Men'etmek, bırakmak. * Şer'an haram olan şey. * Semud Kavmi'nin bulundukları vadinin ismi. (Bak: Hacr)
HİCR
Ayrılık. * Başkalarından ayrı fâzıl ve üstün kimse. * Sayıklama.
HİCR SURESİ
Kur'an-ı Kerim'in 15. suresidir.
HİCRAN
Uzaklaşma. Ayrılık. Ayrılıktan gelen keder, sızı, acı. Dostluğu ve ülfeti kesmek.
HİCRAN-I LÂ YEZALÎ
Sonsuz ayrılık. Ayrılıktan gelen sonu gelmez üzüntü.
HİCRAN-MEAL
Hicran bildiren, hicran anlatan.
HİCRAN-ZEDE
Ayrılmış, üzüntülü, hicrâna uğramış.
HİCRET
Bir yerden bir yere göç etmek. Kendi memleketini bırakıp başka memlekete taşınmak. * Hz. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Mekke'den Medine'ye hicret etmesi. İslâmiyetin ilk zuhurunda, şeref ve izzetleri zedelenen Mekke'deki putperest müşrikler daima Hz. Peygamber'e su-i kastlar tertipliyorlardı. Bu yüzden Peygamber Efendimiz (A.S.M.) Mekke'yi bırakıp Medinelilerin dâvetini kabul ederek Hz. Ebu Bekir (R.A.) ile birlikte 622 senesinde hicrete mecbur oldu. Bu seneye Hicret senesi denildi. İslâm takvimlerinde "tarih", bu seneden başlar ve buna hicret yılı veya hicrî yıl denir. (Bak: Takvim-i Arabî)
HİCRET-İ NEBEVİYE
Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (A.S.M.) Mekke'den 622 yılında Medine'ye hicret etmesi.
HİCRİ'
Uzun boylu ahmak erkek. * Tazı, köpek, kelp.
HİCRÎ
Hicrete ait ve müteallik.
HİCRÎ TARİH
Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (A.S.M.) Mekkeden Medine'ye hicret ettiği günü başlangıç olarak alan tarih. Milâdi ve Rumi tarihler gibi oniki ay esasına dayanan hicri sene, Muharrem adı verilen ayla başlar, zilhicce ile sona erer. Oniki ayın adları şunlardır: Muharrem, safer, rebiül-evvel, rebiül-âhir, cemaziyel-evvel, cemaziyel-âhir, receb, şaban, ramazan, şevval, zilkade, zilhicce.Kamerî aylar yirmidokuzla otuz günleri arasında değiştiği için hicri tarih ile milâdi tarih arasında on günden biraz fazla fark vardır. Hicri yahut kameri yılı milâdi yıla çevirmek için şöyle bir formül kullanılır. Eldeki hicri yıl sayısının % 3'ü çıkarılır. Bulunan sayıya 622 sayısı ilâve edilir. Böylece meselâ hicri 1000 yılının yüzde üçü 30 eder. Geriye 970 kalır. Bu sayıya 622 daha ilâve edilince karşılığı olarak milâdi 1592 yılı bulunmaktadır.
HİCRİS
Tilki eniği.
HİCV
(Hiciv) Birini şiir ile zemmetmek, onu gülünç hale koymak. Bu şekilde yazılan şiir veya manzume. * Alay etmek. (Bak: Hecv)
HİCVÎ
Hicivle alâkalı. Hiciv denilen tarz-ı zemme ait ve müteallik olan şeyler.
HİCVİYYÂT
(Hicviyye. C.) Edb: Hicivle ilgili manzume ve şiirler.
HİCVİYYE
(C.: Hicviyyât) Hiciv tarzında yazılmış manzume.
HİÇ
f.Değersiz, kıymetsiz. Yok olan, yok denecek kadar az olan.
HİÇAHİÇ
f. Hiç. Yok. Bomboş.
HİÇÎ
f. Hiçlik. Yokluk.
HİÇKÂRE
f. İşi rast gitmeyen.
HİÇKES
f. Hiç kimse.
HİD'
Koyunlar ürküp dağıldıklarında, onları durdurmak için söylenen bir kelimedir.
HİDA'
Hile. Düzen kurmak. Aldatmak için yapılan oyun.
HİDAB
(Hadeb. c.) Kamburluklar, tümsekler, yumruluklar.
HİDAC
Yapılan ibadette kusur, noksan, eksiklik.
HİDACE
(C.: Hadâic) Devenin sırtına yüklenen yük.
HİDAD
Dul olan bir kadının mâtem tutup süsten vazgeçmesi.
HİDADET
Demircilik.
HİDAE
(C.: Hıdâ') Dölengeç kuşu. * Sarfetmek, harcamak.
HİDAFE
Etlilik, şişmanlık.
HİDAK
(Hadeka. C.) Göz bebekleri, hadekalar.
HİDAM
(Hizmet. C.) Hizmetler. Vazifeler. * (Hademe. C.) Devenin ayaklarına bağlanan halkalar, kayışlar. Ayak bilezikleri, ayak köstekleri.