H Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • HİZLAN

    (Hezlan) Yalnız başına kalıp zelil olmak, yardımcısız kalmak. * Muhafaza ve rahmet-i İlâhiyeden mahrumiyet.
  • HİZMET

    Birinin işini görme. Bir kimsenin hesabına veya menfaatına iş görme, bu suretle yapılan iş, vazife. Memuriyet. * Bir insan, hayvan veya nebatın muhtaç olduğu işler ve takayyüdat.
  • HİZMETGÜZAR

    f. Komisyoncu. * Şunun bunun işini görüveren.
  • HİZMET-İ ASKERİYE

    Askerlik hizmeti. Askerlik vazifesi.
  • HİZMET-İ İMANİYE

    İmana ait hizmet. İman ve Kur'an hakikatlarının mukni ve ilmi delillerle anlaşılmasına hizmet etmek; neşrinde, tebliğinde çalışmak.
  • HİZMETKÂR

    Hizmet yapan kimse. Hizmetçi.
  • HİZRİYYE

    (C.: Hızari) Sağlam, sert yer.
  • HİZVE

    Ganimet malını vermek. * Yan.
  • HİZY

    Horluk, hakirlik. Züll. Sırrı fâş olmuş, rüsvay olmuş kimse.
  • HİZYE

    Uzun kesilmiş et parçası.
  • HİZZE

    Sürur, sevinç, neşe, neşat.
  • HİZZEB

    Soylu at.
  • HOBİ

    ing. Her zamanki çalışmaların haricinde yer alan dinlendirici bir merak veya işlem. Severek yapılan iş, vakit geçirme yolu.
  • HOCA

    f. Muallim. Efendi. Muteber ve büyük zât.
  • HOCA TAHSİN EFENDİ (FİLÂTÎ)

    (Vefatı: Mi. 1880) Yanya civarından (Filâtlı) olup Osmanlı Alimlerinin sonuncularındandır. Tarih-i Tekvin ve Esas-ı İlm-i Hayat gibi eserleri vardır.
  • HOCA-İ DÂNÂ

    Âlimlerin hocası, çok büyük âlim kimse.
  • HOCA-İ KÂİNAT

    Hz. Muhammed'in (A.S.M.) bir nâmı.
  • HOCA-VÂRİ

    Hocaya benzer surette.
  • HOD

    f. Kendi. * Miğfer, baş zırhı.
  • HODARA

    (Hod-ârâ) f. Kendini süsleyen, kendini medheden, öven.
  • HOD-BE-HOD

    f. Kendi başına, kendi kendine.
  • HODBİN

    f. Başkasına hak tanımayıp, kendi lezzet ve menfaatını tâkib eden. Bencil. Enaniyetli. Kibirli.
  • HODBİNÎ

    f. Hodbinlik. Kendi menfaat ve lezzetini düşünmek.
  • HODENDİŞ

    (Hod-endiş) f. Kendini düşünen. Kendi için endişe eden. Başkasının işine yaramayan.
  • HODFURUŞ

    f. Kendini beğendirmeğe çalışan. Övünen.
  • HODGÂM

    (Hodkâm) f. Kendi keyfini düşünen. Kendini beğenmiş.
  • HODGEŞTE

    f. Kendine dikkat etmeyen.
  • HODKÜŞ

    f. Kendini öldüren, intihar eden.
  • HODNÜMA

    f. Gösteriş meraklısı. Gösterişe meraklı olan kimse.
  • HODPEREST

    f. Mağrur. Kendini çok beğenen. Kibirli.
  • HODPESEND

    f. Kendini beğenen. Mağrur.
  • HODREY

    f. Kendi bildiğine giden. Kendi rey ve fikriyle iş gören.
  • HODRİ MEYDAN

    Kendine güvenen meydana çıksın! mânâsında meydan okuma, kafa tutma.
  • HODRU

    f. Kendiliğinden.
  • HODSER

    f. Dikbaşlı, âsi, serkeş. * Kendi kendine giden, müstakil.
  • HODSERÂNE

    f. Dik başlılıkla, serkeşcesine. Kimseyi dinlemeden.
  • HODSİTA(Y)

    f. Kendini öven, medheden.
  • HOKEÇ

    Burulmuş erkek kuzu.
  • HOKKA

    Cam, seramik veya metalden yapılmış küçük kutu biçimindeki kap. (Bilhassa içine mürekkep konulur.)
  • HOKKABAZ

    Elçabukluğu ile birtakım şaşırtıcı oyunlar göstermeyi kendine meslek edinmiş kişi. * Mc: Başkalarını aldatarak yalan ve hile ile iş çeviren kimse.
  • HOKKA-İ BÎMAĞZ

    Akılsız ahmak kimse.
  • HOKKA-İ MİNA

    Sema, gök yüzü.
  • HOL

    ing. Sofa.
  • HOLDİNG

    ing. Bir şirketin diğer bir şirkete, onun idaresine hâkim olacak oranda iştirak etmesini ifade eden hukuki alâka.
  • HOMOGEN

    Fr. Bütün elemanları aynı yapıda veya aynı keyfiyette olan. * Kim: Aynı cinsten olan. Çeşitli elementlerin birleşmesiyle meydana gelmelerine rağmen, bütün kütlelerinde aynı özellikleri gösteren maddelerdir.
  • HONA

    Erkek geyik.
  • HOPPA

    Herşeye girişen hafif mizaçlı çocuk tabiatında olan kimse. Yersiz davranışlarda bulunan, dilediğince davranan kişi. Delişmen, şımarık.
  • HOR

    f. Kıymetsiz, ehemmiyetsiz. Adi. * Güneş, ışık, aydınlık. * Yiyen, yiyici anlamında olup, birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Miras-hor : Miras yiyen.
  • HORANTA

    f. Aynı çatı altında yaşayan kişiler, ev halkı.
  • HORASAN

    f. İran'ın doğusunda bir memleket adı. * Erzurum vilâyetine bağlı bir kasaba adı. * Tuğla tozu ile kireçten yapılan bir nevi sağlam harç ismi. * Kelime mânası: Doğan güneş.