H Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • HORASANÎ

    f. Horasana ait. Horasanlı. * Sarıktan daha büyük görünen hoca kavuğu.
  • HORATA

    (Rumca) Şaka, eğlence, lâtife, mizah.
  • HORDA

    Fr. Göçebe ve ilkel olarak yaşayan, yağmacılık eden insan topluluğu.
  • HORLUK

    Hakaret, zillet.
  • HORMON

    yun. Salgı bezlerinden çıkıp kana katılan maddelerin genel adı.
  • HORNİTO

    İsp. Küçük fırın. * Jeo: Genellikle patlamalar neticesinde meydana gelen, lâv fışkırmalarının volkan selleri yüzeyinde meydana getirdiği kabarcık.
  • HOROS

    Tar: Eskiden İstanbul'da ekmekçi, francalacı ve uncu değirmenlerinde mevcut üst ve alt taşlarının bulunduğu ve etrafından hayvanın döndüğü yere, esnaf arasında verilen addır.
  • HORST

    Alm. Jeo: Bir çukur veya hendeğin, tersine, faylar arasında yükselmiş kesimi.
  • HORTLAK

    Bazıların hakikatsız ve batıl inanışına göre mezarda dirilip geceleri çıkarak dolaştığı tevehhüm edilen ölü. Cadı, vampir.
  • HOSPODAR

    Osmanlı İmparatorluğunca XV. yy.dan 1866-1881'e kadar Boğdan ve Eflak'ı yönetmekle vazifelendirilen Romen prenslerinin ünvanı.
  • HOSTES

    ing. Umumi taşıtlarda, daha ziyade uçaklarda yolcuları ağırlayan kız veya kadın.
  • HOŞ

    f. İyi, güzel. * Tatlı. * Tuhaf, garip.
  • HOŞA

    f. Ne güzel, ne iyi, ne hoş.
  • HOŞAB

    f. Suyu, havası iyi olan yer. Parlak, berrak. Elmas, inci gibi şeylerin parlaklığı. * Hoşaf.
  • HOŞAFIN YAĞI KESİLMEK

    Ist: Bozulmak, bir cevap bulamamak, mahcup olmak.
  • HOŞ-ALEF

    f. Çok fazla yiyen hayvan. * Mc: Helâl haram demeden her şeyi yiyen kimse.
  • HOŞÂMED

    f. Hoş geldi.
  • HOŞÂMED GÛ

    f. Hoş geldin, diye söyleyen.
  • HOŞÂMEDÎ

    Hoş geldin demek, hoş geldine gitmek.
  • HOŞANE

    f. Güzel, iyi, lâtif.
  • HOŞAVAZ

    f. Sesi güzel olan. Güzel sesli.
  • HOŞAYENDE

    (C.: Hoşâyendegân) f. Hoşa giden, hoşlanılan, beğenilen.
  • HOŞBEŞ

    Selâmsabah, hatır sorma, birbirine rastlayan iki ahbab arasında söylenilen ilk sözler.
  • HOŞBU

    f. Güzel kokulu, hoş kokan.
  • HOŞBUDE

    f. İyi oldu, iyi olurdu.
  • HOŞBUYÎ

    f. İyi kokulu olmak, güzel kokmak.
  • HOŞDİL

    f. Memnun, neşeli. Gönlü hoş.
  • HOŞE-ÇİN

    (Bak: Huşeçin)
  • HOŞEDA

    f. Hareket ve davranışı hoş ve güzel olan.
  • HOŞELHAN

    f. Güzel ve hoş makale okuyan.
  • HOŞENDAM

    f. Boyu bosu güzel ve düzgün olan.
  • HOŞGÛ

    f. Hoş konuşan, tatlı dilli. Konuşmaları kırıcı olmayan.
  • HOŞGÜVAR

    f. Hazmı kolay, tatlı, hoş, sindirici.
  • HOŞGÜZEŞTE

    f. Hoş geçmiş tatlı zaman.
  • HOŞHAL

    f. Hali vakti iyi, bahtiyar, mes'ud.
  • HOŞHAN

    f. Okuyuşu güzel
  • HOŞHIRAM

    f. Güzel yürüyüşlü, güzel gidişli.
  • HOŞKADEM

    f. Uğurlu ayağı olan, ayağı uğurlu.
  • HOŞKALEM

    f. Kâtip. İyi yazı yazan. * Hilekâr, hileci.
  • HOŞKÂM

    f. Memnun, rahat, arzu ve isteklerine ulaşmış.
  • HOŞMANZAR

    f. Manzarası güzel. Güzel görünen. * Mc: Güzel yüzlü. Siması güzel olan.
  • HOŞMENİŞ

    f. Huyu, tabiatı iyi. Güzel huyları olan.
  • HOŞMEŞREB

    f. Sevimli, güzel huylu.
  • HOŞNEVA

    f. Sesi güzel olan. Güzel sesli.
  • HOŞNİGÂH

    f. Güzel bakışlı.
  • HOŞNİHAD

    f. İyi yaradılışlı, güzel huylu.
  • HOŞNİŞİN

    (C.: Hoş-nişinân) f. Göçebe. * Rahat yerleşmiş.
  • HOŞNUD

    f. Memnun, râzı, gönlü hoş edilmiş.
  • HOŞNUDLUK

    Memnuniyet, râzılık.
  • HOŞNÜMA

    f. Güzel görünen.