Domuz kılı. Kalın kıl. Yele kılı. * Kıldan yapılmış kalem, kıl fırça.
HULBE
(C.: Huleb) Liften yapılan urgan.
HULBE
Hububattan olan böy.
HULC
Küçük gemi.
HULD
Ebedilik. Sonu olmayan. Sonu olmamak.
HULDE
Köstebek.
HULDZAR
f. Cennet.
HULEB
Bozrak bir ot ki, yer üzerine yayılır, sapı olmaz; yaprağını koparsalar sütü akar ve ekseriyâ geyik yer.
HULEFÂ
(Halife. C.) Halifeler. (Bak: Halife)
HULEFÂ-İ AKLÂM
Kalem memurları.
HULEFÂ-İ ERBAA
(Hulefa-i Râşidîn) (Bak: Çâr-yâr)
HULEFÂ-İ MEHDİYYÎN
Mehdi olan halifeler. Yani âhir zamanda gelen büyük mehdinin bazı vâsıflarına sahib olan halifeler. (Bak: Mehdi)(Hz. Mehdi'ye dair muhtelif rivayetler var. Tafsilat ve tasvirat başka başkadır... Resul-i Ekrem (A.S.M.) vahye istinaden herbir asırda kuvve-i mâneviye-i ehl-i imanı muhafaza etmek için, hem dehşetli hadiselerde ye'se düşmemek için, hem âlem-i islâmiyetin bir silsile-i nuraniyesi olan Al-i Beytine ehl-i imanı manevi rabt etmek için Mehdi'yi haber vermiş. Ahirzamanda gelen Mehdi gibi her bir asır, Âl-i Beyt'ten bir nevi mehdi belki mehdiler bulmuş. Hattâ Âl-i Beyt'ten ma'dud olan Abbasiye hulefasından Büyük Mehdi'nin çok evsafına cami' bir Mehdi bulmuş. İşte Büyük Mehdi'den evvel gelen emsalleri nümuneleri olan hulefa-i mehdiyyîn ve aktâb-ı mehdiyyîn evsafları, asıl mehdinin evsafına karışmış ve ondan rivayetler ihtilafa düşmüş. M.)
HULEFÂ-İ SELÂSE
Üç halife: Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman (R.Anhüm)
HULEKE
Kum içinde olan küçük bir hayvan.
HULEL
(Hulle. C.) Elbiseler.
HULEL-İ FÂHİRE
Kıymetli, şaşaalı, parlak elbiseler.
HULEYFE
Medine ehlinin ihramlandığı yer.
HULEYKA'
At burnu.
HULEYME
(C.: Huleymât) Memecik. * Ciltte, bilhassa dil üzerinde bulunan küçük kabarcıkların beheri.
Sözünde durmamak.HULİYY : (C.: Huliyyât) Altun, gümüş, elmas, zümrüt, vs. gibi süs eşyası. Mücevher.
HULF-ÜL VA'D
Ahdinden dönmek. Verdiği sözü yerine getirmemek.
HULF-ÜL VAÎD
Va'dedilmiş azabı yapmamak, cezâyı yerine getirmemek. (Cenâb-ı Hak kendine isyan edenlerin, günahta devam edenlerin cehenneme gideceklerini beyan ediyor, tehdid ediyor, vaid ile beyanda bulunuyor. Affetmediği takdirde bu vaidinden dönmesi, aslâ adâletine yakışmaz, muhâldir.)
HULK
Huy. Ahlâk. Tabiat. Yaratılıştan olan haslet. Seciyye. Cibilliyet. * İnsanın doğuştan veya sonradan kazandığı ruhî ve zihnî hâller.
HULKAN
Huy ve tabiatça. Ahlâk cihetiyle.
HULKÎ
Huy ile, hulk ile alâkalı ve hulka müteallik.
HULKUM
İnsan veya hayvan boğazı. Ağızdan mideye giden yol.
HULL (HİLL)
Dost.
HULLAN
(Halil. C.) Sâdık dostlar, arkadaşlar.
HULLE
(C.: Hılâl) Dostluk.
HULLE
Ağır, pahalı. * Belden aşağı ve belden yukarı olan iki parçadan ibâret olan elbise. * Cennet elbisesi. * Fık: Üç defa kocasının boşadığı bir kadının dördüncü defa eski kocasına nikâh düşebilmesi için başka birine nikâhlanması. Müslim bir erkek karısını üç talak ile boşarsa, bu kadın ile tekrar nikahlanması haram olur. Ancak kadın, başka bir erkek ile evlenir ve onunla da anlaşamaz ve boşanıp ayrılsalar, bu halde isterlerse ilk evlilik haline dönebilirler. Fakat üç talak ile boşananlar tekrar nikâhlanmaları için şer'î imkân yok denecek kadar zayıf olduğundan başka hileli yollara gitmeleri haramdır. (Hak Dini Kur'an Dili, Cilt : 2, sh: 788)
(Hulliyy. C.) Pırlanta, altun, gümüş gibi süs eşyaları.
HULM
Geyiğin yataklandığı yer.
HULM
Rüya, hülya. * İhtilâm olmak. Açık saçık rüya. * Akıl.
HULSE
Kapmak. * Karışmak. * Fırsat.
HULTA
Ortaklık, şirket.
HULU
Hali olmak.
HULUC
Ayrılmak. * Çekilmek. * Yavrusu ayrıldığında sütü az olan deve.
HULUD
Ebedilik. Devam üzere olmak. Bir şey aslî hâleti üzere dâim olmak.
HULUK
Huy. Tabiat. Ahlâk.
HULUKA
(C.: Ahlâk-Halkân) Eski olmak.
HULUK-İ AZÎM
Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (A.S.M.) mübarek huyları.
HULUL
Girme. Dâhil olma. İçine gizlice giriş. * Birinin veya birkaç kimsenin sevgi veya itimadını kazanmak, içlerine onlardan görünüp girmek. * Halletmek. * Vuku' bulmak. Zuhur etmek. * Gelip çatmak. * Bir menzile inmek. * Kim: Bazı akıcı cisimlerin vücud mesâmâtından kolaylıkla geçebilmesi ve bu esâsa dayanan kimya tahlil usulü. * Fiz: Mesamatı olan bir perde ile ayrılan iki akıcı cisimde mevcut bazı maddelerin birinden diğerine geçmesi hâdisesi ki, barsaklarda olan imtisas bu tarzdadır.