H Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • HULB

    Domuz kılı. Kalın kıl. Yele kılı. * Kıldan yapılmış kalem, kıl fırça.
  • HULBE

    (C.: Huleb) Liften yapılan urgan.
  • HULBE

    Hububattan olan böy.
  • HULC

    Küçük gemi.
  • HULD

    Ebedilik. Sonu olmayan. Sonu olmamak.
  • HULDE

    Köstebek.
  • HULDZAR

    f. Cennet.
  • HULEB

    Bozrak bir ot ki, yer üzerine yayılır, sapı olmaz; yaprağını koparsalar sütü akar ve ekseriyâ geyik yer.
  • HULEFÂ

    (Halife. C.) Halifeler. (Bak: Halife)
  • HULEFÂ-İ AKLÂM

    Kalem memurları.
  • HULEFÂ-İ ERBAA

    (Hulefa-i Râşidîn) (Bak: Çâr-yâr)
  • HULEFÂ-İ MEHDİYYÎN

    Mehdi olan halifeler. Yani âhir zamanda gelen büyük mehdinin bazı vâsıflarına sahib olan halifeler. (Bak: Mehdi)(Hz. Mehdi'ye dair muhtelif rivayetler var. Tafsilat ve tasvirat başka başkadır... Resul-i Ekrem (A.S.M.) vahye istinaden herbir asırda kuvve-i mâneviye-i ehl-i imanı muhafaza etmek için, hem dehşetli hadiselerde ye'se düşmemek için, hem âlem-i islâmiyetin bir silsile-i nuraniyesi olan Al-i Beytine ehl-i imanı manevi rabt etmek için Mehdi'yi haber vermiş. Ahirzamanda gelen Mehdi gibi her bir asır, Âl-i Beyt'ten bir nevi mehdi belki mehdiler bulmuş. Hattâ Âl-i Beyt'ten ma'dud olan Abbasiye hulefasından Büyük Mehdi'nin çok evsafına cami' bir Mehdi bulmuş. İşte Büyük Mehdi'den evvel gelen emsalleri nümuneleri olan hulefa-i mehdiyyîn ve aktâb-ı mehdiyyîn evsafları, asıl mehdinin evsafına karışmış ve ondan rivayetler ihtilafa düşmüş. M.)
  • HULEFÂ-İ SELÂSE

    Üç halife: Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman (R.Anhüm)
  • HULEKE

    Kum içinde olan küçük bir hayvan.
  • HULEL

    (Hulle. C.) Elbiseler.
  • HULEL-İ FÂHİRE

    Kıymetli, şaşaalı, parlak elbiseler.
  • HULEYFE

    Medine ehlinin ihramlandığı yer.
  • HULEYKA'

    At burnu.
  • HULEYME

    (C.: Huleymât) Memecik. * Ciltte, bilhassa dil üzerinde bulunan küçük kabarcıkların beheri.
  • HULF

    Ahdinde durmamak. Ahdini bozmak. Sözde durmamak. * Nakz.
  • HULFETMEK

    Sözünde durmamak.HULİYY : (C.: Huliyyât) Altun, gümüş, elmas, zümrüt, vs. gibi süs eşyası. Mücevher.
  • HULF-ÜL VA'D

    Ahdinden dönmek. Verdiği sözü yerine getirmemek.
  • HULF-ÜL VAÎD

    Va'dedilmiş azabı yapmamak, cezâyı yerine getirmemek. (Cenâb-ı Hak kendine isyan edenlerin, günahta devam edenlerin cehenneme gideceklerini beyan ediyor, tehdid ediyor, vaid ile beyanda bulunuyor. Affetmediği takdirde bu vaidinden dönmesi, aslâ adâletine yakışmaz, muhâldir.)
  • HULK

    Huy. Ahlâk. Tabiat. Yaratılıştan olan haslet. Seciyye. Cibilliyet. * İnsanın doğuştan veya sonradan kazandığı ruhî ve zihnî hâller.
  • HULKAN

    Huy ve tabiatça. Ahlâk cihetiyle.
  • HULKÎ

    Huy ile, hulk ile alâkalı ve hulka müteallik.
  • HULKUM

    İnsan veya hayvan boğazı. Ağızdan mideye giden yol.
  • HULL (HİLL)

    Dost.
  • HULLAN

    (Halil. C.) Sâdık dostlar, arkadaşlar.
  • HULLE

    (C.: Hılâl) Dostluk.
  • HULLE

    Ağır, pahalı. * Belden aşağı ve belden yukarı olan iki parçadan ibâret olan elbise. * Cennet elbisesi. * Fık: Üç defa kocasının boşadığı bir kadının dördüncü defa eski kocasına nikâh düşebilmesi için başka birine nikâhlanması. Müslim bir erkek karısını üç talak ile boşarsa, bu kadın ile tekrar nikahlanması haram olur. Ancak kadın, başka bir erkek ile evlenir ve onunla da anlaşamaz ve boşanıp ayrılsalar, bu halde isterlerse ilk evlilik haline dönebilirler. Fakat üç talak ile boşananlar tekrar nikâhlanmaları için şer'î imkân yok denecek kadar zayıf olduğundan başka hileli yollara gitmeleri haramdır. (Hak Dini Kur'an Dili, Cilt : 2, sh: 788)
  • HULLEB

    Yağmursuz bulut.
  • HULLEBAF

    f. Terzi.
  • HULLEDALLAH

    Allah dâim ve bâki etsin.
  • HULLET

    (C.: Hulel) İçten, samimi sevgi. Dostluk. Muhabbet. Haslet.
  • HULLİYYAT

    (Hulliyy. C.) Pırlanta, altun, gümüş gibi süs eşyaları.
  • HULM

    Geyiğin yataklandığı yer.
  • HULM

    Rüya, hülya. * İhtilâm olmak. Açık saçık rüya. * Akıl.
  • HULSE

    Kapmak. * Karışmak. * Fırsat.
  • HULTA

    Ortaklık, şirket.
  • HULU

    Hali olmak.
  • HULUC

    Ayrılmak. * Çekilmek. * Yavrusu ayrıldığında sütü az olan deve.
  • HULUD

    Ebedilik. Devam üzere olmak. Bir şey aslî hâleti üzere dâim olmak.
  • HULUK

    Huy. Tabiat. Ahlâk.
  • HULUKA

    (C.: Ahlâk-Halkân) Eski olmak.
  • HULUK-İ AZÎM

    Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (A.S.M.) mübarek huyları.
  • HULUL

    Girme. Dâhil olma. İçine gizlice giriş. * Birinin veya birkaç kimsenin sevgi veya itimadını kazanmak, içlerine onlardan görünüp girmek. * Halletmek. * Vuku' bulmak. Zuhur etmek. * Gelip çatmak. * Bir menzile inmek. * Kim: Bazı akıcı cisimlerin vücud mesâmâtından kolaylıkla geçebilmesi ve bu esâsa dayanan kimya tahlil usulü. * Fiz: Mesamatı olan bir perde ile ayrılan iki akıcı cisimde mevcut bazı maddelerin birinden diğerine geçmesi hâdisesi ki, barsaklarda olan imtisas bu tarzdadır.
  • HULULE

    Dostluk.
  • HULUL-İ RAMAZAN

    Ramazan ayının gelmesi.
  • HULUL-İ ŞİTA

    Kış mevsiminin gelmesi.