H Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • HULUS

    Hâlislik. Saflık. * Samimiyet. Hâlis dostluk. İçden davranmak. Her hayırlı işi ve ameli Allah rızâsını niyet ederek yapmak.
  • HULUSİ

    Samimi, candan. Hâlis ve içi temiz olan.
  • HULUS-İ KALB

    Kalbden, gönülden, içten samimiyet.
  • HULUS-İ NİYET

    Niyetin hâlis olması.
  • HULUSİYYET

    Hâlislik. Samimi dostluk.
  • HULUSKÂR

    f. Bir insana karşı samimi muhabbeti olan. * Dalkavuk. Menfaati için sevgi ve iyi muamele gösteren.
  • HULUSKÂRÂNE

    f. Samimi muhabbet ve sevgi ile. * İkiyüzlülükle, dalkavuklukla.
  • HULUSNAME

    f. Yalnız muhabbet, alâka ve bağlılığı göstermek üzere sunulan mektub.
  • HULUVV

    Boş olmak, hâlî oluş. Boşluk. Boşta olmak. * Huk: Tarafların anlaşarak evlilik hayatlarına son vermeleri. * Huk: Bir gayr-i menkulün, muayyen bir bedel ile kiralanmış olmasından doğan kiracılık hakkı ve menfaati. * Hava parası adıyla verilen meblağ.
  • HULÜC

    Çok yeyici, fazla yiyen.
  • HULÜM

    (C.: Ahlâm) Düş, rüyâ. (Rüyâ tâbiri iyilerinde; hülm tâbiri kötülerinde kullanılır.) * İhtilam olmak. * Akıl.
  • HULV

    Tatlı. * Hoş ve güzel. İyi.
  • HULVAN

    Bir kimsenin hizmeti karşılığında, ücretinin haricinde verilen şey. * Kızın mihrinden, kişinin kendisi için aldığı miktar. * Vermek, bahşetmek. * Bir belde ismi.
  • HULVİYYAT

    Tatlı yemekler. Şekerlemeler. Tatlı şeyler.
  • HULYA

    f. Kuruntu. Hayal. Vehim. Olmıyan bir şeyi düşünerek yaşamak. Akıldan geçen ve matmah-ı nazar olan husus.
  • HULYA-Yİ HAZİN

    Hazin hülya.
  • HUM

    f. Küp. * Şarap küpü. İçine şarap doldurulan küp.
  • HUMAHİN

    Yüzük yapılan bir cins siyah taş.
  • HUMAK

    Kabarcık gibi bir şeydir ve insana ârız olur.
  • HUMAKA

    Akıl azlığı, ahmaklık.
  • HUMAKÎ

    (Ahmak. C.) Ahmaklar, salaklar.
  • HUMAL

    Aksaklık.
  • HUMAME

    Süprüntü.
  • HUMANİZM

    (Bak: Hümanizm)
  • HUMAR

    Sarhoşluk veren ve haram olan içkiden sonra gelen baş ağrısı. * Sersemlik. * Bir şeyin acısı burnundan gelmesi.
  • HUMAR-ÂLUD

    f. Süzgün ve baygın göz. * Kendinden geçmiş, şaşkın.
  • HUMARİS

    Sağlam, şiddetli, katı.
  • HUMASÎ

    Arabçada: Aslî harfleri, yani kök harfleri beş adet olan kelime. * Beşe mensub. * Beşli.
  • HUMAŞE

    Diyeti bilinmeyen cinayet.
  • HUMAT

    (Hâmî. C.) Himaye edenler, koruyanlar.
  • HUMAYUN

    (Bak: Hümâyun)
  • HUMAZ

    Kırmızı çiçeği olan bir bitki çeşidi. * Kuzu kulağı.
  • HUMBARA

    f. Küçük küp. * Ask: Demir veya tunçtan dökülmüş, içi boş ve yuvarlak olarak yapılan ve içine patlayıcı maddeler doldurularak havan topu veya elle atılan harp aleti. Havan topu ile atılana havan humbarası, elle atılana da el humbarası denirdi. * Para biriktirmek için kullanılan toprak veya madenden yapılan, bir tarafında para sığacak kadar yarığı bulunan kap. Kumbara.
  • HUMBARACI

    Ask: Yeniçeri teşkilâtı zamanındaki topçu eri. Bu teşkilâtın mensubları havan toplarıyla humbara attıkları için bu adı almışlardı.
  • HUMBARAHANE

    Humbara yapılan beylik fabrika. * Tar: Humbaracılar kışlası.
  • HUMÇE

    f. Küçük küp.
  • HUMEKA

    (Hamik. C.) Ahmak, sersem.
  • HUMEME

    (C.: Humem) Kömür. * Kara kül. * Her ateşte yanan nesne.
  • HUMEVÎ

    Tıb : Sıtmaya ait.
  • HUMEYYA

    şiddet.
  • HUMHANE

    f. Meyhane. * Şarap küplerinin konulduğu yer. * Tas: Âşığın kalbi.
  • HUMK

    Ahmaklık. Bön olmak. Aklı az olmak.
  • HUML

    Kaçmak. * Korkmak.
  • HUMMA

    Ateşli hastalık. Sıtma.
  • HUMMALI

    Ateşli, kızgın. * Çok faaliyetli. Hararetli.
  • HUMMAZ

    Kuzu kulağı.
  • HUMME

    Tamam oldu (meâlinde fiil).
  • HUMMERE

    (C.: Hummer) Kaya kuşu denilen başı kızılca serçe gibi bir kuş.
  • HUMMİSA

    (C.: Hummis) Nohut.
  • HUMMUS

    Nohut.