Hâlislik. Saflık. * Samimiyet. Hâlis dostluk. İçden davranmak. Her hayırlı işi ve ameli Allah rızâsını niyet ederek yapmak.
HULUSİ
Samimi, candan. Hâlis ve içi temiz olan.
HULUS-İ KALB
Kalbden, gönülden, içten samimiyet.
HULUS-İ NİYET
Niyetin hâlis olması.
HULUSİYYET
Hâlislik. Samimi dostluk.
HULUSKÂR
f. Bir insana karşı samimi muhabbeti olan. * Dalkavuk. Menfaati için sevgi ve iyi muamele gösteren.
HULUSKÂRÂNE
f. Samimi muhabbet ve sevgi ile. * İkiyüzlülükle, dalkavuklukla.
HULUSNAME
f. Yalnız muhabbet, alâka ve bağlılığı göstermek üzere sunulan mektub.
HULUVV
Boş olmak, hâlî oluş. Boşluk. Boşta olmak. * Huk: Tarafların anlaşarak evlilik hayatlarına son vermeleri. * Huk: Bir gayr-i menkulün, muayyen bir bedel ile kiralanmış olmasından doğan kiracılık hakkı ve menfaati. * Hava parası adıyla verilen meblağ.
Bir kimsenin hizmeti karşılığında, ücretinin haricinde verilen şey. * Kızın mihrinden, kişinin kendisi için aldığı miktar. * Vermek, bahşetmek. * Bir belde ismi.
HULVİYYAT
Tatlı yemekler. Şekerlemeler. Tatlı şeyler.
HULYA
f. Kuruntu. Hayal. Vehim. Olmıyan bir şeyi düşünerek yaşamak. Akıldan geçen ve matmah-ı nazar olan husus.
HULYA-Yİ HAZİN
Hazin hülya.
HUM
f. Küp. * Şarap küpü. İçine şarap doldurulan küp.
HUMAHİN
Yüzük yapılan bir cins siyah taş.
HUMAK
Kabarcık gibi bir şeydir ve insana ârız olur.
HUMAKA
Akıl azlığı, ahmaklık.
HUMAKÎ
(Ahmak. C.) Ahmaklar, salaklar.
HUMAL
Aksaklık.
HUMAME
Süprüntü.
HUMANİZM
(Bak: Hümanizm)
HUMAR
Sarhoşluk veren ve haram olan içkiden sonra gelen baş ağrısı. * Sersemlik. * Bir şeyin acısı burnundan gelmesi.
HUMAR-ÂLUD
f. Süzgün ve baygın göz. * Kendinden geçmiş, şaşkın.
HUMARİS
Sağlam, şiddetli, katı.
HUMASÎ
Arabçada: Aslî harfleri, yani kök harfleri beş adet olan kelime. * Beşe mensub. * Beşli.
HUMAŞE
Diyeti bilinmeyen cinayet.
HUMAT
(Hâmî. C.) Himaye edenler, koruyanlar.
HUMAYUN
(Bak: Hümâyun)
HUMAZ
Kırmızı çiçeği olan bir bitki çeşidi. * Kuzu kulağı.
HUMBARA
f. Küçük küp. * Ask: Demir veya tunçtan dökülmüş, içi boş ve yuvarlak olarak yapılan ve içine patlayıcı maddeler doldurularak havan topu veya elle atılan harp aleti. Havan topu ile atılana havan humbarası, elle atılana da el humbarası denirdi. * Para biriktirmek için kullanılan toprak veya madenden yapılan, bir tarafında para sığacak kadar yarığı bulunan kap. Kumbara.
HUMBARACI
Ask: Yeniçeri teşkilâtı zamanındaki topçu eri. Bu teşkilâtın mensubları havan toplarıyla humbara attıkları için bu adı almışlardı.
HUMBARAHANE
Humbara yapılan beylik fabrika. * Tar: Humbaracılar kışlası.
HUMÇE
f. Küçük küp.
HUMEKA
(Hamik. C.) Ahmak, sersem.
HUMEME
(C.: Humem) Kömür. * Kara kül. * Her ateşte yanan nesne.