Tar: Kullanılmayan kıymetli eşyanın saklandığı yer. Bu gibi kıymetli şeylerden ikinci dereceden olanların muhafaza olunduğu yere de "Bodrum Hazinesi" denilirdi.
İFRAZAT
Vücuddan çıkan, bedenden ayrılan kan, irin, balgam gibi şeyler.
İFRAZCİYAN
Darphanede sikke (para) kesenler. Altun, gümüş ve bakır madenlerini para haline getirdikleri için bu tabir meydana gelmiştir.
İFRİNKA'
Parmak çıtırdatma. * Gidermek. * Ayırmak.
İFRİT
Cin taifesinden çok muzır, şerir ve korkunç bir cins. * Mc: Korkunç, kızgın ve öfkeli insan.
İftarlık. İftar için hususi olarak hazırlanmış nevale. Bunlar oruç bozulduktan sonra yemek yenmeden evvel yendiği için bu ad verilmiştir. * Osmanlı İmparatorluğu zamanında padişah sarayında, vüzera, eşraf ve âyân konaklarında, davetlilere iftardan sonra diş kirası namıyle verilen bahşiş, para.
İFTİAL
Fal tutma, fala bakma.
İFTİAL
Bir şeyi iş edinmek. Kendiliğinden yapmak. * Arabçada beş harfli fiilin birinci babı. * Yalan düzmek, iftira etmek.
Övünmek. Kendini beğenircesine kendinden ve yaptıklarından bahsetmek. * Başkasının iyi bir hali ile sevinmek. (Bak: Tahdis-i ni'met)
İFTİHAR MADALYASI
Padişaha sadakat gösterenlere, tarım ve san'atın ilerlemesine çalışanlara, yangın ve sâri hastalık anında devlet ve millete büyük hizmetleri dokunanlara verilmek üzere II. Abdülhamid'in irade-i seniyesiyle altın ve gümüşten olmak üzere çıkarılan madalya. (1886 ve 1887) Madalyanın ön yüzünde yukarı kısmında şualar içinde tuğra ve alt kısmında Osmanlı arması; diğer yüzünde defne dalı arasında bir boş saha vardır. Buraya, madalyanın sahibi olacak şahsın adı yazılırdı. Kırmızı renkli kurdele ile göğsün sol tarafına takılırdı. Sahibinin ölümünde vereseye intikal etmez, hükümete geri verilirdi.
İFTİHARİYYAT
İftihar yoluyla söylenen sözler.
İFTİHAS
Gerçeği ve hakikatını dikkatle araştırma. İçyüzünü iyice tetkik etme. * İmtihan etme, deneme.
İFTİKAD
Arayıp sormak. * Kaybolmak.
İFTİKAK
(Fekk. den) Rehinden kurtarma, rehinden çıkarma.
İFTİKAL
Çok çalışma, bir işte çok fazla emek harcama, pek fazla gayret sarfetme.
İFTİKAR
Yoksulluğunu, fakirliğini açığa vurmak. * Çok ihtiyacı olmak. * Tevazu'. Alçak gönüllülük.
İFTİLA'
Otlatma.
İFTİLAK
Taaccüb etmek, şaşırmak.
İFTİLAL
Bükülme. * (Asker) muharebeden yılma.
İFTİLAT
Ansızın bir işe girişme. * Hatıra gelivererek şiir veya söz söyleme.
İFTİLAZ
Kesmek, kat'. * Bir kimsenin bir parça malını almak.
İFTİNAN
Türlü türlü ve birbirini tutmayan düzensiz söz söyleme. * Fitneye düşmek. * Âşık olmak.
İFTİRA
Birinin üzerine suç atmak. Bühtan. İfk. Yalan yere birisini suçlu göstermek.
İFTİRAAT
(İftira. C.) İftiralar, asılsız isnatlar, aslı esası olmayan suç yüklemeler.