Alıştırmak. Bir şeyde meleke kazanmak için tekrar tekrar hareket yapmak. * Beden terbiyesi. Jimnastik.
İDMAN-I BEDEN
Beden idmanı, jimnastik.
İDNA'
Yakın etmek, yaklaştırmak.
İDRA
Def etmek. * Bildirmek. Bildirilmek.
İDRAB
(Darb. dan) Rüc'u etmek, vaz geçmek. Bir şeyi yapmaktan yüz çevirmek. Mukim olmak. * Bir kimse üzerine kırağı yağmak. * Sıcak yel eserek yerdeki suyu kurutmak. * Ekmeğin pişmesi. (Kamus'tan alınmıştır.)
İDRAC
Dercetmek. Dürmek. * Bir yazıyı bir yere koydurmak.
İDRAK
Anlayış. Kavrayış. Akıl erdirmek. Fehim. Yetiştirmek.(Maalesef insanlar teâvün sırrını idrak edememişler, hiç olmazsa taşlar arasındaki yardım vaziyetinden ders alsınlar! İ.İ.)
Büyük mes'eleleri ve sırları kavramak, akıl erdirmek.
İDRAR
Sidik. Bevl. * Çokça akıtmak. * Devamlı vermek.
İDRARAT
(Derr. C.) Gelirler. Vâridat. Tahsilat.
İDRİHMAM
İhtiyarlıktan dolayı zayıflayıp iş yapamamak.
İDRİK
Dağlarda çok olan bir yemiş.
İDRİMAC
Bir yere girip gizlenmek.
İDRİS (A.S.)
Hz. Adem'in (A.S.) evlâdlarından ve Kur'anda ismi zikredilen, ilk yazı yazan, terzilik yapan peygamber (A.S.) (Bak: Meratib-i hayat)
İF
Vakit.
İFA
Ödemek. Yerine getirmek. Söz verdiğini veya vazife bildiğini yerine getirmek. Kılmak. Yapmak.
İ'FA'
Çoğaltmak. * Terketmek.
İFA'
Çocuğun büyümesi.
İFAD
Bir kimseyi elçilik (sefirlik) vazifesiyle gönderme.
İFADAT
(İfâde. C.) Anlatmalar. İfadeler.
İFADAT-I LÂZİME
Gerekli ifadeler.
İFADE
Anlatmak. Söylemek. * Fayda vermek, fayda tutmak.
İFADE-İ CEBRİYYE
Zoraki ifade. * Mat: Cebir işaretleri ile maksadını anlatma.
İFADE-İ MERAM
Dilek ve maksadını anlatmak.
İFADE-İ ŞİFAHİYYE
Ağızdan söyleyerek, şifahî olarak ifade ederek.
İFADE-İ TAHRİRİYE
Yazı ile anlatış.
İFAHA
Yellenmek.
İFAHE
Kan fışkırtma. * Kanatma.
İFAKAT
(Fevk. den) İyileşme, hastalıktan kalkma. Hastalıktan kurtulup tamamen iyileşinceye kadar aradan geçen zaman. * Ayılma. Sarhoşluk veya baygınlıktan kurtulma.
İFAKAT-PEZİR
f. İyileşmesi mümkün, iyileşebilir.
İFAKAT-YÂB
f. İfakat bulucu, iyileşen.
İFAKAT-YAFT
f. Sıhhat bulan, iyileşen, hastalıktan kalkan.
İFAL
Sür'atle gitmek, hızla gitmek. * Uzaklaşmak, ırak olmak.
İFASA
Yumuşak söylemek. * Aşikâre söylemek. Açık açık konuşmak.
İFATE
(Fevt. den) Kaybetme, kaçırma, elden çıkarma.
İFATE-İ FIRSAT
Fırsatı kaçırma. Fırsatı değerlendirememe.
İFATE-İ VAKT
Vakit kaybetme, zaman harcama.
İFAVE
Çorbanın iyisi. * Çömlek kaynarken yüzüne çıkan köpük.
İFA-Yİ VAZİFE
Görevini yapma, vazifesini yerine getirme.
İFAZA
(Feyz. den) Bereketlendirmek. Feyz vermek. Bol bol dağıtmak ve akıtmak. Taşıp yayılmak.