İ Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • İDDET-İ HAML

    Fık: Çocuk doğurmakla biten iddet. Kocası ölen veya boşanan gebe kadının, çocuğun doğmasını beklemesi demektir.
  • İDDET-İ HAYZ

    (Bak: Hayz)
  • İDDET-İ VEFAT

    Fık: Ölüm neticesinde icab eden iddet. Kocası ölen kadın hür ise 130 gün, cariye ise 65 gün iddet bekler.
  • İDDİA

    Bir şeyin müsbet veya menfiliğini ısrarla söylemek. İleri sürülen fikir. Dâva etmek. Israr etmek. İnat etmek. Haklı veya haksız bir dâvaya kalkışmak.(Arzı ve bütün nücum ve şümusu tesbih taneleri gibi kaldıracak ve çevirecek kuvvetli bir ele mâlik olmayan kimse, kâinatta dâva-yı halk ve iddiâ-yı icad edemez. Zira her şey, her şeyle bağlıdır. M.)
  • İDDİAEN

    İddia ederek. Doğru olduğunu söyleyerek.
  • İDDİAÎ

    İddia ile alâkalı. Şahitsiz, delilsiz ve boş söz.
  • İDDİAİYYAT

    (İddiaî. C.) İddia ile ilgili. Şahidi olmayan sözler.
  • İDDİAM

    (Diam. dan) Payanda dayamak.
  • İDDİANAME

    Müddei umuminin (savcının), iddialarını topladığı ve soruşturma sonunda mahkemede okuduğu yazı. (Ceza işlerinde hazırlık tahkikatının neticesi, davasının açılması için kâfi olduğu anlaşılırsa savcı bu dâvayı, ya ilk tahkikatın açılması hakkında sorgu hakimine bir talepname veya doğrudan doğruya mahkemeye bir iddianame vermek suretiyle açar. Savcının bu suretle davayı açtığını bildiren yazısına iddianame denir. (O.T.D.S.)
  • İDDİFA'

    Isınma, ısıtma.
  • İDDİFAN

    Kölenin, efendisinin yanından kaçması.
  • İDDİFA-YI MÂ'

    Suyun ısınması.
  • İDDİHAL

    Girme, duhul etme, dahil olma.
  • İDDİHAN

    (Dühn. den) Güzel kokular sürünme.
  • İDDİHAR

    Biriktirmek, toplamak, yığmak. * Kıtlık zamanında yüksek fiatla satmak üzere zahire toplayıp saklama.
  • İDDİLAC

    Gecenin geç vaktinde gitmek.
  • İDDİMAC

    Bir şeyin içine girmek. Bir yere girip gizlenmek.
  • İDDİRA'

    Anlama, derketme, kavrama, fehmetme. * Hile ile aldatma. * (Kadın) saçını tarayıp salıverme.
  • İDDİRAK

    Akıl etme, idrak etme, anlama, fehmetme. * Bir yere toplanmak. * Birbirine yetişmek.
  • İDDİSAR

    Zengin olma, çok mal mülk sahibi olma. Bir şeye bürünme.
  • İDDİYAN

    Borçlanma, borca girme.
  • İDEAL

    Fr. Fikre ve düşünceye ait. Tasavvuri, hayali. * Mefkûre. Emel. Gaye. Hayalde tasavvur edilen kemal. Fevkalâde, mükemmel kimse veya şey. (Bak: Ülkü)
  • İDEALİST

    Fr. İdeal ve mefkûre sahibi. * İdealizm felsefesine bağlı kimse.
  • İDEALİZM

    Fr. Bilgide temel olarak düşünceyi alan ve eşyanın müstakil mevcudiyetlerini inkâr edip fikren mevcudiyetlerini kabul eden yanlış bir felsefe doktrini.
  • İDEOLOJİ

    Fr. İnsanların düşünce ve hareketlerine muayyen bir istikamet vererek, siyasî veya ictimaî bir doktrin meydana getirmek isteyen fikir sistemi.
  • İDFA'

    Soğuktan sakınıp giyinmek. * Isıtmak.
  • İDFAN

    Gömme. Defnetme.
  • İDGAM

    Gizlemek. * Bir şeyi bir yere koymak. * Tecvidde: Aynı cinsten olan harfleri birbirine katarak iki def'a okumak. Şeddeli okumak veya yazılmak.(Genizden gelen sese gunne dendiği gibi, harfleri şiddetli okumağa idgam deniyor. Konuşurken küçük dil genize çekilerek çıkan ses gunnedir. Gunnenin, bazı kimselerce harf sayılması mecazdır. Çünkü idgâm ikiye ayrılır.Gunnesiz idgam ki; tenvin veya sâkin nun, lâm ve râ harflerine idgam olunursa gunnesiz okunur. ( $ Mirrabbi $Milledünhü gibi)Gunneli idgam: Tenvin veya sakin nun (Ya, mim, nun, vav) harflerinden birine idgam olunursa gunne ile okunur. (Vav ile yâ) ya idgam edilirse gunne yarım olur.)
  • İDHAC

    Silah takınmak.
  • İDHAD

    İptal etmek, hükümsüz bırakmak.
  • İDHAL

    Dâhil etmek. İçine almak. Sokmak.
  • İDHALÂT

    (İdhal. C.) Memleket haricinden eşya ve mal getirmek.
  • İDHAN

    (Duhân. dan) Tütme. Yanarak dumanı çıkma.
  • İDHAR

    Hakir görme, tahkir etme, aşağılatma, hor görme.
  • İDHAŞ

    Korkutma, dehşet verme, dehşetlendirme.
  • İDHİMAM

    Siyah olmak. * Ekinin susuzluktan dolayı siyah görünmesi.
  • İDİL

    Fr. Kır hayatını mevzu yapan nazım veya nesir yazı.
  • İDKAK

    (Dekik. den) Ezme, ufaltma, küçültme.
  • İDLA'

    İhraç etmek, çıkarmak.
  • İDLA'

    Delil gösterme. * Kovayı suya sarkıtmak.
  • İDLAC

    Gecenin ilk saatlerinden geç vakte kadar gitmek.
  • İDLAL

    (Bak: Idlal)
  • İDLAL

    Naz etmek. * Çok nazlanmak.
  • İDLÂLİYYÂT

    İnsanı doğru yoldan saptıracak fikirler, azdıracak mevzular. Kur'ânla muaraza eden safsata ve bâtıl felsefi nazariyeler.
  • İDLİHAM

    Galip olmak. * İhâta edip kaplamak.
  • İDLİ'MAM

    Kararmak.
  • İDLİVLA'

    Evmek, acele.
  • İDMA'

    Kan alma. * Kanatma.
  • İDMAC

    Bir şeyi bir şeyin içine koymak. * Sıkıştırmak.
  • İDMAG

    Bir şeye muhtaç ve muztar eylemek.