İ Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • İGTİZA

    (Gızâ. dan) Beslenme, gıdalanma.
  • İGTİZAB

    Gücenme, kızma, gazaba gelme, darılma.
  • İGVA'

    Ayartmak. Azdırmak. Baştan çıkarmak.
  • İGYAL

    Hâmile kadının sütünü vermesi.
  • İGYAM

    Havanın bulutlu olması.
  • İGZA'

    (Gazâ. dan) Savaştırma. Gazâ ettirme. Muharebeye gönderme.
  • İGZA'

    Görmemezliğe gelme.
  • İGZAB

    (Gazab. dan) Gazaba getirme, hiddetlendirme, kızdırma, öfkelendirme.
  • İGZAF

    Gece çok karanlık olmak.
  • İGZAL

    Eğirmek.
  • İĞ

    Yün, pamuk vs. kıvırmağa mahsus iğne.
  • İĞDE

    Kızılcığa benzer bir meyve ve bu meyveyi veren ağaç ve çiçeği.
  • İĞDİŞ

    f. Burulmuş, enenmiş hayvan. Erkeklik bezleri (hayaları) çıkarılmış at. Melez.
  • İĞERÇİN

    Karar veremeyen, mütereddit, kuşkulu.
  • İĞNEDAN

    İğne koymağa mahsus küçük kutu.
  • İĞNELEMEK

    t. İğne ile delmek. * Kalıbını almak için kenarlarını iğne ile delerek işaretlemek. * Mc: Sözle hırpalamak. Dokunaklı konuşmak.
  • İĞNELİ FIÇI

    Mc: Eziyetli ve usandırıcı iş. İnsana eziyet veren ve rahatsız eden yer.
  • İĞRETİ

    t. Ödünç, borç, kendi malı olmayan. Yerli ve sabit olmayan, muallak gibi duran. * Muvakkat, bağlı bulunmayan, geçici. * Fıtrî olmayan, sahte, sun'î.
  • İĞTİŞAŞAT

    (İgtişaş. C.) Karışıklıklar, kargaşalıklar, fenâlıklar.
  • İĞTİTA'

    Örtünme, bir şeye sarınma.
  • İĞTİZAL

    İplik eğirme.
  • İHA

    Sevketme, gönderme.
  • İHAB

    Verme, bağışlama.
  • İHAB

    Ham deri.
  • İHAFE

    Korkutmak. Havf ettirmek.
  • İHAKE

    Te'sir etme. * Kesme.
  • İHALE

    Bir işi birisinin üzerine bırakmak. Bir hâlden diğer hâle dönmek. * Artırma veya eksiltmeye çıkarılan bir işi en münâsib bulunan bir istekliye vermek. * Zayıf addetmek. * Muhal söz söylemek.
  • İHALETEN

    İhale ederek, ihale suretiyle.
  • İHAM

    Vehme düşürmek, vehimlendirmek. * Edb: İki mânaya gelen bir kelimeden en az kullanılan mânayı bilerek kullanmak.
  • İHAME

    Çadır kurma.
  • İHAM-I KABİH

    Edeb ve terbiye dışı anlamı bilerek kullanma. Sözü edeb ve terbiyeye aykırı bir mecazî mânâya getirme.
  • İHAN

    (İhnet. C.) Kızgınlıklar, öfkeler, gazablar, dargınlıklar.
  • İHAN

    (Vehn. den) Bir kimseyi zayıf, kuvvetsiz tutma. Güçsüzlendirme. * Hor görme, tahkir etme.
  • İHANET

    Helâk etmek. Öldürmek. Mahvetmek.
  • İHANET

    (Hevn. den) Alçak ve hakir addedip itibar etmemek, kıymet vermemek. * Hainlik. Haksızlık. Kötülük.
  • İHASE

    Toprağı kazarak bir şeyler arama.
  • İHAŞ

    Bir kimsenin namusuna dokunma, namusunu lekeleme.
  • İHAŞE

    Avı, tuzağa düşürebilmek için sürüp götürme.
  • İHATA

    Etrafından çevirmek, kuşatmak, içine almak. Kuşatılmak, sarılmak. * Geniş bilgi ile anlamak, tam kavramak.
  • İHATAVÎ

    İhata edecek şekilde. Kaplayıp içine alacak yolda.
  • İHAZE

    Kalkanın elle tutulacak olan yeri. * Timar. Hükümdarın verdiği arazi.
  • İHBA'

    Örtmek, saklamak, gizlemek. * Ateşi basıp söndürmek.
  • İHBAB

    Muhabbet etmek. Sevgisini göstermek.
  • İHBAK

    Boyun eğme, inkıyâd, yumuşaklıkla söz dinleme.
  • İHBAL

    Gebe koyma, hâmile yapma. * Çiçekler dökülüp meyve tutma.
  • İHBAR

    Haber vermek. Haber almak. Alınan haber. Anlatmak. (Bak: Ahbâr)
  • İHBARAT

    Bildirilen haberler. İhbarlar. Bildirilen hadis-i şerifler.
  • İHBAR-I GAYBÎ

    Gayıbdan verilen haber. Geçmiş zamandan veya gelecekten verilen haber. (Bak: Ahbar)
  • İHBARÎ

    Haberle alâkalı. Haber vermeğe dair. * Gr: Bir işin ne zaman olacağını bildiren fiil.
  • İHBARİYYAT

    Haberle alâkalı, habere âit cümleler.