İ Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • İHBARİYYE

    Haber vermek işi. * Kaçak veya kayıp eşyayı haber verene mükâfat olarak verilen para.
  • İHBARNAME

    f. Yazılı haber. Yazı ile haber vermek. * Belirli hadiselere dair bilgi olarak, alâkalı olduğu yere verilen yazı. * Bir paranın ödenmesi veya başka bir muamelenin yapılması lüzumuna dair resmi bir daireden gönderilen ihtarnâme.
  • İHBAS

    Birinin hakkını yeme.
  • İHBAS

    Eteğinde bir şey gizleme. * Hapsetme. * Vakfetme. Hayır yollarında mal ve hayvan bağışlama.
  • İHBAT

    Koşturmak.
  • İHBAT

    Mahveylemek. Battal ve geçmez hale koymak. * Kuyunun suyu çoğalmak veya bitmek. * İşin karşılığını vermek. * Amelin sevabını giderip, hiçe indirmek.
  • İHBAT

    Huşu ve tevazu etmek.
  • İHCAC

    Hac vazifesi için bedel vermek veya nâib tutmak. Nâib tutana "Âmir, menub veya mahcucun anh" da denir.
  • İHCAF

    Noksanlık, eksiklik, kusurluluk.
  • İHCAL

    (Hacl. den) Utandırma.
  • İHCAM

    Bir şeyden korkarak vaz geçme, dönme. cayma. Men olunma.
  • İHDA

    İman ve İslâmiyet yolunu göstermek. Hidayete eriştirmek. Doğru yola götürmek. Allah rızasına uyan yola girmesine vesile olmak. * Hediye etmek. Armağan yollamak.
  • İHDA

    (Müennes) Bir. Ehad.
  • İHDA AŞER

    Onbir.
  • İHDAD

    Keskinleştirme.
  • İHDAD

    (Gövdenin) derisi şişme.
  • İHDAF

    Gelip çatmak. Karşısına dikilip durmak. Hedef olmak.
  • İHDAİYYE

    Hediye etme vesilesiyle yazılan yazı.
  • İHDAL

    Islatma.
  • İHDAR

    (Heder. den) İptal etme, battal etme, hükümsüz bırakma. * Boşa harcama.
  • İHDAR

    (Hadr. dan) Tıb : Bir organın hissini iptal etme, uyuşturma. * Kızı yaşmaklandırma, ferace giydirme.
  • İHDAR-I DEM

    Huk: Maktulün (öldürülmüş olan kimsenin) diyetini katilden (öldürenden) aldırmamak.
  • İHDAS

    Yeniden bir şey yapmak. Ortaya koymak. Meydana koymak. (Bak: İbda', Hudus)
  • İHEVAT

    (İhve. C.) Samimi ve sâdık arkadaşlar. Candan dostlar. * Tarikat arkadaşları.
  • İHFA

    Saklamak. Gizlemek. Ketmetmek. Gizlenilmek. * Tecvidde: Harflerden birisini söylerken gizli ve zayıf söylemek.
  • İHFAF

    Hafifletmek. Birinin şerefine dokunacak şekilde konuşmak.
  • İHFİK

    Yer sarsıntısı ve zelzeleler neticesinde meydana gelen yarıklar, çatlaklıklar.
  • İHFİK-ÜL ARZ

    Yer yarığı.
  • İHHİKAK

    Kördüğüm olma. * Mc: Sıkışıp kalma. Halledilmeyip çözülmez hale gelme.
  • İHKAB

    Arkası kesilme.
  • İHKAD

    Başka bir kimsede garaz ve kin uyandırma.
  • İHKAK

    Mazlumun hakkını zâlimden almak. Hakkı yerine getirmek. Hak ile hasmına galib olmak.
  • İHKAK-I HAK

    Haklıya hakkını vermek. Hakkı, usülü dairesinde yerine getirmek.
  • İHKÂM

    Manen tahkim etmek. Sağlamlaştırma. Muhafaza ile fesaddan menetmek.
  • İHKAR

    Rezil ve rüsvay etme.
  • İHLA

    Boş bırakma. Boşaltmak, hâli kılmak.
  • İHLA'

    (Hulv. den) Tatlılandırma.
  • İHLAF

    Yemin vermek. Yemin etmek. * Yok etmek. Telef etmek.
  • İHLA-İ SEBİL

    Yolunu açık bırakma.
  • İHLAK

    (Helâk. dan) Harcama, tüketme, bitirme. * Yok etme, helâk etme, öldürme.
  • İHLAL

    (Halel. den) Sakatlamak. Bozmak. Halel vermek. * Birini ihtiyaç içinde bırakmak. * Düşmanın haklarına vefa etmeyip gadretmek.
  • İHLAL

    (Mahal. den) Yer değiştirmek. Vermek. Yerleştirmek. * Helâl kılmak.
  • İHLAS

    (Hulus. dan) Kalbini safi etmek. İçten, samimi, riyasız sevgi. İçten gelen sevgi ile doğruluk ve bağlılık. * Sırf Allah emretmiş olduğu için ibadet etmek. Yapılan ibadet ve işlerde hiçbir karşılık ve menfaati, hakiki ve esas gaye etmeyerek yalnız ve yalnız Allah rızasını esas maksat ve gaye edinmek. İnsanlara riyakârlıktan, gösterişten uzak olmak.(Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde, en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçi, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir tarik-i hakikat, en makbul bir duâ-yı manevî, en kerametli bir vesile-i makasıd, en yüksek bir haslet, en sâfi bir ubudiyet ihlastır....Cenab-ı Hakk'ın rızası ihlas ile kazanılır. Kesret-i etba' ile ve fazla muvaffakiyet ile değildir. Çünkü onlar vazife-i İlâhiyyeye ait olduğu için istenilmez; belki bazan verilir. Evet, bazan bir tek kelime sebeb-i necat ve medar-ı rıza olur. Kemmiyetin ehemmiyeti o kadar medar-ı nazar olmamalı. Çünkü, bazan bir tek adamın irşadı, bin adamın irşadı kadar rıza-yı İlâhîye medar olur. Hem, ihlas ve hakperestlik ise, müslümanların nereden ve kimden olursa olsun, istifadelerine taraftar olmaktır. Yoksa benden ders alıp sevap kazandırsınlar düşüncesi, nefsin ve enaniyetin bir hilesidir. L.)(Cay-ı ibret bir hâdise: Bir vakit İmam-ı Ali Radıyallahü Anh, bir kâfiri yere atmış. Kılıncını çekip keseceği zaman, o kâfir O'na tükürmüş. O kâfiri bırakmış, kesmemiş. O kâfir, O'na demiş ki: "Neden beni kesmedin?" Dedi: "Seni Allah için kesecektim. Fakat bana tükürdün; hiddete geldim. Nefsimin hissesi karıştığı için ihlasım zedelendi. Onun için seni kesmedim." O kâfir, O'na dedi: "Beni çabuk kesmen için seni hiddete getirmekti. Mâdem dininiz bu derece sâfi ve hâlistir; o din haktır." dedi. M.)
  • İHLAS

    Müşteriyi aldatmak. Müflis olmak.
  • İHLAS SURESİ

    Kur'an-ı Kerim'de şirkin ve küfrün envâını reddedip, tevhidi ilân eden $ diye başlayan 112. Sure.Bu sureye: Esas, Tevhid, Tefrid, Tecrid, Necat, Velâyet, Marifet, Samed, Muavvize, Mazhar, Berâe, Nur, İman suresi de denilmektedir. Maâni, Müzekkire gibi isimleri de vardır. (E.T.)
  • İHLAS-MEND

    f. İhlaslı, ihlas sahibi, temiz kalbli.
  • İHLAS-MENDANE

    f. Temiz yürekli kimseye yakışır şekilde, ihlaslı kişiye uygun tarzda.
  • İHLAS-MENDÎ

    f. İhlaslılık, temiz kalblilik.
  • İHLAS-PERVER

    f. İhlas sahibi, temiz kalbli.
  • İHLAS-PERVERANE

    f. Temiz yürekli, ihlas sahibi bir kimseye yakışacak surette.