İ Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • İHSAS

    Kandırmak, tergib, teşvik etmek.
  • İHSAS-I GANAİM

    Düşmandan ele geçirilen ganimet mallarını paylaşma.
  • İHSASÎ

    Hisse ait ve müteallik. Duygu ile alâkalı.
  • İHSASİYYE

    Tecrübeden ve hissedilenden gayrısını kabul etmeyen. Hissiyyun ve maddiyyun fırkasından olanlar. İmansızlık. Dinsizlik.
  • İHŞA'

    Tevazu ve alçak gönüllülükle zorlama.
  • İHŞAD

    (Halk) Birikme, toplanma, cem' olma.
  • İHŞAM

    Utandırma, kızdırma.
  • İHTA'

    Yanılma veya yanıltma. * Hatâya düşürme veya düşürülme.
  • İHTAR

    Hatırlatmak. Dikkati çekmek. Tenbih. Uyarma. Kalbe gelen doğuş, ilham.(... Fakat dinî olmayan musibetler hakikat noktasında musibet değildirler. Bir kısmı ihtar-ı Rahmanîdir. Nasıl ki, çoban gayrın tarlasına tecavüz eden koyunlarına taş atıp, onlar o taştan hissederler ki zararlı işten kurtarmak için bir ihtardır.L.)
  • İHTARAT

    (İhtar. C.) İhtarlar, hatırlatmalar. * Dikkati çekmeler, tenbihler.
  • İHTİBA'

    (Habâ. dan) İyice saklayıp gizleme.
  • İHTİBAK

    Kumaş ve bez dokuma.
  • İHTİBAL

    (Habl. den) İpten yapılmış ağ ile tuzak kurma.
  • İHTİBAR

    Yoklama. Deneme. Sınama. Tecrübe.
  • İHTİBAS

    (Habs. den) Tutulma, tutukluk. * Hapsolunma, hapsetme.
  • İHTİBAS-I BEVL

    İdrar tutukluğu, zorluğu.
  • İHTİCA'

    Karşılıklı olarak birbirini hicvetme.
  • İHTİCAB

    Örtünme. Saklanma. Gizlenme. Perdelenme. * Doğumun belirli zamanından fazla uzaması.
  • İHTİCAC

    (C.: İhticacat) Delil, vesika, şahit göstermek. Münâzaa ve mürâfaada hüccet ve delil göstermek. Bir mes'elenin şüphesizliğini delillerle isbat etmek.
  • İHTİCACAT

    (İhticac. C.) Delil, şahit göstermeler.
  • İHTİCACEN

    Delil, şahit ve vesika gösterme yoluyla.
  • İHTİCAM

    (Hacamet. den) Hacamet olma, kan aldırma.
  • İHTİCAN

    Bir yerin etrafına duvar yapma, çit çekme.
  • İHTİDA

    Hidayete ermek. Delâlet ve irşadı kabul edip doğru yola girmek. Allah'a ve Resül-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimize iman etmek. * Başkasına tekaddüm etmek.
  • İHTİDA'

    Tevazu, alçak gönüllülük, mahviyet, mütevazilik.
  • İHTİDA'

    Aldatmak. Hile yapmak. Oyun etmek.
  • İHTİDAB

    Kına ile saç ve sakalı boyama. * Boyanma, renklenme.
  • İHTİDAD

    Keskinleşmek. * Hızlanmak. * Azmak. * Hiddetlenmek.
  • İHTİDAR

    Örtülenme, perdelenme, perde tutma.
  • İHTİFA

    Gizlenme. Saklanma.
  • İHTİFA'

    Çıplak ayakla yürüme.
  • İHTİFAD

    Acele yapma, sür'atle ve çabuk olarak işleme.
  • İHTİFAF

    Kuşatma, etrafını çevirme. * Yüzdeki kılları giderme, traş etme.
  • İHTİFAL

    Hürmet ve saygı için büyük cemaat ile yapılan merasim. Cenaze alayı.
  • İHTİFALAT

    (İhtifal. C.) Törenler, merasimler. * Cenaze alayları.
  • İHTİFAR

    (Hafr. dan) Kazma veya kazılma.
  • İHTİFAZ

    (Bastırarak) Aşağılatma.
  • İHTİFAZ

    Darılma, küsme. * Bir şeyi nefsine hasretme. * Kendini sakınma, muhafaza etme.
  • İHTİKA'

    Bir şeyin sağlamlığı, muhkemliği. * Dimağ heyecanı.
  • İHTİKAK

    (Hikke. den) Sürtünüp kaşınma.
  • İHTİKAK

    Hakkını istemek. Niza' etmek. Birbirine husumet etmek. Hapseylemek. * Fık: İki taraftan her birinin haklı olduğunu iddia etmesi.
  • İHTİKAN

    Kan toplanması. Bir uzva kan birikmesi sebebi ile oranın şişip kabarması. * Şırınga kullanma.
  • İHTİKAN-I DEM

    Vücudun bir tarafına kanın hücum etmesi.
  • İHTİKAR

    Hor ve hakir görmek. Hakarete katlanmak.
  • İHTİKÂR

    Bir şeyi kıymetlensin diye saklamak. * Ist: İnsanların veya ehlî hayvanların yiyeceklerine âit şeylerin satış kıymetleri yükselsin diye kırk gün kadar saklamak. Böyle yapan kimseye muhtekir denir. * Vurgunculuk, bozgunculuk. (Bak: Muhtekir)
  • İHTİKÂREN

    İhtikâr suretiyle, vurgunculukla.
  • İHTİLA'

    (Kadın) Nikâhı bozdurma. Kadın mehrinden vazgeçip veya çok para vererek kocasından boşanması.
  • İHTİLA'

    Tenha yere veya halvete çekilme. * Taze ot koparma, biçme.
  • İHTİLAB

    Süt sağma.
  • İHTİLAB

    Aldatma, kandırma. * Aldatılma, kandırılma. Hile yapılma.