(Hiraset. den) Kaçınmak, kendini korumak, muhafaza etmek. * Kesmek.
İHTİRAS
Aşırı istek sahibi olmak, hırs duymak, şiddetli arzu.
İHTİRASAT
(İhtiras. C.) Şiddetli arzu ve istekler. İhtiraslar.
İHTİRASÎ
Korunma, muhafaza olunma, kendini gözetme.
İHTİRAZ
Sakınmak, çekinmek, kaçınmak.
İHTİRAZEN
Korunarak, sakınarak, muhafaza olunarak.
İHTİRAZÎ
Çekinmeye ait, sakınmayla alâkalı.
İHTİSAB
Hesab sorma, mes'uliyet. * İhtisab dâiresinin aldığı vergi. * Emr-i bilma'ruf nehy-i an-ilmünker vazifesi, * Ceza. * Eskiden belediye işlerine bakan memurun işi ve dâiresi.
İHTİSAB RESMİ
Eskiden belediye varidatı olarak damga, tartı, ölçü, panayır ve pazar vergisi adı altında alınan vergiler ile, hile yapan esnaftan alınan para cezalarının umumi adı.
İHTİSABİYYE
İhtisaba (belediyeye) ait vergi.
İHTİSAD
Hasad etme, biçme.
İHTİSAD-I MEZRUAT
Ekinlerin biçilmesi.
İHTİSAM
(Husumet. den) Düşmanlık, husumet, muhâsame.
İHTİSAR
İcmâl etmek. Sözün kısaltılması. Kısaltmak. * Mat: Sadeleştirme, basitleştirme. Hesapta bir tenasübü en küçük haddine indirme.
İHTİSAREN
İhtisar suretiyle, muhtasar olarak, kısaltarak, tafsilâtsız, kısaca.
(Husus. dan) Kendine mahsus kılmak. Bir kimsenin dünyevi veya uhrevi, Kur'âni, İslâmi, imâni bir mesleğe, fen veya san'ata hasr-ı mesâi etmesi; yalnız onunla meşgul olması. (Bu metot insanı muvaffakiyete eriştiren en birinci ve en büyük bir âmildir. Bir kimse yaktığı bir meş'aleyi parlatabilmesi ve bâkileştirebilmesi için o meş'alenin, o nurun pervanesi olması gerekir.) Zübeyir Gündüzalp (R.Aleyh)* Gr: Mütekellim veya muhatab zamiri olan mübtedanın haberinin hükmünü bir isme âit (mahsus) kılma. Bu isim zamiri tâkibeder.(Bir fennin veya bir san'atın medar-ı münakaşa olmuş bir mes'elesinde, o fennin ve o san'atın hâricindeki adamlar ne kadar büyük ve âlim ve san'atkâr da olsalar, sözleri onda geçmez. Hükümleri hüccet olmaz; o fennin icmâ-i ulemâsına dâhil sayılmazlar. Meselâ; büyük bir mühendisin, bir hastalığın keşfinde ve tedavisinde bir küçük tabib kadar hükmü geçmez. Ve bilhassa, maddiyatta çok tevaggul eden ve gittikçe maneviyattan tebaud eden ve nura karşı gabileşen ve kabalaşan ve aklı gözüne inen en büyük bir feylesofun münkirâne sözü maneviyatta nazara alınmaz ve kıymetsizdir.Acaba yerde iken arş-ı azamı temaşa eden, hârika bir dehâ-yı kudsî sahibi olan ve doksan sene maneviyatta terakki edip çalışan ve hakaik-i imaniyeyi ilmelyakîn, aynelyakîn hattâ hakkalyakîn suretinde keşfeden Şeyh Geylâni (K.S.) gibi yüzbinler ehl-i hakikatın ittifak ettikleri tevhidî ve kudsî ve manevî mes'elelerde, maddiyatın en dağınık ve kesretin en cüz'î teferruatına dalan ve sersemleşen ve boğulan feylesofların sözleri kaç para eder ve inkârları ve itirazları, gök gürültüsüne karşı sivrisineğin sesi gibi sönük olmaz mı? Ş.)
İHTİSASİYYUN
İhtisas sâhibi kimseler, mütehassıslar.
İHTİSAT
İtibar gösterme, rağbet etme.
İHTİŞA'
Tam olarak dolma. * Yastık veya döşek gibi bir şey edinme.
İHTİŞAD
Toplanmak, birikmek, yığılmak.
İHTİŞAM
Debdebe. Şanlı görünüş. * Etbâ dairesi ve takımının kalabalığı.
İHTİŞAR
Büyük kafalı olma, koca başlı olma. * Toplanma, cem' olma.
İHTİŞAŞ
Kuru ot veya saman gibi hayvan yemi biriktirme.
İHTİTAB
Nikâhla kadın veya kız istemek.
İHTİTAB
(Hatab. dan) Odun toplamak, odun kesmek.
İHTİTAF
(Hatf. dan) Göz kamaştırma. * Kapıp götürme, kapma.
İHTİTAL
Gizli söylenen sözü dinleme. Kulak kabartma.
İHTİTAM
Hitam bulma, sona erme, iş bitme.
İHTİTAN
(Hitan. dan) Sünnet ettirme.
İHTİTAT
Sınırlandırma, hududlandırma. Hat çekme. * Sakal bitme.
İHTİTAT
Yukarıdan aşağı indirme.
İHTİVA
İçinde bulundurmak, içine almak, hâvi olmak, şâmil olmak. Bir şeyi toplamak ve korumak.