İ Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • İHTİYAR-I ZAHMET

    Zahmet ve meşakkate katlanma.
  • İHTİYARÎ

    Mecburi olmayan. İsteğe bağlı. Bir kimsenin isteğine bırakılmış olan.
  • İHTİYARİYAT

    Yapılması insanın kendi elinde olan şeyler.
  • İHTİYAT

    Sakınmak. İşleri iyi düşünmek. Tedbirlilik. İşlerde basiret üzere bulunmak. Yedek.
  • İHTİYAT HAZİNESİ

    Tar: Savaş ve diğer fevkalâde masraflara karşılık olmak üzere sarayda biriktirilen paralar. Gelirleri havass-ı hümayun hâsılatı, ganimetlerin beşte biri ve başka hükümdarlardan gelen hediyelerdi. Buna "iç hazine" veya "enderun hazinesi" de denilirdi.
  • İHTİYATEN

    İhtiyat ederek, ilerisini düşünerek.
  • İHTİYATÎ

    İhtiyatla alâkalı. Gelecek zamana ait olan.
  • İHTİYATKÂR

    f. İhtiyatlı, ilerisini düşünen.
  • İHTİYATKÂRANE

    f. İhtiyatla, sakınganlıkla.
  • İHTİZA

    Ateş yakıp alevlendirme.
  • İHTİZA'

    Tevazu. Gönül alçaklığı. Alçak gönüllülük.
  • İHTİZAB

    (Saç, sakal v.s.yi) boyama.
  • İHTİZAM

    Kemer takma, kuşak bağlama.
  • İHTİZAN

    Birisini işinden alıkoyma. * Çocuğu besleme.
  • İHTİZAR

    Hazer etmek. Korunmak. Sakınmak.
  • İHTİZAR

    (İhtidar) Huzura çıkmak. Hâzır olmak. * Can çekişmek. Hastanın ölüme hazır olması.
  • İHTİZAZ

    Alçalma, tezellül.
  • İHTİZAZ

    Hafif titremek. Deprenmek. * Şevk ile meyil ve hareket. Harekete geçme. * Sallanma, sıçrayıp oynama.
  • İHTİZAZ

    Haz duymak. Ferahlamak.
  • İHTİZAZÎ

    İhtizaza ait. Titremekle alâkalı.
  • İHVAN

    ( kelimesinin cem'i) Kardeşler. Eş, dost. * Sâdık arkadaşlar. * Aynı mezheb veya tarikata mensub olanlar.
  • İHVAN-I BÂSAFA

    Mevlevi tabirlerindendir. Saf, yani kalbinde gıll u gış bulunmayan kardeşler mânâsınadır.
  • İHVANİYAT

    Arkadaşlar, eş dost mektubları.
  • İHVE

    Kardeşler. Arkadaşlar.
  • İHYA

    Diriltmek. Yeniden hayata kavuşturmak. Canlandırmak. Şenlendirmek. Uyandırmak. * Gece de uyumayıp çalışmak veya ibâdetle vakit geçirmek.(İnsan der: "Çürümüş kemikleri kim diriltecek?" Sen, de: "Kim onları bidayeten inşâ edip hayat vermiş ise o diriltecek." S.) (Bak: Hayat)
  • İHYA-KERDE

    f. İhya edilmiş. Lutfedilmiş. Yeniden inşa edilmiş.
  • İHYANEN

    (Bak: Ahyanen)
  • İHYA-Yİ EMVAT

    Ölüleri diriltmek.
  • İHYA-Yİ LEYL

    Geceyi ibadetle geçirmek.
  • İHYA-Yİ MEVAT

    İşlenmemiş toprağı, ekin için elverişli bir hâle getirme.
  • İHZA'

    Rezil ve rüsvay etme. Kepâze etme.
  • İHZA'

    Semirme, yağlanma. Semirtme, semirtilme.
  • İHZA'

    Ganimetten pay ayırma. * Ayakkabı giydirme.
  • İHZAK

    Kahkaha ile gülme. Çok gülme.
  • İHZAL

    Şaka ve alay ile çok uğraşma.
  • İHZAL

    Islatma, ıslatılma.
  • İHZAN

    Mahzun etme, hüzünlendirme, keder verme.
  • İHZAR

    Hazır etmek. Hazırlamak. * Huzura getirmek. Derpiş etmek. * Mahkemeye gelmeyenleri cebren getirme müzekkeresi.
  • İHZARAT

    (İhzar. C.) Hazırlıklar, hazırlanmalar.
  • İHZAREN

    Huzura getirerek. Birini mahkemeye dâvet ederek. * Hazırlayarak, ihzar ederek.
  • İHZARÎ

    Hazırlık mahiyetinde olan. Hazırlayan.
  • İHZARİYE

    Aleyhine açılan dâva münasebetiyle getirilen şahıslardan, gönderilen mübaşir veya muhzirin masrafı karşılığı olarak tahsil edilen para. İhzariyeye mübaşir ve muhzirin at ve araba masrafından başka yemek, içmek gibi şahsî masrafları da ilâve edilirdi. * Birinin mahkemeye çağrılması için yazılan yazı.
  • İHZAZ

    Rahatlandırmak. Haz duymak. Nasipli olmak. Bahtlı.
  • İJEK

    f. Kıvılcım, şerare.
  • İKA'

    (Vuku'. dan) Vuku buldurmak. Fena bir şey yapmak. Meydana getirmek. Yetiştirmek. Düşürmek.
  • İKÂ'

    Dayanma, istinad etme. * Dayanacak bir şey verme.
  • İKAB

    Şiddetli azab, eziyet, ceza.
  • İKAD

    Kuvvetlendirme, sağlam kılma.
  • İKAD

    Ateş yakma, tutuşturma.
  • İ'KAD

    Düğümlemek. Bağlamak. Bend etmek.