İ Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • İKMAH

    Buğdayı un yapma. Buğday yetiştirme. * Kafa tutmak, kibir ve azametle karşı gelmek.
  • İKMAL

    Tamamlamak. Bitirmek. Mükemmelleştirmek.
  • İKMAL-İ NEVAKIS

    Eksiklikleri tamamlamak.
  • İKMAL-İ NÜSAH

    Bütün sahifeleri tamam etmek, okuyup bitirmek.
  • İKMAM

    Ağaçların tomurcuklanması. Çiçek tomurcuğu görünmesi. * Elbiseye yen yapmak.
  • İKMAN

    Gizleme, saklama, örtme.
  • İKNA'

    Kanaat vermek. Râzı etmek. Râzı edilmek. İnandırmak. İnandırılmak. * Ayakta iki tarafa bakmadan durmak.
  • İKNAİYYAT

    İknâ etmek veya râzı etmek için söylenilen sözler.
  • İKNAİYYAT-I HİTABİYYE

    Kelâm ilmine ait bir ıstılahtır. Zannî olan aklî delil demektir. Bürhanın aşağı mertebesidir. Aklı, muhalif fikirlerle karışmamış ve bürhanı anlayamayacak kimseler için kullanılır. İsbattan çok ikna vasfı taşır.
  • İKNAN

    Örtme, saklama, gizleme.
  • İKRA

    Kiraya verme.
  • İKRA'

    Okutmak. "Oku" diye emretmek. * Selâm göndermek. Yakın gelmek. Ziyafet istemek.
  • İKRAB

    Kederlendirme, hüzün verme.
  • İKRAH

    İğrenmek. Tiksinmek. Bir işi istemiyerek yapmak. * Birine zorla iş yaptırmak veya muamele yapmak.
  • İKRAHEN

    İstemiyerek, tiksinerek. Zorlanarak.
  • İKRAH-I GAYR-İ MÜLCÎ

    Huk: Eskiden döğme ve hapis gibi yalnız keder ve elemi icab ettiren şeylerle vuku bulan ikrah.
  • İKRAH-I MÜLCÎ

    Huk: Ölüm veya bir uzvun kesilmesi veya bunlara sebep olacak şiddetli döğme ile olan ikrah.
  • İKRAH-I NÂKIS

    Huk: Dayak ve hapis gibi keder ve elemi gerektiren şeylerden meydana gelen mecburiyet.
  • İKRAM

    Ağırlamak. Hürmet etmek. Saygı göstermek. * İltifat olarak bir şeyler vermek. * Bağış. * Hesap dışı verilen şey veya yapılan indirme, tenzilât. * Allah'ın lütfu ve ihsanı.(İkramın izharı, yani Allah'ın lütfu ve ihsanı olan ikramın izharı tahdis-i nimettir. İnsanın nefsi, Allah'ın lütfunu kendine isnad etmez. Çünkü kesbinin medhali yoktur.)
  • İKRAMAT

    (İkram. C.) İkramlar, hürmetler, bağışlar.
  • İKRAMEN

    İkram olarak. Ağırlama suretiyle. Hürmet, tazim ve saygı için.
  • İKRAMİYE

    Hürmet ve mükâfat için verilen para veya hediye. * Memurlara maaş haricinde ve her sene belli bir zamanda verilen para. * Yapılan iyilik karşılığı olarak verilen hediye veya para. * Satıcı tarafından pazarlığın hâricinde olarak müşteriye yahut arada vasıta olana verilen şey. * Bazı teşekkül ve müesseselerin belirli zamanlarda, hisse sahiplerine kur'a çekerek dağıttıkları para.
  • İKRAR

    Açıktan söylemek. Kabul ve tasdik etmek. Hakkı itiraf etmek. Karar vermek. Mukarrer kılmak. * Fık: Bir kimseye diğerinin kendisinde olan hakkını haber vermek.
  • İKRAR Bİ-L KİTABE

    Bir kimsenin diğer bir kimseye olan borcunu kitabetle yani yazı ile tasdik etmesi. Tabirin mânası yazı ile ikrar'dır.
  • İKRAR-I MARİZ

    Ölüm ânında iken edilen ikrar. Vasiyetname.
  • İKRAZ

    Ödünç vermek. Borç vermek. * Kesip ayırmak.
  • İKRAZAT

    Borçlar. Borç vermeler.
  • İKSA

    Giydirmek. Giyecek vermek.
  • İKSA'

    Kasvet. Sıkıntı vermek. Sıkıntı verilmek.
  • İKSAD

    (Kesad. dan) Kesada düşürme, kesatlandırma.
  • İKSAL

    (Kesel. den) Bezginlik ve bıkkınlık verme.
  • İKSAM

    Çok miktarda mal alıp biriktirme. * Kökünü kırma. Hepsini silip süpürme.
  • İKSAM

    Kasem etme, yemin etme, and içme.
  • İKSAR

    (Kesret. den) Çoğaltma, fazlalaştırma, arttırma.
  • İKSAR

    Bir şeyi yapmak imkânı varken yapmama.
  • İKSAR-I KELÂM

    Çok söyleme, sözü uzatma, gevezelik etme.
  • İKSAT

    Doğruluk ve hakkaniyet gösterme.
  • İKSA-Yİ EYTAM

    Yetimlerin giydirilmesi.
  • İKSA-Yİ KALB

    Gönül sıkıntısı, iç darlığı.
  • İKSİR

    Çok te'sirli, her derde devâ sayılan mevhum cisim. Bir şeyin olmasına veya hastanın iyileşmesine sebeb olan ehemmiyetli madde. * Tıb: Oldukça şekerli ve kolayca alınabilen bir ilâç. * Eski kimyada: (Bazılarının söylediğine göre) kıymetsiz madenleri ve sair şeyleri altuna tebdile ve bütün hastalıkları gidermeye vesile olan ve öyle te'sirli farzedilen ilâç.
  • İKŞİ'RAR

    Ürperme. Ürkmeden dolayı tüylerin diken diken kalkması ve derinin iğne iğne kabarması.
  • İKTAB

    (Ketb. den) Yazdırma, dikte ettirme.
  • İKTAM

    (Ketm. den) Gizleme, saklama.
  • İKTAN

    Yapıştırma veya yapıştırılma.
  • İKTAT

    Alçak sesle kulağa fısıldama.
  • İKTIFA

    Arkasından gitme, ardına düşme, takib.
  • İKTİBAS

    Bir söz veya yazıyı olduğu gibi veya kısaltarak almak. Birisinden ilmen istifade etmek. İstifade suretiyle almak, alınmak. * Söz arasında Kur'an-ı Kerimden veya Hadis-i Şeriftden veya başka makbul eserlerden bir cümlenin kâmilen veya kısmen az tasarruf ile veya tasarrufsuz alınması. * Ateş almak. * Ödünç almak.
  • İKTİBASAT

    (İktibas. C.) İktibaslar, aktarmalar.
  • İKTİBASEN

    İktibas suretiyle. Faydalanma yoluyla alarak. Parça alarak.
  • İKTİDA

    Uymak, tâbi olmak. Birinin hareketini örnek alarak ona benzemeye çalışmak. İttiba etmek.