Neticelenme. Husule getirme. Sona erdirme. Doğurma, meydana getirme.
İNTAF
Kabahat yükleme.
İNTAK
Edb: Söylemeğe kabiliyeti olmayanı söyletmek. Onun nâmına konuşmak. Nutka getirmek, söyletilmek. Dile getirmek.
İNTAK-I Bİ-L HAK
Hakk'ın söyletmesi. Cenab-ı Hakk'ın konuşturması. İnayet-i Hak ile hakikatı olduğu gibi dile getirmek.
İNTAN
Pis kokma. Fenâ kokma. * Mikrobun sebebiyet verdiği şey, hastalık.
İNTANÎ
Mikroplu, mikroptan meydana gelen.
İNTANİYE
Fena koku ve mikropluluğa dâir, mikroplu hastalıkla alâkalı.
İNTAŞ
(Tohum) toprakta çimlenme.
İNTIBA'
Görüş ve anlayış. Kalb ve ruhta hâsıl olan te'sir. * Matbu' olmak, tab' olmak, basılmak.
İNTIBAAT
(İntiba'. C.) Edinilen intibalar.
İNTIBAH
Pişmek, pişirilmek.
İNTIBAH-I TAAM
Yemeğin pişmesi.
İNTIBAK
(Tıbk. dan) Uygun olmak, muvâfakat. Mutabık, mümâsil ve muvâfık olmak.
İNTIBAKAT
(İntıbak. C.) Uygun ve münasib gelmeler. Mutabık gelmeler.
İNTILAK
Koyverip gitme. Salıverme, yollama. * Sevinme.
İNTIMAS
Kaybolma, belirsiz olma.
İNTIRAK
Gürleme. Patlama.
İNTIVA
Dürülmek ve cem' olmak. Bükülmek ve katlanıp sarılmak.
İNTIYA'
İtaat etme, muti olma, söz dinleme.
İNTİAŞ
Yorgunluktan sonra canlılık hissetme. Canlılık. * Hastalıktan sonra iyileşip kalkma. * Geçinme. * (Yıkılan adam) doğrulup kalkma.
İNTİAZ
Kuvvetlenme, kıvama gelme. * Kalkma.
İNTİBAC
Hastalıktan dolayı vücutta hâsıl olan şişkinlik.
İNTİBAH
Uyanıklık, göz açıklığı. Hassasiyet. Agâh ve münebbih olmak. Hakikatı ve hakkı anlayıp yanlıştan, fenadan dönmek. * Sinirlerin uyanması. Uzuvların harekete gelmesi.
İNTİBAK
(Bak: İntıbak)
İNTİBAK
Bir mekânın yükselmesi. * Bir kavmin şerre yönelmesi.
İNTİBAR
Kabarma, şişme.
İNTİCAM
Sona erme, nihayet bulma. Tamamlanma, tamam olma.
İNTİCAS
Bulaşma, murdar olma.
İNTİDAM
Kolayca ele geçme. Kolay bir şekilde elde etme.
İNTİFA'
Bir şey ortadan yok olma. Aradan çıkma.
İNTİFA'
Fayda te'min etmek. Menfaatlanmak.
İNTİFAÂH-I RİE
Akciğerin şişmesi.
İNTİFAD
Huk: Bir şeyi tamamen alma. Tükenme, bitme.
İNTİFAH
Şişkinlik. Şişmek. Kabarmak. * Vücud organlarından birinin büyümesi.