Hayırlı işler yapmak. * Israr etmek. * Duvar yapmak. * Sağlam şey.
İRHAS
Fiat indirmek, ucuzlatmak.
İRHASAT
Hayırlı işlerle uğraşmak. * Sağlam şey. * Ist: Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (A.S.M.) nübüvvetinden evvel zuhur eden hârikulâde haller ki, bunlar peygamberliğine delil teşkil eden hâdiselerdendir.
İRHEM YAREB
Tıb: Bağırsak tıkanması veya dolanması.
İRİN
(Bak: Cerahat)
İRİS
yun. Gözümüzün saydam tabakasının arkasında olup, deliği, ışığın az veya çok miktarda olmasına göre genişleyip büzülen tabaka. Kuzahiye.İRKÂ' : Geciktirme. * İftira etme.
İRKA'
Akan kan veya göz yaşını silme, dindirme.
İRKAB
Huk: Öldükten sonra kanunî mirasçılarından başka bir kimseye de miras bırakma.
İRKÂB
(Rükûb. dan) Bindirme. * Binilecek hayvan verme. * Araba veya gemi gibi bir vasıtaya bindirme.
f. Arzu, taleb, istek. * Dalkavuk. * Nedâmet, pişmanlık. * Dâvet edilmeden bir yere giden kimse.
İRMEGAN
f. Saadet. İkbal, mutluluk, uğurluluk. * Terbiye eden, mürebbi.
İRMİK
Buğday gibi hububatdan elde edilen ve helva, çorba yapımında kullanılan iri taneli un.
İRS
Vefat eden kimsenin vâsi olup malını almak. * Ölen yakın akrabadan kalan mal, miras, mülk. * Bir şeyin artığı. Fâsıla nişanları.
İRS
Karı ile kocadan her biri. (Bak: Irs)
İRSA'
Yerinden ayrılmama. Mukim olma.
İRSA'
Sağlamlaştırma, sâbit kılma. * Geminin demir atması. * Pâyidar olmak.
İRSA'
Mızrak gibi sivri bir şeyle dürtme.
İRSAD
Gözetlemek. * Hâzır ve âmâde eylemek. * Mükâfat vermek. * Edb: Secili ve kâfiyeli bir cümlede ses uyumundaki ana sesi önce tanıtıp, ondan sonra gelecek kelimeyi tanıtma sanatıdır. Meselâ:Elemin Kays'a kıyas etme din-i mahzunun, Yok idi aklı ne derdi var idi Mecnunun.(Baki)Birinci mısrada "Kays" isminin geçmesi, ikinci mısrada ise "Yok idi aklı, ne derdi var idi." denmesi sözün sonunun "Mecnun" olacağını hemen akla getirmektedir.
İRSAH
Yerinde tutma, durdurma. Bir şeyi sağlamlaştırma.
İRSAL
(Resul. den) Göndermek, gönderilmek, yollamak. * Havale kılma. * Salıvermek. Kendi haline koymak. * Sürü sahibi olmak. * Elçi gönderme.
İRSALAT
(İrsal. C.) Göndermeler. Gönderilen şeyler.
İRSAL-İ LİHYE
Salak bırakma.
İRSAL-İ MESEL
Konuşurken meşhur hikmetli sözleri kullanmak."Hakir olduysa millet, şanına noksan gelir sanmaYere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten.""Muini zâlimin dünyada erbab-ı denâettir.Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insâfa hizmetten."(Namık Kemal)
İRSAL-İ RÜSÜL
Cenab-ı Hakk'ın insanlara her hususta ve hususen Allah'a itaatte rehber olacak peygamberler göndermesi.
İRSALİYE
Makbuz. * Her hangi bir yere gönderilen eşya veya malların listesi.
İRSAN
Muhkem ve sağlam kılma, rasanet verme.
İRSAS
Eskitme, yıpratma. Eskitilme, yıpratılma.
İRSAS-I LİBAS
Elbisenin yıpranması, eskitilmesi.
İRSEN
Miras olarak, anadan, babadan geçmek yolu ile.
İRSÎ
Miras ile alâkalı, irse âit ve müteallik.
İRSİYET
Verâset. Aile ve soydan geçen benzerlik.
İRŞA'
Rüşvet verme.
İRŞAD
Doğru yolu göstermek. Akli ve kalbi, mukni ve te'sirli eserler veya sözlerle gafletten uyandırıp hidâyet yolunu göstermek. Cadde-i kürba-yı Kur'aniye yolunda selâmetle devam ettirmek. Allah'a ibadet ve itaata kavuşturmak. Veli bir zâtın, bir kimsenin hidâyete ermesine vesile olması. * Ist: Hak ve hakikatı arayan kimselere bir mürşid-i ekmelin Kur'ânî ve İslâmî eserleriyle veya sözüyle Sırat-ı Müstakim olan İslâmiyet yolunu tanıtması ve tarif etmesi. İmanı kuvvetlendiren ve inkişaf ettiren tahkikî ve yakînî delillerle hak ve hakikatı talim ve tedris etmesi. (Bak: Mürşid)