Bir yerde mukim olma. Bir mevkide devamlı olarak kalma.
İRBAH
(Ribh. den) Fayda ve kazanç elde etme. * Fâize para verme.
İRBAŞ
Ağacın yeşillenip yapraklanması.
İRBE
Akıllılık, zekâ. * Hile, oyun.
İRBİYAN
Teke, istakoz gibi deniz hayvanları.
İRCA
Sonraya bırakmak. * Kuyuya kenar yapmak.
İRCA'
Geri çevirmek, geri döndürmek. * Alışverişi faydalı kılmak. * Musibet vaktinde Allah'a sığındığını âyet okuyarak ifade etmek.
İRCAF
(Bak: Recefe)
İRCA-İ İNAN
Atın dizginini çevirme, başka tarafa yöneltme.
İRCA-İ KELÂM
Sözü yine maksada çevirme ve getirme.
İRCA-İ NAZAR
Bakışı gerilere çevirme, mâziye bakma.
İRCAL
Birini yayan olarak yürütme.
İRDA'
Helâk etme, aşağı düşürme.
İRDA'
Meme vermek, süt emzirmek. (Bak: İrza')
İRDAF
Ardısıra yürütme, yürütülme.
İRDAFEN
Ardısıra yürüterek.
İREB
(Bak: İrb)
İREM
Kurşun veya ok atılan nişan tahtası.
İREM
(Bak: Irem, Şeddâd)
İREN
Alt dudak.
İRFAD
Yardım etme, bağışta bulunma. Hediye verme.
İRFAH
Refaha ulaştırma, rahata kavuşturma.
İRFAK
Fayda vermek, işe yaramak. Kolaylık ve mülâyemetle tutmak.
İRFAL
Elleri sallıyarak yürüme. * Eteği sarkıtma.
İRFAN
Bilmek, anlayış, tecrübe ve zekâdan ileri gelen zihnî kemal. * İkrar. * Mücazat. * Fık: Esrar-ı İlâhiyeye, iman ve Kur'an hakikatlarına vukufiyet. (İlim ile irfan ve ma'rifet arasında fark vardır: İlim, vech-i küllî ile, yani her vechesiyle bilmektir. İrfan ve marifet ise; vech-i cüz'î ile bilmektir. Bu cihetle Cenab-ı Hakk'a irfan ve marifet isnad olunmaz. Fıtrî istidat eseri olarak inceleyerek tefekkür edip bilmektir. Buna "İlm-i Ledün" ve İlm-i Rabbanî" de denir.) (Bak: Ârif)