İ Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • İSEVÎ

    Hz. İsa'nın (A.S.) dininden olan. Nasrani. Hristiyan.
  • İSEVİYYET

    Hristiyanlık.
  • İSFAR

    Sabah namazının ortalık aydınlanırken kılınışı.
  • İSFENC

    Sünger.
  • İSFENCE

    (İsfencî) Süngere benzer, sünger biçiminde, süngerimsi.
  • İSFENCİYE

    Süngerler.
  • İSFEND

    Şarap.
  • İSFENDAN

    f. Beyaz biber tohumu. * Akçaağaç.
  • İSFİD

    f. Beyaz, ak.
  • İSFİRAR

    (Bak: Isfirar)
  • İSGA

    (Bak: Sagat)
  • İSHAB

    Çok söylemek. * Türlü şeylerden renk değiştirmek. * Bir şeye fazla tama' etmek. * Kuyu kazıp suyu bulamamak. * Zehirlenme veya hastalıktan dolayı renk değişmesi. * Kuzu, anasını emmek. * Duvarı başı boş salıvermek.
  • İSHAK (A.S.)

    Kur'ân-ı Kerim'de adı geçen peygamberlerdendir. İbrahim (A.S.)ın oğludur. Yakub (A.S.)ın babasıdır.
  • İSHAKİYYE KÖŞKÜ

    Sadrazam İshak Paşa tarafından Sultan İkinci Bayezid için, Topkapı surları dahilinde yaptırılmış olan köşkün adıdır. Bânisinin ismine nisbetle bu adı almıştır. (O.T.D.S.)
  • İSHAL

    Mülâyim ve düz bir yere varmak. * Tıb: Barsakların iltihabından soğuk algınlığından hâsıl olan sürgün, iç sürme.
  • İSHAN

    Isıtma, ısıtılma. * Kızdırma veya kızdırılma.
  • İSHAN

    Aslında kalınlık demek olan sihan ve sehânetten kalınlaştırmak demektir. Siklet de sehanetin lâzımı olmak itibariyle: "Falan kimseyi, hastalığı veya yarası ağırlaştırdı, yerinden kımıldatmaz etti." mânâsına "İshanehül maraz evilcerh" denilir. Harbde düşmanın esaslı kuvvetlerini iyiden iyiye vurarak, ordusunu derin ve geniş bir suretde yaralayıp, kımıldanamıyacak bir hâle koyacak derecede kat'iyyen mağlub etmeğe de ishan tâbir edilir.
  • İSHAN-I AYN

    Ağlatma. Göz kızartma.
  • İSHAR

    Uyundırma. * Gece uyutmayıp, uyanık durdurma.
  • İSHAT

    Darıltma, gücendirme.
  • İSİK

    Çukurluk, engebelik. Çukurlu.
  • İSİMLİK

    Tar: Saraylılar tarafından gönderilen hediyelik şeylerin kimin tarafından gönderildiğini belirten adres pusulası.
  • İSKA

    Su vermek, sulamak.
  • İSKAB

    Ateş yakma.
  • İSKAL

    Ağır bir şey yüklemek.
  • İSKALARYA

    ing. Çarmıkların halat basamakları.
  • İSKÂN

    Yerleştirmek. Bir yeri mesken yapıp oturmak. * Sâkin.
  • İSKANDİL

    ing. Denizin derinliğini ölçmeğe yarayan ve gemilerde kullanılan bir âlet. * Bir şeyin hakikatını anlamağa çalışma. Yoklama, deneme, tecrübe etme.
  • İSKÂN-I MUHACİRÎN

    Göçmenleri yerleştirme.
  • İSKAR

    (Sekir. den) Sekir verme, sarhoş etme.
  • İSKARLAT

    İtl. Eski devirlerde Venedik mensucatından, boyası has ve kumaşı dayanıklı bir nevi çuhanın adı idi ve şarkta pek makbuldü. Yeniçeri Ocağı ileri gelen ağalarına, sekbanbaşıya ve yeniçeri kâtibine her sene bu çuhadan verilir veya bedeli para olarak tahsis olunurdu. Bu paraya da "İskarlat bedeli" denirdi. (Ta. L.)
  • İSKARMOZ

    Gemilerin kaburgalarını teşkil eden eğri ağaçlar. * Kayıklarda kürek takılıp çekilen ağaç çiviye de bu ad verilir.
  • İSKARPİN

    Fr. Konçsuz veya yarım konçlu zarif ayakkabı. Alafranga hafif kundura.
  • İSKAT

    (Bak: Iskat)
  • İSKÂT

    Sükût ettirmek. Cevap veremiyecek hâle getirmek. Susturmak. * Kandırmak, râzı etmek.
  • İSKELE

    Binada yüksek yerleri yapabilmek için kurulan geçici sal. * Deniz nakil vasıtalarının yanaşabilmeleri için deniz kıyısında yapılan yer. * Deniz kenarında ve deniz vasıtalarının yanaşmasına elverişli kasaba. * Bir memleketin deniz yolu ile yapılan ticaretine vasıta olan liman. * Geminin sol yanı.
  • İSKELET

    Fr. Vücudun kemik çatısı.
  • İSKENDAN

    f. Kilit.
  • İSKENDER

    (M. Ö. 356-323) Aristo'dan ders almış bir imparatordu. İskender-i Rumi de denir. Bundan başka ismi geçen bir de İskender-i Zülkarneyn vardır. (Bak: Zülkarneyn)
  • İSKEREK

    f. Hıçkırık.
  • İSKETE

    Güzel ve çok öten sarı kanatlı bir cins küçük kuş.
  • İSKİZ

    (İskize) f. Hayvanın sıçrayıp kıç atması. * Hayvanın ürkerek attığı çifte.
  • İSKOLASTİK

    (Bak: Skolastik)
  • İSKONA

    İtl. Buharlı gemilerin icadından evvel kullanılan iki direkli yelkenli harp gemilerine verilen addı.
  • İSKONTO

    (Bak: Tenzilât)
  • İSLA'

    Teselli verme, avutma.
  • İSLAB

    Giderme, selbetme. Kapıp götürme.
  • İSLAC

    Kara tutulma. Karlı olma.
  • İSLAF

    Para peşin, mal veresiye olan bir alışveriş. * Tarlayı aktarmak.
  • İSLAH

    (Bak: Islah)