İ Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • İSLAK

    (Silk. den) Düzenleme, sıraya koyma. * Yola getirme. * Diziye geçirme. * Mesleğe sokma, sokulma.
  • İSLAL

    (Sell. den) Kılıcı sıyırıp çıkarma. * Verem etme, verem uğratma.
  • İSLÂM

    (Selâm. dan) İtaat, inkıyad, bir şeye teslimiyet. Din. * Ist: Hz. Muhammed'in (A.S.M.), Allah'ın emriyle insanlara bildirdiği din. (İslâmlıkta, Allah'a itaat etmek, Peygambere tâbi' olmak ve din namına ne bildirilmişse, kalb ile dil ile tasdik ve onunla amel etmek şarttır. İslâm'ın beş şartı vardır: Kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve Ramazan-ı şerif orucunu tutmaktır.)(Ulema-i İslâm ortasında, "İslâm" ve "İman"ın farkları çok medâr-ı bahsolmuş. Bir kısmı, "İkisi birdir", diğer kısmı, "İkisi bir değil, fakat biri birisiz olmaz" demişler ve bunun gibi çok muhtelif fikirler beyan etmişler. Ben şöyle bir fark anladım ki:İslâmiyet, iltizamdır. İman, iz'andır. Tabir-i diğerle: İslâmiyet, hakka tarafgirlik ve teslim ve inkıyaddır; iman ise, hakkı kabul ve tasdiktir. Eskide bazı dinsizleri gördüm ki: Ahkâm-ı Kur'aniyeye şiddetli tarafgirlik gösteriyorlardı. Demek o dinsiz, bir cihette hakkın iltizamiyle İslâmiyete mazhardı; "dinsiz bir müslüman" denilirdi. Sonra bazı mü'minleri gördüm ki; ahkâm-ı Kur'aniyeye tarafgirlik göstermiyorlar, iltizam etmiyorlar, "gayr-ı müslim bir mü'min" tabirine mazhar oluyorlar.Acaba İslâmiyetsiz iman, medar-ı necat olabilir mi?Elcevab: İmansız İslâmiyet, sebeb-i necat olmadığı gibi; İslâmiyetsiz iman da medar-ı necat olamaz. M.)
  • İSLAMBOL

    Eskiden İstanbul yerine kullanılan bir tabir idi. Ulema takımı yakın zamana kadar zarfların üzerine İstanbul yerine İslâmbol yazarlardı.
  • İSLAMÎ

    İslâm dinine mensub, İslâm ile alâkalı.
  • İSLAMİYAN

    f. İslâmlar.
  • İSLAMİYET

    İslâmlık. * İslâm oluş. Teslimiyet, inkıyad, bağlılık, hakka tarafgirlik ve iltizamdır.(İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez; gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar. Münazarat)
  • İSLAS

    Üçe bölme. Üç aded yapma.
  • İSLAV

    Fr. Rus, Ukran, Beyaz Rus, Çek, Slovak, Leh, Sloven, Sırp, Hırvat ve Bulgar gibi milletlere, lisanlarındaki yakınlık dolayısıyla verilen ortak isim.
  • İSLİM

    (Bak: İstim)
  • İSM

    (İsim) Ad, nâm. * Ist: Bilinen veya bilinmeyen, hissedilen veya hissedilmeyen herhangi bir şeyi birbirinden ayırmak, tanımak veyahut zihne getirmek için kullanılan söz veya lâfız. * Man: Tam mânalı ve hem mevzu, hem mahmul olabilen lâfızdır.
  • İSM

    Günah, suç, cürüm.
  • İSMA

    Yükseltmek. * İsim koymak.
  • İSMA'

    İşittirmek, sesini duyurmak, bir sözü istenilen yere ulaştırmak.
  • İSMAH

    Cömert ve eli açık olma. * İtâatli ve bağlı etme.
  • İSMAİL (A.S.)

    Peygamberlerdendir. İbrahim'in (A.S.) oğludur. Küçükken İbrahim'e (A.S.), oğlunu Allah için kurban etmesi emredildi. Halilullah olan İbrahim, İsmail'i (A.S.) kurban etmek isterken Cenab-ı Hak koç gönderdi. Mu'cize zâhir oldu. Bıçak İsmail'i kesmedi, yerine koç kurban edildi. Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) de ceddi olan İbrahim ve İsmail (A.S.)lar Kâbe'yi yeniden inşâ ettiler. (Bak: Kâbe, İbrahim (A.S.) )
  • İSMAM

    Sona erdirme, bitirme, tamamlama.
  • İSMAR

    (Semere. den) Meyve ve semere vermek, fayda vermek.
  • İSMAR

    Mıhlama, çivileme.
  • İSMAT

    Susturma, sükut ettirme. * Men'etmek. * Tecvidde : Harfi söylerken lisana ağır geldiğinden, kendilerinden yalnız aslı rübâî olanlar ile, hümasi olanların terkibi men' edilmişti. İsmât sıfatının harfleri; izlâk sıfatının harfleri olan on altı harf ile harf-i meddin maadası olan on dokuz harfdir. (Bak: Musmit)
  • İSMEN

    Sadece isimle, gerçekten olmayan.
  • İSMET

    Günahsızlık, mâsumluk. Günahlardan kaçınmak melekesine sâhib olmak. Suçsuzluk. * Peygamberlik vasıflarından birisidir. Peygamberler (A.S.), hiç bir zaman gizli, âşikâr herhangi bir ma'siyete yaklaşmazlar; bütün kusur ve hatâlardan ve şâibelerden müberrâdırlar.
  • İSMETLÜ

    Tar: Derece bakımından yüksek kimselere, sultan ve şehzâdelerin hanımlarıyla kızlarına verilen bir ünvan idi.
  • İSMETMEÂB

    İsmetlü. Günahsız. Haramdan ve nâmusa dokunur hâllerden çekinen.
  • İSMETPENAH

    İsmetlü, ismetmeâb.
  • İSMÎ

    (İsmiyye) İsme mensub, isimle alâkalı. İsmen olup aslen olmayan, varlığı isimden ibâret olan. İsim cinsinden. * Arabçadan iki isimden, yani; müsned ile müsned-i ileyhten mürekkep cümle.
  • İSM-İ A'ZAM

    Allah'ın (C.C.) Kur'ân ve Hadis-i Şeriflerde zikredilen yüz isminin mânâca en câmi' olanıdır. İsm-i A'zam, diğer isimlerin de mânâlarını içinde toplar. Her ism-i İlâhiyenin de, her mahlukun da bir a'zamlık mertebesi vardır.(İsm-i A'zam herkes için bir olmaz, belki ayrı ayrı oluyor. Meselâ: İmâm-ı Ali (R.A.) hakkında: "Ferd, Hayy, Kayyum, Hakem, Adl, Kuddus" altı isimdir. Ve İmâm-ı A'zamın İsm-i a'zamı, "Hakem, Adil" iki isimdir. Ve Gavs-ı A'zamın İsm-i a'zamı, "Yâ Hayy'dır." Ve İmâm-ı Rabbâninin İsm-i a'zamı. " Kayyum" ve hâkeza.. pek çok zatlar daha başka isimleri ism-i A'zam görmüşlerdir. L.) (Bak: Esma-i Hüsna)
  • İSM-İ CİNS

    Gr: Cins isim. Bir cinsten, bir nev'den olan şeylerin hepsine verilen bir ad. Vilâyet, karpuz, kedi gibi.
  • İSM-İ FÂİL

    Gr: Kendisinden fiil, iş çıkan kimsenin sıfatı. Fâil, hâdim, kâtib gibi.
  • İSM-İ HÂSS

    Gr: Yalnız bir kimse, bir hayvan veya bir şeye hâs olan isim. Hz. Muhammed (A.S.M.), Medine-i Münevvere gibi.
  • İSM-İ İŞARET

    Gr: Kendisiyle muayyen bir şeye işaret olunan kelime. "Bu, şu o" gibi.
  • İSM-İ MEF'UL

    Gr: Fâilin fiili kendi üzerine geçen kelime. Mektub, mazlum, mağdur gibi.
  • İSM-İ MENSUB

    Gr: Kelimenin sonuna Türkçede "Li", Arabça ve Farsçada kelime sessiz harfle bitiyorsa, bir "î", sesli harfle bitiyorsa; yerine göre sesli harf atılarak veya atılmayarak "î" veya "vî" harfi getirilerek yapılan, nereli ve nereye mensub olduğunu ifade eden isimdir. İstanbullu, İstanbulî; Mekkeli, Mekkî; Konyalı, Konevî; Bağdatlı, Bağdadî... gibi.)
  • İSM-İ MERRE

    Def'a, kerre gibi bir hareketin bir defa olduğunu bildiren fiil'den yapılan isim. (Darbe: Bir defa vuruş. Lem'a: Bir parlayış gibi.)
  • İSM-İ MEVSULE

    O şey ki, o kimse ki, mânâlarının yerine kullanılan, "Mâ, Men, Ellezi" gibi kelimelerdir. İki kelimeyi veya mânâyı birbirine birleştiren, mânâsı kendinden sonra gelen bir cümle ile tamamlanın bir kelimedir.
  • İSM-İ TAFDİL

    Renge, şekil ve vasfa dâir (ef'al) vezninde olan mutlak ve uzuv noksanlığına delâlet etmemek üzere mukâyeseli üstünlük ifâde eden sıfatlardır. Daha büyük, en büyük, daha küçük, en küçük, en güzel, daha güzel gibi mânâlara gelir. (Kebir kelimesinin ism-i tafdili: Ekber; sağir kelimesinin ism-i tafdili: Asgar; sa'b kelimesinin de Es'ab'dır.)
  • İSM-İ TASGİR

    Küçültme ismi. Küçüklük veya azlığa delâlet eden isimdir. Arapçada ekseri (Fueyl) veya (Fuayil) vezninde, Türkçede kelime sonuna cik, cık, cağız, ceğiz gibi ekler getirerek yapılır. Abd: Kul, Ubeyd: Kulcağız, kulcuk gibi.
  • İSMÎ VE SIFATÎ

    İsme ve sıfata ait.
  • İSMİD

    Sürme taşı. * Cenab-ı Peygamber'in kullandığı ve tavsiye ettiği bir cins kırmızı sürme.
  • İSMİRAR

    (Semrâ. dan) Esmerleşme, kara olma, kararma.
  • İSMİYYET

    İsim olma hâli, isimlilik.
  • İSNA

    Medih ve senâ etmek, sitâyişte bulunmak. * Şükretmek.
  • İSNA

    Yukarı kaldırmak, yükseltmek. * Değerini yükseltme. * Ateş alevinin yükselmesi. * Bir sene bir yerde kalmak.
  • İSNA AŞER

    Oniki.
  • İSNAD

    Bir söz veya haberi birisine nisbet etmek. * Peygamberimiz'in (A.S.M.) sözlerini sırası ile kimlerden nakledildiğini bildirmek. * Bir nesneye, bir şeye dayanmak. * Birisi için, bir şeyi yaptı demek. İftira etmek.
  • İSNADAT

    (İsnad. C.) İsnadlar. Bir kimseye yükletilenler, nisbet edilenler.
  • İSNAD-I EFİKE

    Yalan isnad etme. İftira atma.
  • İSNADÎ

    İsnad etmekle alâkalı.
  • İSNADİYYAT

    İsnad ile ilgili düşünceler. * Aslı esası olmadığı halde birisine isnad edilen sözler.
  • İSNAF

    Yel ve toz savurma.