İ Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • İSTIKSAS

    (Kısas. dan) Kısas isteme. Bir katilin şeriatça öldürülmesini isteme.
  • İSTIKTAB

    (Kutb. dan) Kutuplaşma, bir kutubun etrafında toplanma, bir kutuba bağlanma.
  • İSTIKTAR

    Damla damla akıtma, damlatma.
  • İSTIRAB

    (Bak: Iztırab)
  • İSTISLAH

    Bir şeyi iyi olarak görmek isteme. Bir şeyin iyi olmasını isteme.
  • İSTISNA'

    San'atlı olarak yapmak. * Bir şey yapmak için san'atkârla anlaşma yapmak.
  • İSTITLA'

    (C.: İstıtlâât) (Tulu'. dan) Anlamağa ve bilmeğe çalışma. Öğrenmeğe gayret etme.
  • İSTITLAK

    İç sürgünü olma. Amel olma, ishal olma. * Boşanmayı isteme.
  • İSTITRAB

    Neşe arama, eğlence isteme.
  • İSTİAB

    İçine almak. * Kaplamak. Toplamak. Tamam etmek. * Tutulmak. Zapteylemek.
  • İSTİADE

    Bir şeyin iade edilip geri gönderilmesini isteme. * Yeniden canlanma. * Âdet edinme.
  • İSTİANAT

    (İstiane. C.) İstianeler, yalvarmalar.
  • İSTİANE

    Duâ. Yardım istemek. İane istemek.
  • İSTİARE

    Ariyet istemek. Ödünç almak. Birinden iğreti bir şey almak. * Edb: Bir kelimenin mânasını muvakkaten başka mânada kullanmak; veya herhangi bir varlığa, ya da mefhuma asıl adını değil de, benzediği başka bir varlığın adını verme san'atına istiare denir.Cesur ve kuvvetli bir insana "arslan, kurnaz bir kimseye "tilki" demekle istiare yapmış oluruz.
  • İSTİARE-İ MEKNİYE

    (Kapalı istiare) Teşbihin temel unsurlarından yalnız benzetilenle yapılan istiare. Meselâ: Merhum Mehmed Akif'in:Şu karşımızda mahşer kudursa, çıldırsa,Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz.Cihan yıkılsa, emin ol bu cephe sarsılmaz...beyitlerinde düşman kalabalığı evvelâ mahşere benzetilerek açık istiâre yapmış, sonra o mahşer bir köpeğe teşbih edilerek, fakat müşebbehün bih'i (kendisine benzetileni) zikredilmeyerek onun levâzımatından olan "çıldırsa" ve "kudursa" kelimeleri irad olunarak bir kapalı istiare yapılmıştır.
  • İSTİARE-İ MUSARRAHA

    (Açık istiare) Teşbihin iki temel unsurundan yalnız kendisine benzetilen ile yapılan istiare.Meselâ: Büyük âlimlere; ayaklı kütüphane veya yaşlı kimselere hayatının son baharında denilmesi gibi.
  • İSTİARE-İ MUTLAKA

    (Temlihiye veya tehekkümiye) Edb: Şaka, lâtife veya alayı içine alan bir istiaredir. Meselâ: Tilkinin eşeğe "gelsem olmaz mı huzura, a benim aslanım" demesi gibi... (Edb.S.)
  • İSTİAZA

    Karşılık olarak, ivaz olarak bir şey istemek.
  • İSTİAZE

    Euzü besmele okuyarak Allah'a sığınmak.
  • İSTİBAA

    Bir şeyi kendine sattırmağa uğraşma.
  • İSTİ'BAD

    Köle edinmek, esir almak.
  • İSTİB'AD

    Uzaklaşma. Uzak görme, ihtimal vermeyiş, olmayacak sanma, akıldan uzak görme. * Yakıştırmayış.
  • İSTİBAHA(T)

    Mübah ve helâl sayma. * Bir çok kimsenin kanını dökmeğe izin verme.
  • İSTİBAK

    Yarış etme, yarışma.
  • İSTİBAL

    Havanın fenalığı ve sıkıcı olması. * (Kendine) idrar döktürme.
  • İSTİB'AL

    Kadını nikâh ile alma.
  • İSTİBANE

    Açıklama, belli olma. Meydanda ve âşikâr olma.
  • İSTİBAR

    Yoklama, muayene etme.
  • İSTİ'BAR

    İbret alma, ders alma. * Rüya tabir ettirme.
  • İSTİBDA

    (İstibra') Ayırmak. Uzak etmek. * Küçük abdest bozduktan sonra idrardan temizlenmek, sidik eserinin tamâmen kesilmesini beklemek. * Nikâhla alınan dul bir kadının gebe olmadığına kanaat getirmek için, kadın bir âdet görünceye kadar beklemek.
  • İSTİBDA'

    Bedi' ve güzel bulma.
  • İSTİBDAD

    Başlı başına olmak. Keyfî idare sistemi. * Zulüm ve tahakküm. İdaresi altındakilerin istemediği şeyleri yalnız kendi keyfine göre zorla ve zulümle yaptırmaya çalışmak. Kanun ve nizamlara bağlı olmayarak, çok defa da kanun namına kanunsuzluk yaparak, keyfi hükmünü icra ettirmek. Kimseyi tanımadan kendi dediğini ve keyfi emirlerini kuvvet ve cebir kullanmak suretiyle yaptırmaya çalışmak. Allah'ı ve adaletini unutarak dinsizdarane bir zulümle hüküm ve idare etmek.
  • İSTİBDADKÂRANE

    f. İstibdad idaresi gibi. Kendi kendine, kanunları ve kimseyi tanımadan idare eder surette.
  • İSTİBDAL

    (Bidl ve Bedel. den) Değiştirmek, değiştirilmek. * Bir vakfı mülk ile mübadele etmek. * Birşey verip yerine başka şey istemek. * Askerliği biten erlere tezkere verip yenilerini almak.
  • İSTİBDAL-İ MÜSECCEL

    Lüzumuna hükmolunduğundan dolayı nakzı caiz olmayan istibdal.
  • İSTİBGA'

    İş için yardım isteme.
  • İSTİBHAC

    (Behcet. den) Yüzü gülme, sevinme, mesrur olma.
  • İSTİBHAL

    Azad etme. Azad olma, serbest bırakılma.
  • İSTİBHAM

    Karışık ve belirsiz olma. * Ses çıkarmama, susma.
  • İSTİBHAR

    Çok geniş bilgiye sahib olma. * Deniz gibi büyük ve geniş olma.
  • İSTİBHAS

    Bir şeyin doğruluk ve hakkâniyetini anlayabilmek için, iyice araştırıp tahkik etme.
  • İSTİBKA

    Devâmını istemek. Bâki ve dâim kılmak.
  • İSTİBKÂ

    Ağlatmak. Ağlamayı istemek.
  • İSTİBKA-Yİ TEVECCÜHLERİ

    Teveccühlerinizin sürüp gitmesi ve devamı... (Eskiden mektubların sonlarında kullanılırdı.)
  • İSTİBRA

    (Bak: İstibda)
  • İSTİBRAZ

    Meydana çıkarmak, açığa vurmak.
  • İSTİBSAR

    Basiretli olmak. Düşünceli, hesaplı ve dikkatli iş yapmak ve hareket etmek.
  • İSTİBSAS

    Bir haberin doğru olup olmadığını anlamağa çalışma.
  • İSTİBŞAR

    Müjde almak. Hayırlı, iyi haber iyi sevinmek.İSTİBTA' : Ağır ağır hareket etme. * Gecikme, geç kalma.
  • İSTİBTAN

    Gizliliğe, bir kimsenin iç işlerine vakıf olmak.