K Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • KÂMBİN

    f. Merâmına erdiren. İsteğine kavuşturan.
  • KÂM-BİNAN

    (Kâm-bin. C.) f. Bahtiyarlar, mesutlar, mutlu kimseler.
  • KÂM-BİNÎ

    f. Bahtiyarlık, saadet, mutluluk.
  • KAMCERE

    Islah etmek.
  • KÂMCU

    f. İsteğini ve meramını arıyan. Maksadına ve gayesine ulaşmak isteyen.
  • KAME

    (C.: Kumme) Başını sudan kaldıran davar.
  • KÂME

    f. Arzu, istek, meram, gaye, maksad.KAM'E $ (Kumu') : Hakaret.
  • KAMEA

    (C.: Kamâ) Büyük gök sinek. * Gözün kirpikleri diplerinde çıkan sivilceler.
  • KAMED

    Binanın temeli.
  • KAMEL

    Bitli kişi. * Karnın büyük olması.
  • KAMEN

    Lâyık.
  • KAMENCER

    Yaycı, kavvas.
  • KAMER

    Gökteki ay. Hilâl. * Ay ışığında uyumayıp uyanık durmak.
  • KAMER SURESİ

    Kur'an-ı Kerim'in 54. Suresinin ismi olup İktarabet Suresi de denir. Mekkîdir.
  • KAMERÎ

    Ay ile alâkalı.
  • KAMERÎ SENE

    Arabi aylara göre olan yıl. Senesi 360 gün olan yıl. (Bak: Hicret)
  • KAMERİYYE

    Çardak. Bahçelerde, mehtaplı gecelerde oturmak üzere yapılıp, etrâfı sarmaşık v.s. çiçeklerle örtülü bulunan yer. Küçük köşk.
  • KAMERVARİ

    f. Ay gibi, kamere benzercesine.
  • KAMES

    Suya daldırmak ve batırmak. * Hareket edip acı çekmek.
  • KAMET

    (A, uzun okunur) Namaza başlama işâreti, namaz kılmak için okunan ezan. * Boy. Boy-bos. Endam.
  • KAMET ALMAK

    Namaza başlamak için, hususen farz namazından önce ezan okumak.
  • KAMET-İ BÂLÂ

    Uzun boy.
  • KAMET-İ KIYMET

    Kıymet ve değerinin mertebesi. Manevî büyüklük.
  • KAMET-İ MEVZUN

    Düzgün ve yakışıklı boy.
  • KAMET-İ NÂMİYE

    Gelişme ve büyüme kabiliyetinde olan endam, boy.
  • KAMET-İ ÖMR

    Ömür boyu. Bütün hayat müddetince.
  • KAMEZ

    Menfaatsiz, hor hakir nesne.
  • KÂMGÜZAR

    f. İsteğini elde edebilen. Arzusuna kavuşabilen.
  • KAMH

    Yemeğe iştihâsı az olmak. * Suya dalmak. * Davarın başını sudan kaldırması.
  • KAMH

    Buğday. * Yukarı kaldırmak.
  • KAMHA

    Kasap merhemi adı verilen ilaç.
  • KAMIH

    Suyu içmeyip, başını kaldırıp duran davar.
  • KAMIH

    Tarhana. * Kokutup ekşitilmiş şey.
  • KAMIH

    Kam' eden, ezip kıran, mahveden, perişan eden. Kahreden, yok eden. Alçaltan, zelil eden.
  • KÂMİL

    (Kemal. den) Bütün, tam, olgun, eksiksiz, kemalde olan, kusursuz. Kemal ve fazilet sâhibi. * Resul-i Ekrem'in de (A.S.M.) bir vasfıdır. * Yaşını başını almış, terbiyeli ve görgülü kimse. * Âlim, bilgin kişi. * Bir aruz kalıbı ismi.(Büyük görünme küçülürsün...Kâmillerde, büyüklük mikyasıdır küçüklük, Nâkıslarda küçüklük mizanıdır büyüklük. S.)
  • KÂMİLEN

    Noksansız, eksiksiz olarak. Tam olarak. Kâmil olarak. Bütünü ile. Tamamen.
  • KÂMİL-İ UKALÂ

    Kemalde olan mükemmel akıl sâhibleri. Akılların kâmili.
  • KAMİM

    Tere otunun kurusu.
  • KÂMİN(E)

    Saklı. Gizli. Belirsiz. Pusuda duran.
  • KÂMİNUN

    (Kâmin. C.) Saklı ve gizli olanlar.
  • KAMİS

    Gömlek. * Döl yatağını kaplayan ince deri. * Bâzı nebatlardaki ince zar.
  • KAMİT

    Bağlanmış. * Tam olgun, kâmil.
  • KAMKAM

    (C.: Kumâkım) Ulu, şerif kimse. *İyi, keskin kılıç. * Büyük deniz. * Çok adet. * Saç dibine düşen yavşak. * Küçük kene.
  • KAMKAME

    (C.: Kamkâm) Büyük, derin deniz.
  • KÂMKÂR

    f. İsteğine ulaşmış. Matlubunu elde etmiş. Hedef ve gayesine varmış. * Mutlu, bahtiyar, mes'ud.
  • KÂMKÂRANE

    f. Mutlu olan bir kimseye yakışır şekilde, mutlulukla.
  • KÂMKÂRÎ

    f. Mutluluk, saâdet, bahtiyarlık. Murada ermeklik.
  • KAML(E)

    Bit, kehle.
  • KAMLUL

    Yabâni hıyar.
  • KAMM

    Evi süpürmek.