K Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • KARARNAME

    f. Bakanlar Kurulu'ndan çıkan resmî emirler. * Verilen karârı bildiren yazı.
  • KARARYAB

    f. Karar bulan. * Bir yerde oturup dinlenen.
  • KARAŞİME

    Maymunların gece çıkıp yattığı bir ağaç.
  • KÂR-AŞİNA

    İş bilir. İşten anlar.
  • KARATİS

    (Kırtâs. C.) Kâğıtlar, sahifeler. Kâğıt tabakaları.
  • KARAVANA

    Bakırdan yayvan yemek kabı. * Kışla, okul, hastahane gibi müesseselerde tevzi edilecek yemeği içine koydukları kap. * İnce ve yassı elmas. * Atışta hedefe vuramama.
  • KARAVOL

    f. Karakol.
  • KÂRAZMA

    f. Görgülü, tecrübeli.
  • KÂR-ÂZMAYÎ

    f. Görgülülük, iş bilirlik, tecrübeli oluş.
  • KÂR-AZMUDE

    f. Görgülü, tecrübeli, görmüş geçirmiş.
  • KÂRBAN

    f. Kervan.
  • KÂRBAN-SARAY

    f. Kervansaray. Şehirlerde veya yol üzerlerinde kervanların ve yolcuların gecelemelerine mahsus büyük han.
  • KARBON

    Lât. Basit olup kömürleşmiş hâlde bulunan bir temel unsur. Kömür. Billurlaşmış halde kömürleşmiş cisim.
  • KARBONİK

    Fr. Bir karbonla, iki oksijenin birleşmesi ile meydana gelen gaz.
  • KARBUS

    (C.: Karâbis) Eğerin ön ve arka kaşı. * Saç.
  • KÂRD

    f. Bıçak.
  • KÂRDAN

    f. İşten anlar, iş bilir.
  • KÂR-DANÎ

    f. Uyanıklık, iş bilirlik.
  • KÂRDAR

    f. İşi elinde tutan.
  • KÂR-DARAN

    (Kârdar. C.) İşi elinde tutanlar, iş tutanlar.
  • KARDED

    Kaba mekan. Düz arz.
  • KÂRDİDE

    (C.: Kâr-didegân) f. Uyanık, tecrübeli, iş bilir, görgülü.
  • KARDİNAL

    Fr. Katolik mezhebinde en büyük pâye.
  • KARE

    Anasından gözsüz doğan. Kör olarak dünyaya gelen. * Koyun sürüsü.
  • KARE

    (C.: Kâr-Kur) Dişi ayı. * Meşe. * Yüksek yer. * Kabile ismi.
  • KÂRE

    Arka yükü.
  • KAREF

    Hastalara yakın olmak.
  • KAREH

    Kişinin gövdesi kirli olmak. Vücut kirliliği.
  • KAREM

    Et arzu etmek. * Deniz içinde biten çınar ağacına benzer bir ağaç.
  • KAREN

    (C.: Akrân) Ok mahfazası. * Kılıç. * Ok. * İki deveyi biribirine çattıkları ip. Başka deveye çatılmış deve. * Çatık kaşlı olmak. * "Yakınlık" mânâsına mastar. * Necid ahâlisinin mikâtı olan mevzi.
  • KARENBA

    Ayakları uzun bir böcek.
  • KARF

    Töhmet etmek, ayıplamak. * Ayıp isnad etmek. * Dibâgat olunmuş deriden yapılan dağarcık gibi bir kap.
  • KÂRFERMA

    f. Amir, iş buyuran.
  • KÂRGÂH

    f. Fabrika, iş yeri. Atölye.
  • KÂRGER

    f. İş yapan, işleyen. * Etki yapan, tesir eden, nüfuzlu.
  • KÂRGİL

    f. Kerpiçten yapılmış bina.
  • KÂRGİR

    f. Taş veya harçla yapılmış olan. * İş tutan, iş yapan.
  • KARGÜZAR

    f. Becerikli. İş yapabilen. Elinden iş gelen.
  • KARH

    Yaralama. * Hasta olmak. * Bedende çıkan yara. * Su olmayan yerde kuyu kazmak. * Yanlış ve yalanla hakkı değiştirmek ve battal etmek.
  • KARHA

    (C.: Kuruh) Yara, ceriha. Ülser.
  • KARHA-İ ÂKİLE

    Tıb: Etrâfını yiyip, genişleyerek büyüyen yara.
  • KÂRHANE

    f. İş yeri, iş yapılan yer. * Süt satılan yer. Süt fabrikası.
  • KARHEB

    Yaşlı, ihtiyar. * Yaşlı öküz. * Çok kıllı keçi. * Ulu ve şerefli kişi.
  • KÂR-I AKIL

    Aklın kabul edeceği iş. Akıllıca iş.
  • KÂR-I KADİM

    Eski zaman işi.
  • KA'R-I NÂ-YÂB

    Dibi bulunmayacak derecede derin olan.
  • KÂR-I REVÂ

    İşe yarar, kullanılabilir.
  • KARIK

    Düz yer.
  • KARIS

    Ekşi yoğurt.
  • KARISA

    (C. Kavâris) İncitici söz.