t. Bir şeyin kat kat olması. * Çok yapraklı oluşu. (Gülün, çiçeğin, böreğin, elbisenin kat kat olduğu gibi.)
KATNE
Kırkbayır. * Boş.
KATOLİK
Fr: Hıristiyanlardan bazılarınca Hz. İsa'nın (A.S.) vekili telâkki ettikleri papanın reisliği altında Hıristiyanlıkta bir mezheb ve bu mezhabe bağlı olanlar.(Ehl-i bid'a, dinsizliklerine ve ilhadlarına şöyle bir bahane buluyorlar. Diyorlar ki: "Alem-i insaniyetin müteselsil hadisâtına sebep olan Fransız ihtilâl-i kebirinde, papazlara ve rüesa-yı ruhaniyeye ve onların mezheb-i hassı olan Katolik mezhebine hücum edildi ve tahrib edildi. Sonra çoklar tarafından tasvib edildi. Frenkler dahi, ondan sonra daha ziyade terakki ettiler?.."Elcevap: Bu kıyasın dahi, evvelki kıyaslar gibi farkı zâhirdir. Çünkü: Fransızlarda, havas ve hükümet adamları elinde çok zaman din-i hıristiyani, bahusus Katolik mezhebi bir vasıta-i tahakküm ve istibdat olmuştu. Havas, o vasıta ile nüfuzlarını avam üzerinde idame ediyorlardı. Ve "serseri" tabir ettikleri avam tabakasında intibaha gelen hamiyet-perverlerini ve havas zalimlerin istibdadına karşı hücum eden hürriyet-perverlerin mütefekkir kısımlarını ezmeye vasıta olduğundan ve dörtyüz seneye yakın Frengistanda ihtilâller ile istirahat-ı beşeriyeyi bozmağa ve hayat-ı içtimaiyeyi zir ü zeber etmeğe bir sebep telâkki edildiğinden; o mezhebe, dinsizlik namına değil, belki Hristiyanlığın diğer bir mezhebi namına hücum edildi. Ve tabaka-i avamda ve feylesoflarda bir küsmek, bir adavet hasıl olmuştu ki; mâlum hâdise-i tarihiye vukua gelmiştir. Halbuki: Din-i Muhammedi (A.S.M.) ve Şeriat-ı İslâmiyeye karşı; hiçbir mazlumun, hiçbir mütefekkirin hakkı yoktur ki, ondan şekva etsin. Çünkü onları küstürmüyor, onları himaye ediyor. Tarih-i İslâm meydandadır. İslâmlar içinde bir iki vukuattan başka dahili muharebe-i diniye olmamış. Katolik mezhebi ise, dörtyüz sene ihtilâlât-ı dâhiliyeye sebep olmuş. M.)
KATR
Darlık.
KATR
Damlamak. Damlatmak. Damlayan şey. * Develeri katarlamak. * Birisini şiddet ve hiddetle yere çalmak. * Yağmur.
KATRAN
(Katıran) Siyah, sert kokulu, süretle yanan, hararetli, keskin ve suda erimeyen bir madde.
KATRE
Damla. Su damlası. * Bir damla olan şey.
KATRECU
f. Bir damla arıyan.
KATRED (KATÂRİD)
Koyunu ve kuzusu çok olan kişi.
KATREFEŞAN
f. Damla saçan.
KATRE-İ BÂRÂN
Yağmur damlası.
KATRE-İ GEVHER
Cevher damlası. İnci tanesi. * Pek kıymetli şey.
KATT
Kuru yonca. * Koğuculuk etmek, yalan söylemek, dedikodu yapmak. * Zeytin yağını fesliğen ile kokutmak.
KATT
Katı bir cismi yontma, enine kesme. * Saçın kıvırcık olması. * Narhın, fiatın fazla olması.
KATTA'
Çok kat'eden, adah çok kesen.
KATTAL
(Katl. den) Çok öldüren, çok katleden.
KATTAN
Pamuk satan.
KATTAT
Hokkalar yapan, çıkrıkçı.
KATUB
(Bak: Katb)
KATUBE
Arkasında semeri olan deve.
KATUF
Tenbel. * Yavaş yürüyüşlü davar, yavaş olan hayvan.
KATV
Sürur ve neşeyle ağır ağır yürümek. * Adımını biribirine yakın atmak.
KATV
Hizmet.
KAUD
Yavaş giden at.
KAUD
Binilmeğe kabil deve (en az iki yaşında olur.)
KAUR
Çok derin. * Çöllerde, rüzgârların esmeleri sebebiyle yığılan kum tepeleri. Kumullar.
KAUS
Yaşlı, koca, ihtiyar.
KAV'
(C.: Akvâ) Erkek dişiye aşmak. * Üstüne hurma ve buğday döktükleri düz yer.
KA'VA'
İncikleri ince olan kadın.
KAVA'
Kimse olmalan ıssız yer. * İki tarafına yağmur yağıp ona yağmayan yer.
KAVABİL
(Kabile. C.) Ebeler. * (Kabiliyet. C.) Kabiliyetler veya kabiliyetliler.
KAVAD
Katili maktul yerine kısas etmek.
KAVAD
Kaltaban. Arsız, gayretsiz.
KAVADİH
(Kadiha. C.) Çekiştirenler, zemmediciler, kötüleyiciler. * Çekiştirilecek ve zemmedilecek şeyler.
KAVADİM
(Kadime. C.) Kuyruklar. * Kuşların kanatlarının ön tüyleri.
KAVAF
Kundura ve terlik gibi ayakkabıları hazır olarak satan.
KAVAFÎ
(Kafiye. C.) Kafiyeler.
KAVAFİL
(Kafile. C.) Kafileler. Birlikte yolculuk eden topluluklar. * Sıra sıra ve takım takım gönderilen şeyler.
KAVAİD
(Kaide. C.) Kaideler. Hareket porgaramları. Dil öğreten bir kitaptaki kaideler. Arab lisanındaki kaidelerin dercedildiği gramer kitabı.