K Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • KAVS

    Yay. * Eğri, yay biçiminde olan şey. * Dokuzuncu burcun adı.
  • KAVSAF

    Kadife.
  • KAVSARRA

    Kamıştan yapılan hurma sepeti. * Şeker yükü.
  • KAVSEYN

    İki yay.
  • KAVS-I KUZAH

    (Kavs-i kuzeh) Gök kuşağı. Alâim-i semâ. Ebem kuşağı.
  • KAVSÎ

    Yay biçiminde olan, yay gibi olan.
  • KAVS-PARE

    f. Küçük yay, küçük kavs.
  • KAVT

    İhtiyaç miktarı yemek vermek.
  • KAVT

    (C.: Akvât) Koyun sürüsü.
  • KAVVAD

    Arsız, pezevenk, deyyus, kaltaban, gayretsiz.
  • KAVVAL

    (Kavl. den) Geveze, çok konuşan, çok söyliyen. * Sözü yerinde söyliyen. Lâf ebesi.
  • KAVVAM

    Nezaret ve muhafaza eden kimse. İşlerin mes'uliyetini üzerine alıp iyi idare eden.
  • KAVVAS

    (Kavs. dan) Oklu asker. * Ok imâl eden kimse. Okçu.
  • KAVZ

    Bozmak. Yıkmak.
  • KAVZ

    (C.: Akvâz-Akâviz-Kızân) Küçük kum tepesi. * Düşmek. * Bağlamak.
  • KAY

    Yağmurlu hava.
  • KAY

    Kusma, istifrağ. Hastalıktan dolayı ağızdan çıkan hazmolmamış gıdâ maddesi.(Âlim-i mürşid koyun olmalı; kuş olmamalı. Koyun, kuzusuna süt; kuş, yavrusuna kay verir. M.)
  • KAY'

    Kedi, sinnevr.
  • KAY'AM

    (C.: Kayâım) Kedi.
  • KAYANE

    Demircilik.
  • KAYASİRE

    (Kayser. C.) Kayserler. Eski Bizans ve Roma İmparatorlarının lâkapları.
  • KAYD

    Kelepçe, bağ. * Bağlamak. * Bir şeyi bir yere yazmak. * Deftere geçirmek. * Sınırlamak. * Şart.
  • KAYDAHR

    Halkın her işine karşı gelen. * İri gövdeli deve.
  • KAYDEHUR

    Yaramaz huylu.
  • KAYDETMEK

    Yazmak. * Bağlamak. * İlgilenmek, alâkalanmak.
  • KAYD-I HAYAT

    Ömür boyunca, yaşadığı müddetçe.
  • KAYDİYYE

    Deftere kaydetme ücreti.
  • KAYDUM

    Her nesnenin önü.
  • KAYH

    (C.: Kuyuh) İrin.
  • KAYID

    (C.: Kıvâd-Kâde-Kavâyid) Çekici, çeken. * Çavuş. * Koyunların önünde yürüyen "kösem" dedikleri koyun.
  • KAYIF

    Ferasetle bir kimsenin nesebini bilen kişi.
  • KAYIM

    Durucu, duran. * Kılıç kabzası.
  • KAYIN

    Kadının veya kocanın erkek kardeşi.
  • KAYINÇO

    Kayın. Kayınbirader.
  • KAYISA

    (C.: Kavâsi) Derenin son bulduğu yer.
  • KAYİLE

    (Bak: Kaylule)
  • KAYKA'

    Tavuk avazı, tavuk sesi.
  • KAYKABAN

    İğde yemişi gibi akça yemişi olan bir ağaç.
  • KAYL

    (C.: Akyâl) Ulu şerif kimse. * Öğle vakti şarap içmek.
  • KAYLULE

    Kerâhet vakti olmayan kuşluk vakti uykusu, öğle uykusu.(Re'fet, $ âyet-i celilesindeki $ kelimesinin mânasını merak edip sorması münasebetiyle ve hapiste sabah namazından sonra sairler gibi yatmasından gelen rehavet dolayısıyla, elmas gibi kalemini atâlete uğratmamak için yazılmıştır. Uyku üç nevidir:Birincisi: Gayluledir ki, "fecirden sonra tâ vakt-i kerahet bitinceye kadardır." Bu uyku, rızkın noksaniyetine ve bereketsizliğine Hadisçe sebebiyet verdiği için, hilâf-ı Sünnettir. Çünkü; Rızk için sa'yetmenin mukaddematını ihzar etmenin en münasip zamanı, serinlik vaktidir. Bu vakit geçtikten sonra bir rehavet ârız olur. O günkü sa'ye ve dolayısıyla da rızka zarar verdiği gibi, bereketsizliğe de sebebiyet verdiği, çok tecrübelerle sabit olmuştur.İkincisi : Feyluledir ki, "İkindi namazından sonra mağribe kadardır." Bu uyku ömrün noksaniyetine, yâni uykudan gelen sersemlik cihetiyle o günkü ömrü nevm-âlud, yarı uyku, kısacık bir şekil aldığından maddi bir noksaniyet gösterdiği gibi, mânevi cihetiyle de o gün hayatının maddi ve manevî neticesi ekseriya ikindiden sonra tezahür ettiğinden, o vakti uyku ile geçirmek, o neticeyi görmemek hükmüne geçtiğinden, güya o günü yaşamamış gibi oluyor.Üçüncüsü: Kayluledir ki, bu uyku Sünnet-i Seniyyedir. Duha vaktinden, öğleden biraz sonraya kadardır. Bu uyku, gece kıyamına sebebiyet verdiği için Sünnet olmakla beraber, Ceziret-ül-Arabta vakt-üz-zuhr denilen şiddet-i hararet zamanında bir tâtil-i eşgal, âdet-i kavmiye ve muhitiye olduğundan, o Sünnet-i Seniyyeyi daha ziyade kuvvetlendirmiştir. Bu uyku, hem ömrü, hem rızkı tezyide medardır. Çünkü: Yarım saat kaylule, iki saat gece uykusuna muadil gelir. Demek, ömrüne hergün bir buçuk saat ilâve ediyor. Rızk için çalışmak müddetine, yine bir buçuk saati ölümün kardeşi olan uykunun elinden kurtarıp yaşatıyor ve çalışmak zamanına ilâve ediyor. L.)
  • KAYN

    (C.: Kuyun) Demirci, haddad, * Kul, köle.
  • KAYNAN

    At ve deve ayaklarının ip bağlanacak ve bukağı vuracak yeri.
  • KAYNATA

    Karı ve kocaya göre birbirlerinin babası. * Kayınpeder.
  • KAYS

    Düşmek, sukut.
  • KAYS

    Leylâ ile Mecnun hikâyesinin erkek kahramanı olan Amirinin adı. * Süngü miktarı.
  • KAYSER

    Eski Roma ve Bizans İmparatorlarının lâkabı.
  • KAYSERÎ

    (C.: Kayâsir, Kayâsire) Büyük şeyh. * Büyük deve.
  • KAYSERÎ

    f. Hükümdarlık, imparatorluk, kayserlik.
  • KAYSUM

    Marsama denilen ot.
  • KAYTAS

    Balina balığı. * Kadırga balığı.