K Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • KAZUR

    Temiz olmayan şeylerden sakınan kimse.
  • KAZURAT

    Pislikler, süprüntüler, insan pisliği.
  • KAZURE

    (C.: Kazurât) Pislik. * Mezbele, süprüntülük.
  • KAZUZE

    Maşrapa.
  • KAZZ

    Okun yeleğini kesmek. * Yalnız, tek, ferd.
  • KAZZ

    Bükülmüş ibrişim. Ham ipek. * Sıçramak. * Irak olmak, uzak olmak.
  • KAZZ

    Büyük taş. * Topraklı olan. * Topluluk, cemaat.
  • KAZZABE

    Çok keskin.
  • KAZZAFE

    Sapan.
  • KAZZAN

    Pire.
  • KAZZAZ

    İpekçi. İpek yapan veya satan kimse.
  • KAZZE

    (C.: Kuzâ) Su üstündeki çörçöp. * Göze düşen çöp. * Gözün çapağı.
  • KE

    f. Farsçada küçültme edatıdır. Kelimelerin sonlarına gelir. (Meselâ: "Merdüm: Adam; merdümek: Adamcağız" gibi.)
  • KE

    Gibi mânasındadır. (Arapça teşbih edâtı) Kelimenin başına getirilir. Meselâ: (Kezâlike: Bunun gibi) * Harfin ve kelimenin sonuna gelirse sen zamiri yerindedir. Meselâ (Kitâbü-ke: Senin kitabın)
  • KEB'

    Men'etmek, mâni olmak, engellemek. * Dinar. Dirhem.
  • KEBAB

    Ateşte pişirilen et. * Ateşte kavrularak veya alazlanarak pişirilen her türlü yiyecek.
  • KEBABE

    Bir ot ismi.
  • KEBAD

    İri limon.
  • KEBADE

    f. Tâlim yayı.
  • KEBADE-KEŞ

    f. Ok atma tâlimi yapan veya ok atmaya hevesli olan. Tâlim yayını çeken.
  • KEBADE-KEŞÎ

    f. Ok atmaya hevesli olma, tâlim yayını çekme.
  • KEBAİR

    (Kebire. C.) Büyük şeyler, büyük günahlar. Kebairin sıralanışı:-Allah'ı inkâr etmek.-Allah'a şirk koşmak.-Kat'iyyen sâbit olan dini bir hükme inanmamak.-Allah'ın rahmetinden ümidini kesmek.-Allah'ın cezasından, mekrinden ve azabından emin olmak.-Günah üzerinde ısrar etmek. Yâni, herhangi bir günahı devamlı işleyip durmak.-Namazı, orucu terketmek. Allah yolunda cihaddan kaçmak.-Anaya, babaya âsi olmak. Yalan yere şehadet veya yemin etmek.-Bir kimseyi haksız yere öldürmek. Bir kimsenin bir uzvunu haksız yere kesmek veya muattal bir hale koymak.-İffetli kadınlara fuhuş isnad etmek. Nemmamlık etmek.-Ribâda (fâizde) ve hırsızlıkta bulunmak. Rüşvet almak.-Yetim malı yemek.-Zina ve livata denilen günahları işlemek. Bu sayılan günahlar hülâsa edilse, "yedi kebair"i ifade eder. Başta üçü el-iyâzü billah küfürdür. Sonrakiler ise, üzerine İlâhî ceza terettüb edip, hadd-i şer'îyi icab ettiren, açıkça ve kat'i olarak nehyedilmiş bulunan büyük günahlardır. (Bak: Mubikat-ı seb'a)
  • KEBAS (KEBES)

    Misvak ağacının yemişi. * Bir şeyin kokup bozulması.
  • KEBB

    Hor ve zelil etmek, yüzü üstüne bırakmak, helâk etmek.
  • KEBBAH

    Gönden bardak ve matara diken kimse.
  • KEBBAN

    Büyük terâzi. Kantar.
  • KEBBE

    İzdihamlık, kalabalık. * Cenk ve kıtal içinde sür'at etmek. Savaşta acele hareket etmek.
  • KEBC

    Davarı durdurmak için dizginini çekmek.
  • KEBE

    Çobanların ve köylülerin giydikleri yünden bir nevi aba.
  • KEBED

    Ciğer ağrısı. * Kara ciğer. * Meşakkat. Şiddet. Mihnet. * Karnın şişmesi.
  • KEBEL

    Kısa.
  • KEBG

    f. Keklik.
  • KEBİB

    Darı.
  • KEBİCEK

    Kış otu.
  • KEBİR

    Büyük, âli, yüce.
  • KEBİRE

    (Müe.) Büyükler. Büyük günahlar. (Bak: Kebair)
  • KEBİSE

    Dört senede bir takarrur eden ve bir gün fazlası olan sene. Şubatın 29 gün olduğu sene.
  • KEBİT

    Deve avazı. Sığır avazı.
  • KEBKEB(E)

    f. Ayak patırtısı.
  • KEBKEBE

    Yüz üstüne düşürme. * Çukur bir yere döne döne düşme.
  • KEBL

    Bağlamak. * Kovanın ağzını iki kat edip dikmek.
  • KEBN

    Kova ağzını iki kat edip dikmek. * Udul etmek, dönmek, vazgeçmek. * Besili ve semiz olmak. * Kaybetmek.
  • KEBS

    Çukur bir yeri doldurup düzeltme. * Bir cins hurma. * Misk hokkası.
  • KEBSE

    Beraberlik, eşitlik, müsavat. * Ebucehil karpuzu.
  • KEBŞ

    (C.: Kibâş) Erkek koyun. Koç.
  • KEBT

    Zelil etmek, hor hakir etmek. * Sarfetmek, harcamak.
  • KEBUD

    f. Mavi. Gök rengi.
  • KEBUDFÂM

    f. Gök renginde olan. Mavi renkli.
  • KEBUDÎ

    f. Mâvilik.
  • KEBUTER

    f. Güvercin.