K Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • KUVA'

    Erkek tavşan.
  • KUVÂ

    (Kuvvet. C.) Güçler. Kuvvetler. * Hisler. Hasseler. Takatler. * Şeriatın birer hükmü.
  • KUVÂ-İ DİNİYE

    Dinî kuvvetler.
  • KUVÂ-İ HAMSE

    Beş duygu.
  • KUVAM

    Koyunun ayaklarını tutan bir hastalık.
  • KUVARE

    Yuvarlak parça (ki gömlek yakasından veya kavun, karpuz başından keserler.)
  • KUVÂ-YI MİLLİYE

    Milli kuvvetler. Bir milletin sahib olduğu kuvvetleri. * İstiklâl harbinde Anadoluda kurulan hükümet ve bu hükümetin askeri kuvvetleri.
  • KUVÂ-YI SELÂSE

    Üç kuvvet. (Kuvve-i şeheviye, kuvve-i gadabiye ve kuvve-i akliye.)
  • KUVÂ-YI UMUMİYE

    Umumi kuvvetler.
  • KUVB

    Yavru.
  • KUVVAD

    Kumandanlar, seraskerler, komutanlar.
  • KUVVE

    Kuvvet. Güç. * Salâhiyyet. İktidar. * Fikir. Niyet. * Hasse. His. Duygu. Meleke. * Kabiliyyet. (Za'fiyyetin zıddı)
  • KUVVE-İ AN-İL-MERKEZİYE

    Merkezkaç kuvvet. Cisimlerin kendi mihveri üzerine hareketi zamanında merkezinde hâsıl olan kuvvete denilir. Merkezde dönen bir tekerleğin etrafında yapışık veyahut üstünde taşıdığı cisimlerin etrafa yayılıp dağılmasıyla bu kuvvetin mevcudiyyeti anlaşılır.
  • KUVVE-İ AZM

    f. Azim kuvveti. Emele muvaffak olmak için gösterilen azim, cehd kuvveti.
  • KUVVE-İ BÂSIRA

    f. Görme duygusu, görme kuvveti.
  • KUVVE-İ CÂZİBE

    Kendine çekici kuvvet. Dünyanın câzibe, yani çekme kuvveti.
  • KUVVE-İ DÂFİA

    Zararlı şeyleri men'etme ve onlardan korunma hissi. İtme kuvveti.
  • KUVVE-İ GALİBE

    Üstün ve ezici kuvvet.
  • KUVVE-İ HÂFIZA

    f. Zihinde hıfzetme, belleme kuvveti.
  • KUVVE-İ HAMSE-İ BÂTINA

    İçteki beş his, beş duygu. (Bak: Havâs)
  • KUVVE-İ İLE-L MERKEZİYE

    Muhitten (etraftan) merkeze doğru gelen çekme kuvveti. (Kuvve-i anil-merkeziyenin zıddıdır.)
  • KUVVE-İ İSTİNAD

    Dayanma ve istinad etme kuvveti.
  • KUVVE-İ KUDSİYE

    Evliyâ kuvveti. Cenab-ı Hakk'ın yardımına mazhar olan kuvvet. Hakaik-ı imâniye ve Kur'aniyeyi gayet ince ve derin bir firaset ve dirayetle anlayabilme kuvveti.
  • KUVVE-İ LÂMİSE

    Dokunma ve hissetme duygusu. Sertliği ve yumuşaklığı anlama duygusu.
  • KUVVE-İ MUHASSALA

    Muhtelif kuvvetlerin ağırlık merkezi.
  • KUVVE-İ MUSAVVİRE

    Cenâb-ı Hakkın izni ve kanunu ile maddiyatın şekil ve suretini alma kabiliyeti (Bak: Madde-i musavvire)
  • KUVVE-İ MUTASARRIFA

    Mütehayyile vasıtasıyla zihinde hazırlanan şeyleri tertib kuvveti.
  • KUVVE-İ MÜDRİKE

    İdrak kuvveti. Beş duygunun, hissin zihinde duyulması, anlaşılması.
  • KUVVE-İ MÜMEYYİZE

    İnsanın iç âleminde hissedilenleri birbirinden ayırdetme kudreti. * Hayır ve şerri anlayıp ayıran bir duygu ve kuvvet.
  • KUVVE-İ MÜTEHAYYİLE

    Hissolunan şeyin gıyabında resim ve tasvir kuvveti. Hayâl kuvveti.
  • KUVVE-İ MÜVELLİDE

    Tevlid edici kuvve, meydana getirci kuvvet.
  • KUVVE-İ NÂTIKA

    Konuşma, güzel ifade etmek kudreti.
  • KUVVE-İ SEBUİYE

    İnsanda başkalarına hücum ve zararları defetmek kuvvesi.
  • KUVVE-İ SEBUİYE-İ GADABİYE

    Zararlı şeyleri def'e sevkeden his ve kuvvet.
  • KUVVE-İ ŞÂMME

    Koku alma, koklama duygusu. Burun.
  • KUVVE-İ ŞEHEVİYE

    Cinsi istek kudreti. Yemek, içmek, konuşmak, uyumak gibi kabiliyetler.
  • KUVVE-İ TEŞRİİYE

    Kanun vaz'etme kuvveti. şeriata uyan düsturlar yapma kuvveti. * Büyük Millet Meclisi.
  • KUVVE-İ VÂHİME

    Vehim ve hayâl duygusu. Kuruntu hâssesi.
  • KUVVE-İ ZAHRİYE

    Yardımcı ve imdatçı kuvvet.
  • KUVVE-İ ZÂİKA

    Dildeki tad alma duygusu. (Bak: Dil)(Ağızdaki kuvve-i zâika bir kapıcıdır; mide, cesedin idâresi noktasında bir efendi ve bir hâkimdir. O saraya veyahut o şehre gelen ve sarayın hâkimine verilen hediyenin yüz derece kıymeti varsa, kapıcıya bahşiş nev'inden ancak beş derecesi muvafık olur.. fazla olamaz. Tâ ki; kapıcı gururlanıp, baştan çıkıp, vazifeyi unutup, fazla bahşiş veren ihtilâlcileri saray dahiline sokmasın. İşte bu sırra binâen, şimdi iki lokma farzediyoruz. Bir lokma, peynir ve yumurta gibi mugaddi maddeden kırk para; diğer lokma, en âlâ baklavadan on kuruş olsa.. bu iki lokma ağıza girmeden, beden itibariyle farkları yoktur, müsâvidirler; boğazdan geçtikten sonra, cesed beslemesinde yine müsâvidirler. Belki, bazan kırk paralık peynir, daha iyi besler. Yalnız, ağızdaki kuvve-i zâikayı okşamak noktasında yarım dakika bir fark var. Yarım dakika hatırı için kırk paradan on kuruşa çıkmak, ne kadar mânâsız ve zararlı bir israf olduğu kıyas edilsin. Şimdi, saray hâkimine gelen hediye kırk para olmakla beraber, kapıcıya dokuz defa fazla bahşiş vermek, kapıcıyı baştan çıkarır, "hâkim benim" der. Kim fazla bahşiş ve lezzet verse; onu içeriye sokacak. İhtilâl verecek, yangın çıkaracak, "Aman doktor gelsin, hararetimi teskin etsin, ateşimi söndürsün." dedirmeye mecbur edecek. İşte, iktisad ve kanaat, hikmet-i İlâhiyyeye tevfik-ı harekettir. Kuvve-i zâikayı kapıcı hükmünde tutup, ona göre bahşiş verir. İsraf ise; o hikmete zıt hareket ettiği için çabuk tokat yer, mideyi karıştırır, iştiha-yı hakikiyi kaybeder. Tenevvü-ü et'imeden gelen sun'i bir iştiha-yı kâzibe ile yedirir, hazımsızlığa sebebiyet verir, hasta eder. L.)
  • KUVVE-İ ZÂKİRE

    Hafıza. Ezberleme kuvveti. Ezber edici kuvvet.
  • KUVVET

    Sükunette bulunan cisimleri harekete, hareket ettikleri sükunete getirmeğe muktedir olan sebeb. (Kuvvet, te'sir ettiği cisimlerin hâricindedir.)
  • KUVVET-İ DEVLET

    Devletin kuvveti.
  • KUVVET-ÜZ ZAHR

    Arka veren kuvvet. Yardımcı, imdadcı kuvvet. Geriden gelen yardımcı. * İcabında arkadan yardımcı olacak asker kuvveti. İmdâda hazır asker.
  • KUY

    f. Karye, mahalle, sokak. * Yol. Semt.
  • KUYA

    Çok kusmak.
  • KUYDAŞ

    f. Aynı köyden olanlar. Köyleri aynı olan kimseler.
  • KUYUD

    (Kayd. C.) Kayıtlar. Resmi muâmelelerin veya her hangi bir şeyin kayıtları, deftere geçirilmeleri, yazılmaları.
  • KUYUDAT

    Kayıtlar.
  • KUYUDAT-I ATİKA

    Eski kayıtlar.