Gr: (Muzâri fiilini nasbeden edatlardan birisi). Bir işin aslâ olamıyacağını ifade eder: $ cümlesinde; kâfirler aslâ Cennete giremezler, derken olduğu gibi. (Bak: Huruf-u nâsibe)
LENC
f. Edâ, naz ve cilve ile salınma.
LENF
(Lenfâ) Tıb: İnce damarların içinde dolaşan beyaz kan. Kanın esasını teşkil eden sıvı. * Eski tıbba göre; ahlât-ı erbaa'dan birisi. (Bak: Hılt)
LENFİSAM
Aslâ kırılmaz, kopmaz.
LENG
f. Topal, aksak. Yolcuların bir yerde iki gün kalması. * Tenasül organı.
LENGÂNE
f. Topalcasına. Topallıyarak.
LENGER
f. Gemiyi yerinde sâbit kılmak için denize atılan zincir ucundaki büyük demir çapa. * Bakırdan yayvan ve kenarları genişçe sahan veya tepsi.
LENGER-ENDAZ
f. Lenger atan, demir atan. Demir atmış olan gemi.
LENGER-HANE
f. Lenger yapılan yer. Lenger imal edilen yer.
LENGERÎ
f. Büyük bakır sahan, lenger.
LENG-FAHTE
f. Topal güvercin.
LENGÎ
f. Aksaklık, topallık.
LEN-TERANÎ
Beni aslâ göremezsin (meâlinde).
LERZAN
f. Titrek, titreyerek.
LERZE
f. Titreme, titreyiş. Sallantı.
LERZEBAHŞ
f. Titreme veren, titreten.
LERZEDÂR
f. Titrek, titreyici.
LERZENÂK
f. Titrek, titreyici. Titremeğe tutulmuş.
LERZENDE
f. Titreyen, titrek.
LERZERESAN
f. Titreme veren, titreten.
LERZİŞ
f. Titreme, titreyiş.
LES'
Yılan ve akrep gibi hayvanların sokması.
LESA
Islak ayakla bir şeye basmak. * Yaş olmak, ıslanmak.