L Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • LOKMAN SURESİ

    Kur'an-ı Kerim'in 31. Suresi olup Mekke-i Mükerreme'de nazil olmuştur.
  • LOMBAR

    ing. Harp gemisinin topun ağzı önündeki deliği.
  • LUAA

    Yumuşak yaş ot.
  • LU'B

    Oyun. Eğlence. (Bak: Sefâhet)
  • LU'BBAZÂN

    f. Oyuncular.
  • LU'BE

    Oyuncu.
  • LU'BET

    Oynayan veya oynatılan şey. Oyuncak. * Herkesi hayrette bırakıp şaşırtacak şey.
  • LU'BETBÂZ

    f. Hayâl oyunu veya kukla oynatan. Oyuncu.
  • LU'BETGÂH

    f. Oyun yeri. Sefih kimselerin eğlence yeri.
  • LU'BÎ

    Oyun ile ilgili olan.
  • LU'BİYYÂT

    Oyunlar, eğlenceler.
  • LUÇ

    f. Şaşı.
  • LUGAT

    (A, uzun okunur) (Lügat. C.) Lügatlar, kelimeler. * Lügat kitapları.
  • LUGAT

    Kelime. Söz. * Her milletin dili. * Lügat kitabı, sözlük.
  • LUGATNÜVİS

    f. Lügat yazan.
  • LUGATŞİNAS

    f. İyi lügat bilen.
  • LUGAVÎ

    Lügata mensup. Lügata, kelimeye âit. Lügattan anlayan. Mecazî olmayıp hakiki bir mânaya delâlet eden kelimeye âit olan.
  • LUGAVİYYUN

    Lügatçılar, kelimelerden anlayan âlimler.
  • LUHUD

    (Bak: Lühud)
  • LUK

    f. Kısa tüylü yük devesi.
  • LUKA

    Meşhur olmuş dört İncil kitabından birisidir. Hz. İsa Aleyhisselâm'dan sonra mühim Hristiyan doktorlarından birisi olan Luka adındaki zatın yazdığı İncil'dir. Bu Zâtın (Mi: 70) yılında vefât ettiği yazılıdır.
  • LUKME

    Yutmak. * Bir yudum taam, lokma.
  • LUKME-ŞÜMAR

    f. Herkesin lokmasını sayan. * Mc: Pinti, hasis, cimri.
  • LUKTA

    Yerden toplanan şey.
  • LUL

    (Luli) f. Utanmaz, hayasız ve namussuz kadın. * Nâzik ve zarif. * Şarkı söyleyip oynayan fahişe kadın.
  • LULE

    f. Çeşme, musluk gibi şeylere takılan küçük boru. * Lüle. Halka gibi dürülmüş şey.
  • LU'LU'

    Serap. * Bir mevzi ismi. * Kurt.
  • LU'MUZ

    Çok yiyen kişi, obur.
  • LURÎ

    f. Cüzzâm veya miskinlik denilen hastalık. * Fare avlıyan bir kuş.
  • LUSS

    (C.: Lüsus-Elsâs) Hırsız, sârık.
  • LUT

    f. Tatlı yemekler. Lezzetli yiyecekler. * Çıplak.
  • LUT (A.S.)

    Hz. İbrahim'in kardeşi Harran oğlu Lut (A.S.) onunla beraber Bâbil diyarında Şam yakasına geçmişti. Sodom nahiyesine peygamber oldu. Bu nâhiyenin ahalisi ehl-i küfr ve fücur idi. Yolsuz giderlerdi ve hiçbir kavmin yapmadığı fuhşiyatı yapalardı. Hz. Lut, onları doğru yola dâvet etti, dinlemediler ve çok nasihat etti, kabul etmediler. Cenab-ı Hak da onların başına taş yağdırdı ve zelzele ile köylerinin altını üstüne getirdi. Cümlesi helâk oldu. Yalnız Lut (A.S.) ehl-i beytiyle geceleyin içlerinden çıkıp kurtuldu. (Kısas-ı Enbiya'dan)
  • LU'TA

    Koyunun boynunda olan karalık. * Siyah hat.
  • LUT'E

    Tutmaç aşı.
  • LUTF

    (Bak: Lütuf)
  • LÜAB

    (Liâb) Salya. Tükrük. Hazmolmamış, ağızdan geri gelen gıda.
  • LÜAB-ÂLUD

    Salya, tükrük karışık.
  • LÜAB-I ANKEBUT

    Örümcek ağı.
  • LÜAB-I SÜRUR

    Sevinç tükrüğü.
  • LÜABÎ

    Tükrük ve salya ile alâkalı. * Salya gibi yapışkan.
  • LÜANE

    Halka çok lânet eden kişi.
  • LÜBAB

    Her nesnenin iyisi, güzidesi, seçkini.
  • LÜBADE

    Yağmur için giydikleri kepenk.
  • LÜBAHIYE

    Mükemmel hilkatli kadın.
  • LÜBAN

    Kendir.
  • LÜBANE

    (C.: Lübânât) Hâcet, ihtiyaç. * Önemli ve ehemmiyetli iş.
  • LÜBATA

    Kepenk.
  • LÜBB

    İç. Öz. Her şeyin iyisi, hülâsası. * Akıl, içli şeyin içi.
  • LÜBBÎ

    Öz ile alâkalı. Lübbe ait.
  • LÜBCE

    Çatal demir.