M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MUHAŞŞİN

    Öfkelendiren, kızdıran. Gücendiren.
  • MUHAT

    Burundan akan sümük. * Sümük gibi ve yapışkan cisim.
  • MUHAT

    İhâta olunmuş. Etrafı çevrilmiş. Etrafı kuşatılan. Bir şey içinde bulunan.
  • MUHATAB

    Söyleyeni dinleyen. Kendisine hitab edilen. * Gr: İkinci şahıs.
  • MUHATAB İTTİHAZ ETMEK

    Karşısındakilerini dinleyen. * Dinleyici kabul edip, sözünü dinliyor bilmek. * Konuşmaya lâyık görmek.
  • MUHATABA

    Birbirine söz söyleme, hitabetme. * Mc: Çekişme.
  • MUHATABAT

    (Muhâtaba. C.) Konuşmalar.
  • MUHATARA

    Tehlike. Korkulacak hâle tutulmak. * Zarar. Ziyan. Korku. * Tehlike ve zarar ihtimali olan.
  • MUHATARA-İ İZMİHLÂL

    Dağılma tehlikesi.
  • MUHATARAT

    (Muhatara. C.) Zararlar, ziyanlar, hasarlar. * Korkular. Tehlikeler.
  • MUHATIB

    (Hutbe. den) Birine söz söyliyen. Hitâbeden.
  • MUHATTAT

    (Hatt. dan) Çizilmiş, resmi yapılmış.
  • MUHATTATA

    İstasyon.
  • MUHATTIT

    (Hatt. dan) Çizen, resmini yapan.
  • MUHAVELE

    İsteme, taleb etme. Bir şeyi yapmaya girişme.
  • MUHAVERAT

    (Muhavere. C.) Konuşmalar. Muhâvereler. Karşılıklı görüşüp konuşmalar.
  • MUHAVERE

    (C.: Muhaverat) Konuşma. Görüşerek konuşma.
  • MUHAVEZE

    Muhalefet, uyuşmazlık.
  • MUHAVVEF

    Korkulu. Korkutulmuş.
  • MUHAVVEL

    Hâvâle edilmiş. Ismarlanmış. Tebdil ve tağyir edilmiş. Değiştirilmiş. Bırakılmış.
  • MUHAVVEN

    Hâinleşen. Tahvin edilen.
  • MUHAVVET

    Etrafına sur ve duvar çekilmiş yer.
  • MUHAVVIT

    Duvar çeken, tahvit eden.
  • MUHAVVİC

    Muhtaç edici.
  • MUHAVVİF

    Korkutan. Korkutucu.
  • MUHAVVİFÂNE

    f. Dehşetlice. Korkutucu bir vaziyette. Korkutmak suretiyle.
  • MUHAVVİL

    Başka hâle koyan. Değiştiren. Tahvil eden.
  • MUHAVVİLE

    (Havl. den) Fiz: Elektrik cereyanını, akımını başka hâle koyan. Transformatör.
  • MUHAVVİL-ÜL HAVLİ VE-L AHVÂL

    Havli, kuvveti ve hâlleri değiştiren, başka şekle sokan Cenâb-ı Hak (C.C.)
  • MUHAYA

    Bölünemiyen bir şeyi nöbetleşe ve sıra ile kullanma.
  • MUHAYEE

    Pay edilmesi ve bölünmesi mümkün olmayan bir şeyi sıra ile nöbetleşe kullanma.
  • MUHAYENE

    Belirli bir zaman için kiralama.
  • MUHAYYA

    Yüz, vech.
  • MUHAYYEB

    Yoksun bırakılmış, mahrum kılınmış.
  • MUHAYYEBEN

    Mahrum ederek. Yoksun bırakarak.
  • MUHAYYEL

    Tahayyül edilmiş. Hayâl olarak düşünülmüş. Zihinde tasarlanmış.
  • MUHAYYELAT

    (Muhayyele. C.) Hayâl edilmiş olan şeyler. Muhayyel olan şeyler.
  • MUHAYYEM

    (Hayme. den) Çadırı kurulmuş ordugâh. * Kurulmuş çadır. * Çadırda yatan insan. Kamp yeri.
  • MUHAYYEMGÂH

    f. Ordu çadırlarının kurulduğu yer. Ordugâh.
  • MUHAYYER

    (Hayr. dan) Seçilmesi serbest olan. Seçmece. Beğenmece.
  • MUHAYYİB

    Yoksun bırakan, mahrum kılan.
  • MUHAYYİBÂNE

    f. Mahrum ve yoksun bırakırcasına.
  • MUHAYYİL

    Tahayyül eden. Hayal kuran. Zihinde olmayacak şeyleri düşünen.
  • MUHAYYİLE

    Kuvve-i hayâliye. Hayâl kurma merkezi. Zihinde bulunan hayal kuvveti.
  • MUHAYYİR

    Hayret veren. Hayrette bırakan. Şaşkınlık veren.
  • MUHAYYİR

    İlmî şeyler arasında seçim yaparak beğenmeyi serbest eden. Muhayyer kılan.
  • MUHAYYİR-ÜL UKUL

    Akıllara hayret veren. Akılları şaşırtan, akılları durduran.
  • MUHAZAH

    Mukabele olmak, karşılık olmak.
  • MUHAZANE

    Çocuklara şaşırtıp sevindirecek şeyler söylemek.
  • MUHAZARA

    (C.: Muhazarât) (Huzur. dan) Hatırda tutulan şeyler. * Tarihi ve edebi fıkra ve hikâyeler anlatma. * Konferans verme.