M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MUHİT-İ ARZ

    Dünyanın çevresi.
  • MUHİT-İ DÂİRE

    Mat: Daire çevresi. Çember.
  • MUHİT-İ NİGÂH

    Göz çevresi.
  • MUHKEM

    Sağlam. Metin. Sıkı sıkıya. Kuvvetli. Tahkim edilmiş. Sağlamlaştırılmış. * Fık: Tefsir edilenlerden daha kuvvetli olan söz. İhtimalli olmayan söz.
  • MUHKEM KAZİYE

    Huk: Kat'i ve sağlam bozulmaz hüküm. Mahkemenin en sonunda vermiş olduğu kararlar. Temyiz mahkemesince tetkik ve tasdik edildikten sonra veyahut temyiz müddeti geçen bir mahkeme kararının, mevzuunu teşkil eden hâdise hakkında, kat'i bir karine ve delil ve kanunen değişmez bir hüküm olarak kabul edilmesi. (Bak: Kaziye-i muhkeme)
  • MUHKEMAT

    Muhkem olanlar. Sağlam ve kuvvetli olanlar. * İçinde hüküm bulunan ve mânası açık olanlar.
  • MUHKEMAT-I KUR'ANİYYE

    Mânası açık ve te'vile ihtiyacı olmayan âyetler. Başka bir mânaya ihtimali olmayıp sarih emir ve nehiyleri müştemil olan âyetler. Bu âyetler mensuh veya anlaşılmayan şekilde müteşabih ve muhtemel olmayıp muhkem ve mübeyyin olmakla aslâ te'vile muhtaç olmazlar. Bâzı şeylerin haram olması veya enbiya kıssaları (Ekasis-i enbiya) gibi.
  • MUHKİM

    Kuvvetleştiren, sağlam kılan, ihkâm eden.
  • MUHLA

    Ot biçecek âlet, orak. * Nalbantların tırnak yonacak âleti.
  • MUHLED

    Saçı ve sakalı geç ağaran kişi.
  • MUHLES

    Orta yaşlı kimse.
  • MUHLES

    İhlâsı dâimi olan. Devâmlı hâlis olan.
  • MUHLEVLAK

    Düz kaypak nesne.
  • MUHLİK

    (Bak: Mühlik)
  • MUHLİS

    Hâlis olan. İhlâsı kazanmak için gayret gösteren, samimi ve itikadı doğru olan. Her hâli içten ve riyâsız olan. Katıksız.
  • MUHLİS

    Saç ve sakalına kır düşmüş olan kimse.
  • MUHLİSÂNE

    f. Hâlisâne. Samimi olarak. Dostlukla. Riyâsızlıkla.
  • MUHLİSEN

    Hâlis olarak. Muhlis olarak.
  • MUHMEL

    Tüylü ve saçaklı nesne.
  • MUHMİD

    Ateşin alevini bastıran.
  • MUHNAK

    (C: Mehânik) Zayıflamış davar.
  • MUHNİK

    (Hank. dan) Boğucu, boğan.
  • MUHNİS

    Yumuşak kimse; yâni şiddeti ve katılığı olmayan. Mülâyim.
  • MUHNİS

    Birine verdiği sözü geri alan.
  • MUHRAZA

    (C: Mehârız) Çöğen koyacak kap.
  • MUHREC

    (Huruc. dan) Dışarı çıkarılmış, ihrâc olunmuş. * Bir şeyin sureti çıkarılmış.
  • MUHRENBIK

    Başını eğip tınmayan, sükut eden, susan ve fırsat bulduğu gibi fevri söyleyen kimse.
  • MUHRENŞİM

    Azametli, kibirli kimse. * Zayıf ve rengi değişmiş kişi.
  • MUHRENZİM

    Gadaplı, hışımlı, kızgın.
  • MUHREZ

    Kazanılmış, elde edilmiş. * Sudaki balık, av hayvanları v.s. gibi, kimsenin malı olmayıp herkesçe faydalanılan bir şeyin ele geçirilmesi.
  • MUHRİB

    Tahribeden. Yıkan. Muharrib. Harâb eden.
  • MUHRİB

    Harp gemisi. Torpidoları avlayan ve hızla giden bir nevi harp gemisi.
  • MUHRİBÎN

    (Muhrib. C.) Muhribler. Yıkıp yok edenler. Harâb edenler.
  • MUHRİCE

    Çıkrıkçı.
  • MUHRİK

    Yakan. Yakıcı. * Çok acıtan. İhrak eden.
  • MUHRİK-DEM

    f. Nefesi yakıcı olan. Âşık.
  • MUHRİZ

    (İhraz. dan) Elde eden, kendi payına alan, kazanan.
  • MUHSAN

    Fık: Akıl. Büluğ. İslâmiyet. Hürriyet. Nikâh-ı sahih ile teehhül vasıflarını câmi olan kimse.
  • MUHSANAT

    (Muhsana. C.) Muhsan olan kadınlar.
  • MUHSANE

    Muhsan olan kadın. Temiz ve namuslu kadın.
  • MUHSAR

    (Bak: İhsar)
  • MUHSIN

    Kale gibi mahfuz ve sağlam olan. Kendini haramdan saklayan.
  • MUHSÎ

    Sayı sayan.
  • MUHSİN

    İhsan eden, iyilik eden. Kerim. Cömert. * Allah'ı görür gibi O'na ibadet eden.
  • MUHSİNÎN

    (Muhsin. C.) Muhsinler.
  • MUHTAC

    İhtiyacı olan. Akşam evinde yiyeceğini bulamayacak derecede fakir olan. Bir şey kendine lâzım olan kimse. Bir eksiğini tamamlamak isteyen. Fakir.
  • MUHTAC-I TA'RİF

    Tarif edip anlatmağa muhtaç.
  • MUHTACÎN

    (Muhtac. C.) Muhtaç kimseler. İhtiyaç sâhibleri. Fakirler, yoksullar.
  • MUHTACİYET

    İhtiyaç sahibi olmak. Muhtaçlık, fakirlik, sefalet, yoksulluk.
  • MUHTAL

    Mütekebbir. Kibirli.