M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MAHTAB

    (Bak: Mehtâb)
  • MAHTAM

    (C: Mehâtım) Burun.
  • MAHTELEF-EL MELEVAN

    Gece ve gündüzün ihtilâfı ve değişmesi müddetince.
  • MAHTİD

    Kişinin durduğu mekân.
  • MAHTUBE

    Evlenmek için istenilen kadın.
  • MAHTUM

    Mühürlenmiş. Damgalanmış. * Kilitlenmiş. * Bağlanmış.
  • MAHTUMANE

    f. Bir kitabı hatmettikten sonra verilen ziyafet.
  • MAHTUN

    Sünnet olunmuş. Hitan edilmiş.
  • MAHTUR

    (Hatar. dan) Hatara, tehlikeye yakın. * Düşünme. Fikir ve endişe.
  • MAHTUT

    (Mahtute) Çizilmiş. Çizgilenmiş. Yazılmış.
  • MA'HUD(E)

    Vaad edilen. Söz verilen. Belli olan. * Mezkur, sözü geçen. * Mc: Fena bilinen kadın.
  • MAHUDANE

    Bir ot adı.
  • MA'HUDİYYET

    (Ahd. den) Söz verilmiş olma. Ahdedilmiş bulunma. Belli olma.
  • MAHUF

    Korkulu. Tehlikeli.
  • MAHULE

    Kocası ölmüş kadın.
  • MAHUR

    f. Kumarhâne. Meyhâne.
  • MAHUZA

    Temiz. İtibarlı, şerefli, asil. * Saf, hâlis, katıksız.
  • MAHV

    Harab olma. Yıkılma. Ortadan kalkma. Çökme. Bozulma. * Tas: Beşeri noksanlıklardan kurtuluş hâli.
  • MAHV VE SEKİR

    Fenafillâh makamında kendi varlığını hiç görmek ve bu mânevi hâlin zevk ve te'sirinden ruhi bir coşkunlukla kendinden geçme hâli.
  • MAHVA

    Secdede karnını uyluklarından çekip ayıran kimse.
  • MAHVAR

    f. Ay gibi.
  • MAHVARE

    f. Aylık maaş.
  • MAHVE

    Kuzey rüzgârı.
  • MAHVEŞ

    f. Ay gibi.
  • MAHVİYYET

    Alçak gönüllülük. Tevâzu. Kendi kusurunu bilip kendine haddinden fazla kıymet vermemek. Tevâzu içinde olmak.
  • MAHY

    Gidermek.
  • MAHYA

    Ramazanlarda, kandillerde veya bayramlarda çifte minâreli olan camilerde iki minare arasına gerilen ipe asılmak suretiyle ışıklarla yazılan yazı veya yapılan resim. * Dam çatısında iki eğik sathın birleştiği çizgi ve buradaki aralığı kapatmak için kullanılan uzunca, oluk biçiminde kiremit.
  • MAHYA

    Hayat. Canlılık.
  • MAHYANE

    f. Aylık. Aydan aya verilen maaş.
  • MAHYERE

    Muhayyerlik, beğenip seçmede serbestlik.
  • MAHZ

    Safi ve hâlis. Katıksız. Sırf. Hâs. Hulus ile muhabbet. * Tâ kendisi. * Sadece. * Su katılmamış hâlis süt.
  • MAHZ

    Nikâh.
  • MAHZ

    Yoğurdu çalkalayıp yağını almak.
  • MAHZA

    Ancak. Yalnız. Tek. * Sâde. Hâlis. Katıksız. Tam.
  • MAHZAN

    Ancak. Yalnız. Sadece. Tek.
  • MAHZANE

    Güvercinlik.
  • MAHZAR

    (Huzur. dan) Hazır olma. Gösteriş, görünüş. * Huzur yeri. Büyük bir insanın önü. * Birçok kimse tarafından imzalı dilekçe. * Mahkeme sicili.
  • MAHZEM

    (C.: Mehazim) Atın kolan yeri.
  • MAHZEN

    Yalnız, ancak, tek.
  • MAHZEN

    Hazine ve define gibi şeyleri koyacak yer. * Erzak yeri. * Bodrum. Yeraltı.
  • MAHZ-I EDEB

    Edebin ta kendisi. Sırf terbiye ve edeb.
  • MAHZ-I HİKEM

    Akıllılığın ve filozofluğun ta kendisi. Hikmetlerin ta kendisi.
  • MAHZ-I KERAMET

    Tam bir keramet gibi. Kerametin ta kendisi.
  • MAHZÎ

    Kepâzelik ve rüsvaylığa sebep olan huy. Rezil olmağa sebebiyet veren kötü huy.
  • MAHZU'

    Boyun eğmiş.
  • MAHZUB

    Boyanmış.
  • MAHZUD

    (Mahdud) Silinmiş, tesviye edilmiş. * Düzgün. * Meyvesinin çokluğundan dalları basıp bükülmüş.
  • MAHZUF

    Silinmiş. * Yerinden düşürülmüş. Kaldırılmış. Hazfolunmuş. * Edb: Noktasız harflerle yazılmış olan. (Bak: Mücerred)
  • MAHZUL

    Hakir. Kıymetsiz. Perişan. Hor. Rüsvay.
  • MAHZULEN

    Hakir, kepaze, rezil ve rüsvay olarak.