M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MALE

    f. Duvarcı malası.
  • MA'LEB

    (C.: Meâlib) Oyun yeri.
  • MA'LEF

    (C.: Maâlif) Ot ve saman gibi hayvan yemi konan yer. Samanlık.
  • MA'LEM

    (C.: Maâlim) Eser, iz, nişan, alâmet.
  • MALEMYEKÜN

    Sözden ibâret.
  • MALEZİM

    (Mâlezime) Lüzumlu ve gerekli şey. Malzeme.
  • MALÎ

    (Maliye) Mala ve paraya mensub. Mal ve para cinsinden. Mala ait.
  • MALÎ

    f. Dolu. * Fazla, çok.
  • MAL-İ CİZYE

    Araziden alınan haraç.
  • MAL-İ GAYBÎ

    Bulunmuş ve sahibi çıkmamış mal.
  • MAL-İ HULYA

    f. Vesvese, kara sevdâ, kuruntu, boş hayaller.
  • MAL-İ KARUN

    Mc: Çok zengin.
  • MAL-İ MAZMUN

    Emânet olmayan mal.
  • MAL-İ MENKUL

    Taşınabilen ve nakledilebilen mal. (Arâzi ve binanın haricindekiler)
  • MAL-İ MİRÎ

    Miri malı. Hükümete veya devlete ait mal.
  • MAL-İ MÜTEKAVVİM

    Huk: İki mânada kullanılır: Birisi, intifâı mübah olan şeydir. Diğeri, mâl-i mührez demektir. Meselâ, denizde iken balık gayr-i mütekavvim olup, tutmak ile ihraz olundukta, mâl-i mütekavvim olur. İntifâı mübah olmayan mal veya elde edilmemiş olan mal gayr-ı mütekavvimdir. Şirâ ile intifa' mübah olduğundan, mâl-i mütekavvimdir. (Ist.F.K.)
  • MAL-İ NÂTIK

    Canlı mal. (At, deve, koyun gibi)
  • MAL-İ UHREVÎ

    Âhiret için kazanılan sevap. Uhrevî mal.
  • MAL-İ ZIMAR

    Bir kimsenin mâlik olduğu halde, onlardan faydalanması kabil olmayan; başka tabir ile, elinden çıkıp galib-i hale nazaran bir daha eline girmeleri umulmayan mallar.
  • MALİDE

    f. Sürülmüş, sürmüş.
  • MALİH

    Tuzlu.
  • MALİHULYA

    (Bak: Mâl-i hulya)
  • MALİK

    Sâhib. Malı elinde bulunduran. Bir şeyin mülkiyetini elinde tutan. * Her şeyin sâhibi olan Allah. * Cehennem zebânilerine hâkim ve onları idare eden meleğin adı.
  • MALİKANE

    f. Büyük ve gösterişli köşk. * Tar: Bir kimseye, gelirinden hayatı boyunca istifade etmek; fakat satamamak ve miras bırakamamak şartıyla verilen beylik arazi.
  • MALİKÎ

    (Bak: İmam-ı Mâlik)
  • MALİK-İ YEVMİDDİN

    Herkesin dünyâda yaptığının mükâfat ve cezasını göreceği yer olan âhiretin, din gününün, mâliki, sahibi olan Allah (C.C.)
  • MALİKİYET

    Malik ve sahib olma.
  • MALİK-ÜL MÜLK

    Bütün mülkün hakiki mâliki olan Allah (C.C.)
  • MALİŞ

    f. Sürme, sürüştürme.
  • MALİŞGÂH

    f. Yüz sürülecek yer.
  • MALİŞGER

    f. Sürtücü, oğucu. * Tellak.
  • MALİYAT

    Maliye işleriyle alâkalı. Maliye bilgisi.
  • MALİYE

    Devletin gelir ve masraflarının idaresi. * Gelir gider hesablarına bakan resmi dâire.
  • MALİYET

    Kıymet. Mâlolma değeri.
  • MALİYYUN

    Maliyeci.
  • MALİZME

    Eskiden yirmi sayfadan meydana gelen cüz, broşür.
  • MALKOÇ

    Osmanlı İmparatorluğu devrinde akıncıların başı. * Akıncı beylerinden meşhur bir hânedan.
  • MALPEREST

    f. Malı, mülkü ve parayı çok seven. Mala düşkün olan.
  • MA'LUFE

    Yulaf verilen davar.
  • MA'LUL

    İlletli, hasta, sakat, kötürüm. * Harpte bir uzvunu kaybetmiş gazi.
  • MA'LULEN

    Mâlul olarak, sakat olarak.
  • MA'LULÎN

    (Ma'lul. C.) Sakatlar. Hastalıklı ve illetli kimseler.
  • MA'LULİYET

    Hastalıklı olma, illetlilik.
  • MA'LUM

    Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) bir nâmıdır. Onun geleceği, melekler, resuller ve nebiler tarafından mâlum olduğundan ve dünyaya teşriflerinden evvel kendilerinin ta'zim edilmesi ve ona intisab dileklerinden dolayı bu isim verilmiştir. * Bilinen, belli olan.
  • MA'LUMAT

    Bilinen şeyler, bilinenler. Bir iş veya mevzu hakkındaki bilgiler.
  • MA'LUMATFÜRUŞ

    f. Mâlumat ve bilgi satan. Bilgiçlik taslıyan.
  • MA'LUMAT-I CÜZ'İYE

    Az ve hafif bilgi. Cüz'i mâlumât.
  • MA'LUMAT-I ZARURİYE

    Lüzumlu ve zaruri mâlumat.
  • MA'LUMİYET

    Ma'lumluk. Bilinme, belli olma. * Bilinen ve belli olan şeyin hâl ve sıfâtı.
  • MA'MA'

    Kimseye birşey vermeyen kadın.