M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MEHMUZ-UL AYN

    Kelime kökündeki ikinci harf "hemze" olursa, o kelimeye denir. Birinci harfi "hemze" olursa ona: Mehmuz-ul fâ; üçüncü harf hemzeli olur ise ona da: Mehmuz-ül lâm denir.
  • MEHN (MİHN)

    Hizmet. * Mübtezellik, değersizlik.
  • MEHPARE

    f. Ay parçası. * Çok güzel kimse.
  • MEHPEYKER

    Nurlu, ay yüzlü. Yüzü ay gibi parlak ve güzel olan.
  • MEHR

    Aşk, şefkat, muhabbet. * Güneş. * Huk: Mihr. Evlenme muamelesinde erkek tarafından kadına verilen nikâh bedeli.
  • MEHRAK

    (C: Mehârik) Sahife, sayfa.
  • MEHREB

    Sığınılacak yer. * Ürküp kaçma.
  • MEHREC

    (Bak: Mahrec)
  • MEHRECAN

    Eylül ayının onaltıncı günü.
  • MEHR-İ MUACCEL

    Nikâhta erkek tarafından kız tarafına verilen ağırlık, para.
  • MEHR-İ MÜECCEL

    Boşanma veya ölüm halinde, kız tarafına verilmesi nikâhta kararlaştırılmış olan para.
  • MEHR-İ MÜSEMMA

    İki tarafın rızası ile nikâh bedeli olarak kararlaştırılan para.
  • MEH-RU

    (C: Mehruyân) f. Ay yüzlü, güzel.
  • MEHRU'

    Sar'alı kimse. Sar'a hastalığı olan kişi.
  • MEH-RUYAN

    f. Ay yüzlüler. Ay gibi parlak olanlar. * Mc: Manevî güzellik. Ahlâk sahibi ve dindar olanlar.
  • MEH-ŞİD

    f. Ay, kamer. * Ay ışığı, mehtâb.
  • MEHTAB

    f. Mâhtâb. Ay ışığı.
  • MEHTER

    (Mih-ter) f. Daha büyük. * Reis. * Seyis. Osmanlı askeri mızıkası ve buna mensub müzikçiler. * Vaktiyle Bâb-ı âli çavuşu. * Rütbe, nişan veya vazife alanların evlerine müjde götürenler. * Tanzimattan önce Pâdişah çadırını kurmağa vazifeli asker. * At uşağı.
  • MEHTERÂN

    (Mehter. C.) Mehterler.
  • MEHTERHANE

    f. Tar: Zurna, nakkare, nefir, zil, davul ve kösden kurulu askeri mızıka takımı.
  • MEHTUK

    (Hetk. den) Bozulmuş, yırtılmış, hetkolunmuş.
  • MEHUB

    Heybetli. Azametli. Korkunç. * Arslan.
  • MEHUL

    Yumuşak yay.
  • MEHUL

    Benli, benekli.
  • ME'HUL

    Ma'mur, imar edilmiş.
  • ME'HUZ

    Ahzolunmuş. Çıkarılmış. Alınmış. * Ödünç olarak başka bir yerden alınmış.
  • ME'HUZÂT

    Alınmış olanlar. Alınan paralar ve bu paraların defterde yazılı kısmı.
  • MEHV

    İnce kılıç. * Sulu süt.
  • MEHVA

    (C: Mehâvâ) Sahrâ, çöl, * Uçurum, yar. * İki dağ arası. * İki şeyin arası.
  • MEHVARE

    f. Ay gibi. * Aylık maaş. Aylık ücret.
  • MEHVAT

    Çöl, sahra. * İki şeyin arası.
  • MEHVEŞ

    f. Ay gibi. * Mc: Güzel.
  • MEHYUM

    Şaşmış, hayrette kalmış, şaşırmış. * Sevgi ve aşkdan serseme dönmüş.
  • MEHZUL

    Düşkün. Zayıf. Arık.
  • MEHZUM

    Hezimete uğramış. Mağlub olmuş olan.
  • MEIK

    Gayretli kişi. * Hiddeti galip kimse.
  • MEİN

    Ağlanacak ve inlenecek yer.
  • MEJENG

    f. Keder, hüzün, tasa, gam. * Hoşa gitmeyen, beğenilmeyen, nefret edilen, iğrenilen.
  • ME'K (MÜ'K)

    (Amâk-Emâk) Göz pınarı.
  • MEKA

    (C: Emkâ) Tilki, tavşan ve bunlara benzer hayvanlar. * Canavarların inleri ve yatakları.
  • MEKABİR

    (Bak: Makabir)
  • MEKAD(E)

    Yakın olmak, yakınlık.
  • MEKADİR

    (Bak: Makadir)
  • MEKAHİL

    (Mikhal, mikhel ve mükhüle. C.) Göze sürme çekecek âletler, miller.
  • MEKAİD

    (Mekide. C.) Hileler, aldatmalar, düzenler, dalavereler.
  • MEKAL

    (Bak: Makal)
  • MEKAMİN

    (Mekmen. C.) Gizlenilecek yerler, pusular.
  • MEKÂN

    (Kevn. den) Yer. Durulan yer. Ev, hane, mesken. Mahal.
  • MEKÂNE

    (C: Emkine-Emâkin) Kudret, kuvvet, güç.
  • MEKÂNEN

    Mahal ve yer bakımından.